• 26 | " TARUMAR "
bkus903 Hediyemdir.💜Ahmet Kaya: Hani benim gençliğim.🍂
♍
Saf kötülük, birinin canını almak mıydı? Bir bıçakla derisini yüzüp kalbini sökmek.
Değildi.
Saf kötülük ölü değil yaralı bırakmaktı. Yaşarken öldürmek, bir candan enkaz yaratmaktı.
Sarışın bir kadın vardı. Asırlar boyunca, canavarın ruhunda ki urgan ipine asılmış. Ölmesine izin verilmemiş, ama yaşatılmamışta.
Her gün parçalara ayrılıp, tekrar dirilmesi beklenilmiş. Tâki kehribar gözlü bir adamın gölgesi canavarın üzerine düşene kadar.İlk önce boynunda ki ipten kurtarmıştı sarışın kadını. Sonra her bir yarası için, yüreğinden şifa vermiş kadına. Öldürüldüğü yerden diriltmiş onu, en kurak yerde, kalbinde bile çiçekler büyütmüş.
Can suyunu verdiği kadının yar olduğunu çok sonradan fark etmiş ama. İmtihanın bir çift mavi göz olduğunu kalbi o an idrak etmiş.
İşte o an adam bir yemin etti. Karşılarında duran kadere rağmen.
"Sen yeter ki sev gök gözlü'm. Ben o gözlerin için ömrümü çürütürüm."
Hicran parmaklarının sardığı poşeti biraz daha sıkı tuttu. Kucağındaki oğlu parlak mavi gözlerini etrafta gezdiriyor, mırıltı dolu sesler çıkıyordu. Hicran gökyüzünü kaplayan güneşle, dudaklarını oğlunun alnına değdirdi. Bu Ali'nin gülümseyerek annesinin boyun girintisine kafasını sokmasına neden olmuştu.
Hicran'ın adımları emniyetin önünü bulduğunda, dudaklarını saran küçük gülümseme elmacık kemiklerinin pembeleşmesini sağladı.
Oğluyla birlikte Korhan'a yemek getirmişti.
Ah, unutmuştu, oğlu değil oğulları..
Merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başladığında, tanıdık katla titrek bir nefes aldı. Lacivert gözleri usulca uzun kolidorda gezindi. Yanından bir kaç polis geçiyor, ara sıra telsiz sesleri duyuyordu.
Biraz daha ilerlediğinde, bakış açısına tanıdık bir silüet çarptı.
"Kız sarı papatyam!"
Ferhat elinde kahve kupasını dudaklarından uzaklaştırarak masasının üzerine bıraktı.
"Bana yemek mi getirdin, sen var ya benim için nirvanasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAYAN İZLER
Novela Juvenil"Korhan git artık." Dudaklarından dökülen sözler ruhuna ağır geliyordu. "Kıyamıyor musun ona." Adamın sözleri birer zehir gibiydi. Korhan iğrenerek dudaklarını ayırdı. "Kıyamadığın için mi yok sayıyorsun sana yaşattıklarını!" Korhan artık ne söyleye...