Geçmiş zaman

14 5 0
                                    

Umarım keyif alırsınız bu bölümden... yorumlarınızı ve beğenilerinizi eksik etmeyin ❤️

Burada ne anne babamız ne de herhangi bir akrabamız vardı. Bunun üzüntüsü kaplamıştı her yanımı. O Akşam Rose elinde oyuncak ayısı ile yanıma geldi.
-abla annemin masallarından anlatır mısın ? Uyuyamıyorum.
-tabi olur, gel yanıma böyle diyip yatağımın kenarına uzanması için kenara kaydım. Ellerim saçlarında oynarken annemin bize hep anlattığı  bir hikayeyi anlatmaya başladım.
"Bir varmış bir yokmuş. Uzun zaman önce kocaman yeşil ağaçları olan uçsuz bucaksız denizleri olan bir dünya varmış. Oranın sahibi kötü kalpli bir kral ve kraliçeymiş. Ve onların çok güzel bir kızları varmış. Ama prenses, ailesi gibi kötü kalpli değil aksine çok iyi kalpliymiş.
Birgün kral kızını yanına çağırmış. Ve şöyle söylemiş.
Daina biliyorsun sen bizden sonra bu dünyaya hükmedecek 7.nesil ailesindensin. Uzaktan 9. Nesil akrabamız olan Adam'ın oğlu İnanç ve sen bizim soyumuzu sürdürmek üzere evlendirileceksiniz. Kararımızı bildirmek ve BaZı şeyler konuşmak için çağırdım seni diyip yanına gitmesi için kızını davet etmiş. "
-aaa zorla mı evlendirecek kızını abla?
-öyle görünüyor dimi ? Ama sabretmen lazım küçük çikolatam. Devam ediyorum.
" prensesin zorla evlendirilecek olma düşüncesi onu huzursuz etmesi gerekirken, herkesten sakladığı ufak bir sırrı varmış. İnanç ve o birbirlerini çok ama çok seviyorlarmış. Ama kimseye söylememişler bunu çünkü kral ve kraliçeden korkuyorlarmış.
- evet diye devam etmiş kral. Bu düğün yapılmadan önce seni bir göreve göndermek zorundayım benim güzel kızım demiş. Ve şaşırmış prenses kralın böyle hitap etmesine. Maalesef çok Zor bir görev ve şartlar gereği hafızanın silinmesi gerekecek.
Prenses gitmek istememiş ve bunu söylemiş ama babası çok kızmış. Kabul etmek zorunda kalmış.
- görev neymiş abla ?
-görev aile yadigarı olan bir kolyenin geri alınmasıymış. Ama bunun için onun başka bir gezegene gitmesi ve içgüdüleri ile hareket etmesi gerekiyormuş. Çünkü hafızası da silinecekmiş. Ve zavallı prensesin hafızasını silmişler. Dadısını ve özel korumasını da onunla görev yapacağı gezegene yollamışlar. Prenses sevdiği adamla vedalaşamamış bile.
-prenses nasıl birisiymiş abla ?
-uzun açık kahverengi saçları varmış. Ve güneşte kırmızıya dönen ama aslında mavi olan gözleri varmış. Kırmızı renk onların ırkının saf olduğunu temsil edermiş bütün kraliyet ailesinde varmış. Sevdiği adamın gözleri de öyleymiş.
- Sanki sana benziyor abla ? Bizim prensesimizsin sende biliyor musun dedi.
-benim çikolatalı kekim çok seviyorum seni diyip öptüm yanaklarından.
-e ne olmuş peki abla sonu nasıl bitiyor masalın ?
-bilmiyorum Rose annem sonunu hiç anlatmadı. Hadi uyu bakalım şimdi.

Sahiden benziyor muydum ? Hayır canım benim gözlerim sadece mavi. İyi de hiç güneşe bakmadım ki ben. Denkte mi gelmedi ya öyle olsa şu an herkes beni konuşuyor olurdu  ve üzerimde deney yapmaya başlamışlardı bile çoktan diyip sesli düşüncelere dalmıştım. Rose uyumuştu. Başımı kapıya çevirdiğimde Colin'in bir gözünde yaşla bize baktığını gördüm.
-abla ben annemi özledim. Diyip koşa koşa geldi diğer yanıma.
-bende özledim mavişim. Diyip sarıldım ona. Hadi sende diğer yanıma gel diyip yatağın diğer tarafını açtım. Sanırım bu gece İki kişilik yatakta 3 kişi yatacaktık.

GökŞehri (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin