Sabah uyandığımızda çözecektik sorunları. Bunun huzuru ve vermiş olduğu güvenle Sehun'un kollarında derince uyumuşum. Sabah kalktığımda kendimi yastığa sarılırken bulmuştum. Yan tarafıma baktığımda onun olmadığını fark ettim. Benden önce uyanmış olmalıydı. Akşamdan kalma olduğu için duş alıyor olabileceğini düşünüp kalktım bende. Odasındaki banyoya ilerledim. Belki de ona katılırdım. Bu düşünceyle hemen banyonun kapısını açtığımda da boşlukla karşılaşmıştım. Deyim yerindeyse hevesim kursağımda kalmıştı. Oysaki fazlasıyla özlemiştim onu.
Aşağıda olacağını düşünüp hemen odada çıktım ve merdivenlerden hızla inip geniş salona vardım. Hemen onu bulup günaydın öpücüğümü almak istiyordum ama burada da yoktu. Yüzümün düşmesine engel olamadım. Çok saçma bir şekilde içim korkuyla doldu. Galiba gittiğini hissetmiştim çoktan yoksa vücudumun verdiği bu tepkinin nedeni sadece onu evde bulamamam olamazdı. Bir yere gitmiş olabilirdi, işi çıkmış olabilirdi, markete gitmiş olabilirdi. Ama bu kadar basit değildi işte.
"Sehun! Bebeğim!" diye seslendim ama ses yoktu evde.
Telefonumu almak üzere salondan çıkıp merdivenlere yöneldiğimde yardımcı kadınla karşılaştım. Mutfaktan gelmişti yanıma. Sesimi duyduğundan geldiği belliydi.
"Bay Oh, sabah erkenden çıktı. Elinde de valizi vardı. Bana şehir dışına çıktığını söyledi. Ben size haber verdiğini düşünmüştüm ve uyuduğunuz için rahatsız etmek istemedim." Dedi kadın önümde eğildikten sonra. Pijamalarımla kala kalmıştım merdivenin başında. Kadına kafamı salladım. "B-bende birazdan çıkacağım."
Aceleyle yukarı çıkıp telefonuma koştum ve onu aradım. Ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Defalarca aradım ama açmadı. Gerçekten endişelenmeye başladım. Başına bir şey gelmesinden korktum. Aklımdan binlerce düşünce geçiyordu. Benim yüzümden gittiğini bilsem şükredecek haldeydim çünkü ailesiyle alakalı bir şey olacağından korkuyordum. Babasının yine bir şey yapmış olma ihtimalinden. Kendimi sakinleştirmeye çalıştım belki de iş için gitmiştir ve bir toplantıdadır. Bana haber vermeye vakti olmamıştır. Ama çok saçma gelmişti bu düşünce.
Sonra aklıma Chanyeol hyungu aramak geldi. Sehun şirkette olmadığına göre Chanyeol hyungun kesin haberi vardır diye düşündüm. Birkaç çalışta açılan telefon ile hemen konuşmaya başladım. "Hyung merhaba! Sehun nerede biliyor musun?"
"Merhaba Jongin. Senin haberin yok mu? Sehun sabah Jeju'ya gitmiş. Bende yeni öğrendim şirkete gelince. Seninle birlikte gittiğini düşünmüştüm."
"Ben bilmiyordum. Dün biraz tartışmıştık. Gideceğinden filan bahsetmedi hiç. Hyung Jeju'ya niye gitti? Ben ne yapacağımı bilmiyorum telefonlarımı da açmıyor."
"Jongin sakin ol. Onu kıracak bir şey mi yaptın? Son günlerde hiç iyi değildi zaten. Ama ben babasıyla ilgili olduğunu düşünmüştüm. Aranızda kötü bir şey mi geçti?"
"Sabah konuşup halledeceğiz demiştik. Gideceği aklımın ucundan geçmezdi. Nasıl böylece bırakıp gidebilir? Ben ona ne yaptım da? Hyung ne yapmam lazım b-ben şuan kafayı yemek üzereyim."
"Sehun'un daha önce de birkaç kez kimseye haber vermeden gittiği oldu. Babasını, çevresindekileri cezalandırmak için değil kendini iyi hissetmek için yapıyor bunu. Çünkü sorunun kendisinde olduğunu düşünüyor ve uzaklaşıp unutmak istiyor. Benim tavsiyem onu yalnız bırakma. Daha önce peşinden giden kimse olmadı ama şimdi sen varsın onu yalnız bırakmamalısın. Senden ilgi beklediğine eminim. Belki de yine babasıyla tartışmıştır seninle ilgisi yoktur."
"Yok hyung ben çok büyük bir aptallık ettim. Peki onu nasıl bulabilirim? Ben daha önce Jeju'ya gitmedim hiç. Nerede kalıyor nasıl bulabilirim onu?"