Buluşma

14 2 10
                                    

(4 Gün Sonra)

Telefonuma gelen aramayla birlikte izin alıp kahvaltıdan kalkmıştım,odama üst kata doğru hızlı adımlarla çıktım.Kimin aradığına bakmamıştım.Ekrana baktığımda gizli bir numara vardı,tedirgindim.Bir kaç saniye düşündükten sonra cevapladım.Telefonu açar açmaz daha "Alo" bile demeden,"Ben baban" diye konuştu,ne diyordu bu adam,senin babanım dedi bir anda,"Yanlış numarayı çevirdiniz galiba beyefendi." Bir kaç saniye sonra cevapladı "Mehmet Oğlum ben öz baban görüşmemiz lazım.Lütfen telefonu kapatma bana bir şans tanı" Kan beynime sıçramıştı.Benim öz babam 2 yıl önce vefat etmişti."Kimsin sen ismimi nerden biliyorsun,benim babam 2 yıl önce öldü." Derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.Beni kalbimden vuracak iki kelimeyi belirlemişti."Üvey Baban" Duyduğum anda inanmamıştım.Bağırarak "Benim babam öldü,yalan söylüyorsun.Pislik herif." Ve aslında benim kafamda çınlayan şey bu adamın sesi benim sesimle tıpatıp benziyordu.Konserde arkamdan fısıldayan adam buydu,ama hala inanmıyordum."Evet doğru,inanmayabilirsin ama gerçekler bunlar,gerçeklerden kaçamazsın.Gece 12'de bir araba gelecek ve seni alacak,sadece görüşeceğiz.Eğer polise haber verirsen.O tatlı kızlara zarar gelebilir." Gülmeye başladı.Beni o kadar çok sinirlendirmişti ki tam konuşacaktım ki "İyi düşün,onlara bir zarar gelmesini istemiyorsan gece gelen arabaya binip sadece 1 saatlik bir görüşme yapacaksın,sevdiklerin için değer değil mi ? " Sol gözümden bir damla yaş geldi.Ve ağlayan sesimle sadece bir kelime ettim "Evet" telefonu kapattıktan hemen sonra Didar odaya girdi,ağladığımı görünce yanıma yaklaştı ve "Noldu sevgilim,neden ağlıyorsun ?" Diye mırıldandı.Düşünmeden cevapladım "Bir şey yok güzelim,sadece aklım eskilere gitti o kadar." Yanağımdan bir kere öptükten sonra "Emin misin" diye sordu.Derin bir nefes alarak "Evet" dedim."Bana söz vereceksin,bir daha ağlama yok tamam mı ?" Ağlak sesimle "Söz" dedim,kendime gelememiştim,gelemiyecektimde,nasıldı yani benim babam denen adam yaşıyor muydu ? Ben üvey çocuk muydum ? Peki ya abim neden söylememişti.Hiç bir şeye anlam veremiyordum.Sanki bütün duyularımı kaybetmiştim.Gece 12'ye doğru yaklaşıyordu.Kızlara çaktırmadan kaçmak zorundaydım.Mecburen evin camından atlayacaktım.Cama doğru yaklaştım,pencereyi açtım.Derin bir nefes alıp 2 ayak üzerinde kalmaya dua ederek atladım.Şanslıydım ki iki ayak üzerine düşmüştüm.Pek bir şey olmamıştı,ama araba gelene kadar Didar ve Ezgi'nin çakmaması lazımdı.Biraz bekledikten sonra,limuzin tarzı bir araba geldi.Kapı açıldı ve gözünde gözlük olan 35-40 yaşlarındaki bir adamdan "Gir" diye bir komut geldi.Tereddüt etmeden girdim.Kapı kapandı ve şoför sürmeye başladı.Kemerimde her ihtimale karşı bir çakı vardı.Farketmemeleri için dua ediyordum.Issız yollardan geçiyorduk,yol ıssızlaştıkça benimde korkum arşa çıkıyordu.En son ağaçların arasında koskocaman bir evin önünde araba durdu.Arabadan inmeden ellerim bağlanmıştı,kafamada bir adet maske geçirilmişti.Arabadan birinin kolumdan tutmasıyla indim.Hiç bir şey görmüyordum.Eve girdiğimizi anlamıştım.Nihayetinde bir odaya girdiğimizde "Hoşgeldin" diye bir ses geldi.Şoklar içindeydim bu ses abimindi,maskem çıkartıldığında dahada şoka girmiştim.O gün yerde kanlar içinde yatan abim dipdiri oturmuş sigarasını içiyordu.Yanında ise bana tıpkı benziyen birisi vardı sanırsam telefonda benimle konuşan adam buydu."Hoşgeldin Oğlum." Hemen atladım söze "Ne diyorsun sen bana oğlum deme." Ondan sonra abime yönelip "Neden" diye sordum ve tekrarladım "Neden" Abim yaşıyordu hala kendime gelememiştim "Öyle gerekti,gerekeni yaptık." Gözümden bir damla yaş gelmişti "Çek şu sandalyeyi otur şimdilik duygusallığı bırak konuşmamız gereken şeyler var." Evet bu adam galiba benim biyolojik babamdı çünkü sesi bana o kadar benziyordu ki ayırt edilemeyecek kadar,sandalyeyi çektim ve konuşmaya başladı "Sen benim oğlumsun ve benim yanımda olacaksın.Yarından itibaren o evden ayrılacaksın.O kızlarlada bir daha görüşmeyeceksin,istesende görüşemezsin çünkü Almanya'ya gidiyoruz.Yarın yine buraya getirileceksin.Eğer polislere haber verirsen ve ya kabul etmezsen biliyorum ki o canından çok sevdiğin iki insanada büyük zararlar veririm.Aklının bir kenarına kazı." Şok üstünde şok yaşıyordum ve sonra konuşmaya devam etti "Başlarında onları takip eden adamlar tutacağım,onların sağlığından durumlarından haber alacağım merak etme." Elimden ikisinide alacaklardı,bu biyolojik babam denen pislik orospu çocuğu benim elimden dünyamı alacaktı.Abiminde burada benim için toz tanesi kadar bile değeri kalmamıştı.Abim tek bir söz etti "Kabul mu ?" etmek mecburiyetindeydim,onların iyiliği için bunu yapmak zorundaydım.Onları riske atamazdım.Ama kalbimde gitme kal kaç git bu diyarlardan diyordu.Hıçkırarak "Kabul" dedim istemeye istemeye kabul ettim.Sonra arkamdan kafama bir maske geçirildi ve yine kollarımdan tutan bir adam beni bir yere doğru götürüyordu.Arabanın kapısının açılma sesine duydum ve kafamı eğerek beni arabanın içine soktu.Belkide bu sokakları,caddeleri son geçişimdi.Eve doğru yaklaştığımızda kafamdan maske çıkartıldı.Elimdeki ipler çözüldü.Ve aşağı indirildim,evin camlarına baktığımda ışıklar kapalıydı.Uyumuş olmalılardı gece 3'e yaklaşıyordu.Kapıyı yavaşca açtım ve içeri girdim.Didar odasında uyuyordu.Ezgi televizyon izlerken uyuya kalmıştı.Almanya'ya giden uçak 6 saat sonra kalkacaktı.Belkide onları son görüşümdü.Üst kata odama doğru çıktım ve valizimi hazırlamaya başladım.8-9 parça kıyafet koydum ve eldiven,bere,atkı gibi şeyleride ekledim.Ve sonra kalemimi defterimi çıkarıp bir not yazmaya başladım."Sevgilim sen bunu okurken ben çok uzaklarda bir yerlerde olacağım,şüphen olmasın ki ben seni çok sevdim ve seviyorum,Ezgi'ylede gerçekten çok iyi bir dostluk edindik,inan ki bir gün geri döneceğim bir gün yine yanaklarından öpeceğim.Kendinize iyi bakın,kağıdın yanınada,üstümdeki elbiseyi çıkarıp koydum.Çünkü kokuma muhtaçtı ve en azından birazda olsa giderecektim ihtiyacını.Valizimi hazırladıktan sonra kapının önüne koydum.Bir kaç saat odada oturduktan sonra aşağı doğru indim.Didar o kadar güzel uyuyordu ki prensesler gibi hatta daha güzel,ilk saçından daha sonra yanağından en sonundada kokusunu iyice içime çektikten sonra Ezgi'nin yanına gittim.Kanepesinde saçma bir yatış biçimiyle uyuyordu.Yanağına bir öpücük kondurup,sessizce valizimi alıp evden çıktım.Son kez etrafıma baktım.Belkide son görüşümdü bu sokağı,bu evimi,belkide son görüşümdü onları,yaklaşık 5 dakika sonra yine aynı araba yaklaştı.Arabaya usulca bindim içimde hala bir burukluk vardı.Sanki kaçıp gidiyordum,istemeye istemeye gidiyordum.Sevdiklerimi bırakıp gidiyordum hemde habersizce,havalimanına yaklaştığında sanki artık yavaş yavaş hayatım kayıyordu.Düşmüştüm ve bu insanlar beni yerde süründürecekti..Gökyüzünde buluşalım sevgili..


16.Bölüm Son

Yine ağzının ayrık bir şekilde okuduğu bir bölüm oldu.Memo için yakıyoruz,üvey oğul olduğu ortaya çıktı.Mehmet son kez vedalaşıp biyolojik babasıyla Almanya'ya gitti.Biraz kopma bölümü gibi bir şey oldu.Ölen abisi yaşıyor anasını satayım entrikaya bak :))))

Sizce Mehmet kabul etmeyebilir miydi ?

Sizce Didar ve Ezgi bundan sonra ne yapacak ?

Sizce Mehmet biyolojik babasına hep mesafeli mi yaklaşacak ?

Sizce Mehmet biyolojik babasına hep mesafeli mi yaklaşacak ?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
4 RakamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin