• 15|" UCU YANIK MEKTUP "
Barış akarsu: Islak ıslak..♍
Bazı pişmanlıklar vardı, ölümcül.
Telafisi mümkün olmayan keşkeler, acıya müebbet yemiş bir kadının bilekliklerine vurulan prangaydı.
Ruhu mesken tutan acı geçmek bilmeyen bir veba gibiydi.
Zamansa acıyı yalnızca ikiye katlıyordu.
Ruhunda açılan yaralar iyileşecek gibi durmuyor, açık yaradan sızan kırmızı kan ruhunun derinliklerine sürülüyordu.
Kalbin son çırpınışları gereksizdi. Çürüyüp gideli çok olmuştu, sadece atmaya devam ediyordu.
Hicran soğuktan kızaran parmak uçlarının arasında tutduğu parayı adama doğru uzattı. Genç adam kadının elindeki parayı alsada bir kaç saniye gözleri takılı kalmıştı.
"Abla aracın kalkmasına daha yarım saat var, istersen arabada bekle."
Gözleri kısa sürede Ali'yi bulmuştu.
"Hava soğuk, çocuk üşümesin."
Hicran adamın uzattığı bileti alarak hafifçe kafasını sallamıştı.
Dükkandan dışarıya çıkarak soğuk rüzgarın saçlarını geriye doğru savurmasına neden olmuştu.
Otogarda ki bir kaç ailenin sesleri dışında her yer sessizdi. Hicran Muğla yazan otobüse doğru yönelmiş, merdivenlerden yukarı çıkarak koltuklara yönelmişti.
Otogarda olan herhangi bir otobüsün biletini almıştı. İlk defa sonunu bu kadar düşünmeden hareket ediyordu. Tek istediği Saffet'ten kurtulmak, bunu yaparken de kimsenin vebaline girmemiş olmak istiyordu.
Kısa sürede bedenini koltuğun üzerine bıraktığında, gözleri büyük camdan karanlık geceyi bulmuştu.
Yağmur şiddetini kaybetmiş, sert bir şekilde esen rüzgar bir ıslık tutturmuş uğultusu bütün şehri esir almıştı.
Donuk bakışları hafif hafif çiseleyen yağmurun ıslattığı şehri izliyor, kucağında ki, oğlu huzursuzca hareket ediyordu.
Hicran yüreğinde ki ağrıyı hissediyordu. Canını yakan ateş tam yüreğinin ortasında yanıyor, nefesinin kesilmesine neden oluyordu.
Ali dudaklarının arasından çıkan hoşnutsuz mırıltılarla yüzünü buruşturdu. Ağlamaya başladığında dudakları gerilmiş, etli damakları kendini belli etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAYAN İZLER
Teen Fiction"Korhan git artık." Dudaklarından dökülen sözler ruhuna ağır geliyordu. "Kıyamıyor musun ona." Adamın sözleri birer zehir gibiydi. Korhan iğrenerek dudaklarını ayırdı. "Kıyamadığın için mi yok sayıyorsun sana yaşattıklarını!" Korhan artık ne söyleye...