JONGIN
Ne kadar Kore’ye yerleşme konusuna başta karşı çıksam da fena bir fikir olmadığını düşünmeye başlamıştım. Çünkü 1 haftadır işlerimi halletmek için Amerika’dayım ve şimdiden onu özledim. Kafamı yastığa koyduğumda onu düşünmeye başladım. Benim için Daegu’ya kadar gelmesi, orada geçirdiğimiz gece, sonra kısa da olsa yaptığımız yolculuk... hepsi benim için çok güzeldi. Daha önce başka bir insanla vakit geçirirken bu kadar huzurlu hissetmemiştim.
Bana gerçekten değer verdiğinin oldukça farkındaydım. Birbirimizi çok kısa süredir tanıyor olmamıza rağmen bakışları her zaman bana kendimi çok özel hissettiriyordu. Sanki dünya üzerinde tek ben varmışım gibi. Bu his beni korkutuyor da aslında. Nasıl böyle olabilirdi daha beni tanımadan? Bakışlarından hareketlerinden yanlış anlamlar mı çıkarıyorum diye de düşünmüyor değildim.
Sonuç olarak tek bildiğim kafamın çok karışık olduğuydu, onun hakkında. Ne doğru ne değil bilmiyordum. Beni gerçekten seviyor mu yoksa başka bir amacı var da oynuyor mu, hâlâ anlamış değilim.
Emin olduğum bir şey varsa o da kalbimde ona ayrılan yerin, onu tanıdıkça daha da büyüdüğü. Hislerimi belli etmekten korkuyorum ama onun yanındayken de kendimi ona çekilir halde buluyorum. Şuşu aramızdaki çekimin metreler öteden hissedildiğini söylüyordu; Ceyn ise ona karşı sert olmasına rağmen, bana “Sehun’a iyi davran o senin tek gecelik ilişkin değil. Gözlerinden anlaşılıyor çocuğun ne kadar saf olduğu, o haliyle nasıl başkan olmuş anlamıyorum. “ dedi. Bunu demesine çok güldüm çünkü ben de başkan Sehun ile bebek Sehun’un aynı kişi olup olmadığını düşünüyordum hep.
Bu bir haftada bana 3 kez mesaj atmıştı. Hepsinde de ne zaman geleceğimi soruyordu. Net bir cevap vermeyip işlerimin uzayabileceğini söyledim. Ama aslında yarına Kore’deyim. Ve dinlendikten sonra ilk işim onun yanına gidip sürpriz yapmak olacak. Dönüş süremin uzamasına üzüldüğü mesajlaşırken bile belli oluyordu. Her şeyi çok sevimli çıldıracağım yakında.
2 gün sonra
Dün akşam Kore’ye iniş yaptım. Artık tamamen burada yaşıyorum. Benim için yeni bir hayat başlıyor. Geri de bıraktığım hayatıma üzülüyorum, mutluydum özgürdüm. Ama yeni hayatım ve Sehun için de bir o kadar heyecanlıyım. Kendimi liseli aşıklar gibi hissediyorum. Aklımdan çıkaramıyorum mesajlarını açıp kıkırdarken buluyorum kendimi. Hislerimin farkına ondan ayrı kalınca vardım. Şimdi ise onu görmek için can atıyorum.
Evden uzun uğraşlar sonucu hazırlanıp çıkabilmiştim. Kendime ev alana kadar tekrar ailemle yaşamaya devam ediyordum bu arada. Ergenler gibi küs kalamazdım ben artık bir yetişkinim biliyorsunuz. İşleri ise henüz devralmadım. Kendi düzenimi kurmak istiyorum önce. Ceyn ve Şuşu’ya galeri de çalışmaları için iş teklif ettim. Onlar da kabul ettiler. Artık birlikte çalışacağız. Galeri konusunda da heyecanlı olabilirim aslında büyükannemin görevini üstlenmek benim için gurur verici ama bir o kadar da zor.
Lafı fazla uzatıp nereye gittiğimden bahsetmedim galiba. Evet tahmin edersiniz ki Sehun’a gidiyorum ehe. Hem de şirkete gidiyorum onu görmeye. Nasıl bir tepki vereceğini düşündükçe kalp krizi geçiriyorum. O da beni özledi mi gerçekten acaba?
En sevdiğim kahve dükkanından iki kahve aldım gelirken. Geçerken uğradım selam vermek istedim diyeceğim, tabii ki Kore’ye inişimin ertesi günü koşa koşa sana geldim diyemezdim saçmalamayın. Arabayı park edip şirkete girdim. Kendimi tanıtıp Sehun’la görüşmek istediğimi söyleyince beni hemen içeri aldılar çünkü bilirsiniz Kim Jongin'dim ben. Sadece yüzüme bakmaları yeterli tanımarı için.
Asansöre binmemle terlemeye başlamıştım bile. Sanki ilanı aşk yapacağım altı üstü bir merhaba diyip döndüğümü söyleyecek ve sürprizim ile onu şaşırtacaktım. Tam kendimi sakinleştirmeye çalışırken asansördeki şirket çalışanlarının dedikleri ile donup kaldım.
“ Başkan Oh’un yakında evleneceği eşinin Shinwa grubun torunu Jung Jaehyun olduğunu duydum. Zaten başkan şu sıralar bir mutlu görünüyor arada dengesizleşse de can geldi yüzüne.”
“Oh gerçekten mi? Jung Jaehyun’u geçenlerde görmüştüm çok yakışıklı. Oh Sehun zaten ayrı bir seviye kesin çok yakışacaklar.”
“Hayat onlara güzel işte Tanrı her şeyi onlara vermiş bize de sürünmek düştü.”
“Kaç yaşında adamlarsınız dedikodu yapmayın biri duyacak şimdi. Başkan Oh’a aşık olup evlilik teklifi eden bir sürü chaebol (korede zengin varislere verilen isim ) var, hepsiyle evlenseydi.”“Haklısın, adam zengin, yakışıklı, seksi, zeki ve başkan ben olsam ruhumu satarım onla olmak için. Son zamanlarda kas yaptı iyice afet bir şey oldu toplantılarda işe odaklanamıyorum ona bakmaktan. “ dedi aralarından bir tanesi. Ve sonra kahkahalarla gülüştüler.
Duyduğum şeylerle kanın beynime sıçradığını hissediyordum. Hele son konuşan kadının ağzına çakmamak için zor tutuyordum kendimi. Benim arkada onları dinlediğimin farkında değillerdi. Ve anladığım kadarıyla basit çalışanlar da değillerdi. Sürekli Sehun ile görüşüp onun altında çalışan birileriydi. Benim tavşanım onların pis hayallerini süslüyordu!
Sanki 30 katı asansörle değil de merdivenle çıkmış kadar yıkık hissediyordum. Ama bende Jongin isem onlara gününü gösterecektim. Asansörün durmasıyla onlarla birlikte bende indim. Sehun ile toplantı yapmak için çıkmışlardı. Ben de Jongin isem o toplantı gerçekleşmeyecekti.
Direkt Sehun’un odasına doğru yol aldım. Geçen geldiğimde aklımda kalmıştı. Asistanlarının hepsi masasında görünüyordu. O da odasındadır galiba diye düşünürken 3 adamla birlikte konuşarak kendi odasından çıkan Sehun’u gördüm. Yanındaki kişilerle derin bir konuşmaya dalmış kaşları çatık gayet ciddi bir şekildeydi. İş konuşuyor olmalılardı. Bebeğim benim çalışırken ne kadar da seksi cidden.
Asansörden inen kişiler koridorun sonundaki odanın kapısında bekliyorlardı. Çok uzak değillerdi. Ayrıca toplantı için gelen diğer çalışanlar da bu kattaydı. Galiba Sehun’un gelmesini bekliyorlardı toplantı odasına girmek için.
Bana doğru yaklaşan Sehun ile kalp atışım hızlandı. Hala beni görmemişti. Kendimi hazırladım ve elimi kaldırıp “Sehun!” diye el salladığımda anında konuşmasını kesip bana döndü. Bakışları hemen yumuşadı, şok olmuş gözlerle bana bakar olmuştu.
Ve tüm bakışların bana döndüğüne emindim. Hiç bozuntuya vermeden en güzel gülüşümle Sehun’a doğru ilerledim. Tam önünde durup gözlerinin içine baktım.
“Sehun ben erken döndüm, sana sürpriz yapmak istedim. “diyerek gülümsedim ve boynuna atladım. Bir elim boynuna sarılırken diğerini beline sardım ve kokusunu içime çektim. Her ne kadar tüm şirkete göstermek için yapsam da ona sarılmak en doğru karardı. Çünkü çok mutluydum. Şekerine kavuşmuş bir çocuk kadar hem de.Yalnız bir sorun vardı galiba. Sehun donmuştu. Çocuğa kal geldi galiba yoksa bu kalp atışlarının ve hareketsizliğin başka açıklaması olamaz. Bunu umursamayıp daha çok sokuldum, burnumu boynuna gömdüm. Dudaklarımda boynuna değiyordu. Dışardan çok yakın göründüğümüze emindim.
Tam ellerimi çözüp ayrılacaktım ki onun ellerinin de bana sarıldığını hissettim. Beni kendine daha fazla çekip kulağıma fısıldadı.
“Hoş geldin, seni ne kadar özlediğimi bilemezsin. Seni çok özledim. ”
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum💙