19. Bölüm -final-

7.3K 457 168
                                    

'biraz daha geç atsaydın bölümü' dediğini duyuyorum ÜZGÜNÜM  hü

önceki bölümü tekrar okusanız iyi olur muhtemelen kafanız karışacak 😔

***


"Senin peşini bırakacak gibi durmuyor Jungkook. Birkaç defa aldım karşıma konuştum, Nuh diyor peygamber demiyor herif."

Soobin, kucağında Yeonjun ile birlikte yayılarak otururken bana Jimin'den bahsediyordu. Aklım yerinde değil gibiydi, yarım saattir ikisinin de dediklerinin sadece yarısını idrak edebilmiştim.

"Peki bunu sizce gerçekten beni sevdiği için mi, yoksa eskisi gibi bağımlı hissettiğinden dolayı mı yapıyor?"

Bu sorunun cevabını bugün gün boyunca düşünmüştüm ama bir sonuca ulaşamamıştım. O yüzden bir de onlara sordum.

Yeonjun dudaklarını bükerek baktı.

"Sana söylüyoruz Kook, eski halinden hiç eser yok Jimin'in. Yani şu anda tamamen gerçek hisleriyle sana tekrardan sahip olmak istiyor. Bu çok belli."

"Asıl soru, sen eskisi gibi hissediyor musun?" diye devam ettirdi Soobin.

Beynimin içinde dönüp duran, aklımı bulandıran bazı gerçekler vardı. Ne kadar kafamdan atmaya çalışırsam çalışayım bir şekilde yine düşünmeden edemiyorum. Bir süre sonra kabul etmiştim. Jimin ile iletişimimiz tamamen koptuktan sonra bir yıl boyunca saçma sapan şeylerle uğraşmış, onu bir şekilde aklıma getirmemeyi başarmıştım. İkinci yıl, çok fazla alkol tüketmeye başlamış ve bok gibi bir hayat sürmüştüm. O süreç zarfında aklıma sürekli Jimin gelmişti. Üçüncü yıl ise, Yeonjun ve Soobin sayesinde tamamen kendime gelmiştim. Hayatımdaki her şey değişmişti artık. Saçlarım omuzlarıma kadar uzamış, birkaç defa boyamıştım. Cildime bakmaya başlamış, farklı renklerde lensler kullanmaya başlamıştım. Giyim tarzım da değişmişti. Spor yapmaya başlamış ve vücudum kaslanmıştı. Kısacası Jimin'siz geçen üçüncğ yılında tamamen farklı bir Jungkook olmuştum ben. O yıldan sonra, yani geçen sene ise ona karşı içimde söndüremediğim özlemim artmaya devam etmişti. Üç yıl boyunca ne kadar inkar etsem de, geçen yıl, ondan hiçbir şekilde kalben kopamayacağımı fark etmiştim. Kimseye, Soobinlere bile göstermiyordum ama sevgi ve özlemimden ölüyordum aslında.

Ve bu sene ise, içimde hâlâ sevgisini büyüttüğüm adam birden karşıma çıkmıştı. Nasıl onu sevmeyebilirdim ki?

Gülümsedim. Ağlamak istiyordum ama yine de gülümsedim.

"Jimin benim gençliğim. Çocukluğum, ergenliğe ilk adım atışım, ilk aşkım ve ilk kalp kırıklığım. Nasıl sevmeyeyim onu?"

Ruh halimin her ne kadar farkında olsalar da onlar da gülümsedi.

Sonra Yeonjun bir anda heyecanla ayağa fırladı. Her zamanki deliliğinden hiç ödün vermemişti beş yılda.

"O zamannnn... sanırım sana söyleyebiliriz! Değil mi Soobinie?"

Neyi söyleyeceklerdi ki?

"Yavrum şımarma hemen. Ayrıca sevmiyorum dese bile söyleyecektin kimi kandırıyorsun?" diyerek kafasına hafifçe vurdu Soobin.

"Yani evet orası öyle. Ama şimdi söyleme hevesim daha da arttı!"

"Beni daha fazla meraklandırmayın da söyleyin ne söyleyeceksiniz be."

Yeonjun sırıtarak bana yaklaştı.

"Şey... Jimin, vereceğin cevaba göre seninle bir yerde buluşmak istiyordu. Eğer onu hâlâ sevdiğini bize söylersen sana senin onu beklediğini söylememizi, sevmediğini söylersen de bir daha hiçbir şekilde karşına çıkmayacağını söyledi bize."

velleity ࿐ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin