Koşarak bahçeye indiler. Aynı sahneyi gördüler. Sanki dejavu yaşamışlardı. Yine yerde bir iz, ve yine yanında bir kemik kalmış bir şekilde kaybolmuş ceset. Sanki, sanki mezarın içinde birileri var, ve onları yer altına çekiyordu. Normal düşünce buydu fakat, kavga etmelerinden 4 5 saat geçmişti. " N'aptın ona ! " diye çıkıştı uzun boylu. Yakın arkadaşını kaybetmişti aynı şekilde. 7 kişi kalmışlardı. " Ben bişey yapmadım, yemin ederim " dedi uzun saçlı. Sesinde bir titreme vardı. " Anlamıyormusunuz, içeride yani yerin altındaki birşey, onları öldürüp çekiyor. " dedi gözlüklü. Her zamanki gibi psikolojileri bozuktu. Bu okula geldikleri günden beri gülümsemediler, gülümseyemediler. Çünkü gülmeyi unutmuşlardı resmen. " Tamam, yerin altına götürüldükleri kesin ama, yerin altından biri çıkıp tekrar geri girmez, onları gömen birileri vardır kesin ! " dedi şanssız olan. " Ya bir öğretmen, yada görevli yapar ancak bunu ! " dedi tesbihli. " " Peki direnmedimi sence hiçbiri ? " dedi şanssız olan tekrardan. " hatırlayın, hepsi ölmeden önce halsizlerdi. Bir insanı halsiz yapmanın tek yolu... " - " tabiki yedikleriyle " dedi kavgayla ölenin yakın arkadaşı. Hala şoktaydı kendisi. Üzgündü. Aynı zamanda korkuyordu. Şehrin uzak bir yerinde kalıyordu. Konuşması diğerlerinden farklıydı. Kendisine akrep derlerdi. Lakabı buydu. " Acaba yemekhaneye hiç gideniniz oldumu ? " dedi uzun saçlı. " sen Nerede yemek yiyorsun, tabi gittik ! " dedi sinirlice gözlüklü. " O anlamda değil, yemeklerin yapıldığı kısıma ? " derin bir sessizlik çöktü. Hiçbiri sesini çıkarmadı. Sessizliği şanssız olan bozdu: "yürüyün hadi ! " dedi. Bir kaç dakika sonra yemekhaneye vardılar sessizce. Kapıyı yokladılar. Şişman bir temizlikçi, uzun boylu,yüzü gözü kir içinde 3 işçi vardı. Birde patronları vardı. Hepsi çalan zilin ardından okuldaki odalarının yolunu tuttu. Bunu fırsat bilen sınıf, kısa boylunun peşinde yola devam ettiler. İçeriyi iyice araştırmayı kararlaştırmışlardı gelmeden önce. Öylede yaptılar.Sağa sola bakınıyordu kısa boylu, aklından hiçbirşey geçmiyordu. Birden gözüne rbk nın eski fotoğrafının tablosu ilişti. Bir duvarın yarısı kadardı bu tablo. Herkes yemek yerken bakardı bu tabloya. Yaklaştı. Elini sürdü tabloya. Üstünde elini gezindirdi, birden bir sertlik hissetti. " El atın bir" diye hafif fısıldadı. Tabloyu indirdiler. Yavaşça ters çevirip koydular. İçinde koca bir kağıt vardı. Kağıt kırmızı bir mühürle mühürlenmişti. Kapağında Sevgili Geleceğin Rbk Kurucu ailesi ve Kuruluna; yazıyordu. Kağıdı açtılar. Ve sessizce okumaya başladılar. Okudukça kanları donuyordu. Bir buzdolabının içindeymişçesine üşüyor gibi titriyorlardı. Kağıtta şunlar yazılıydı ;......

ŞİMDİ OKUDUĞUN
U Tipi Cezaevi #Rbk
Mystery / Thriller1200 lü yıllarda kurulan cezaevinin yerine yüzyıllar sonra kurulan okulda öğrencilerine siniriyle tüm dünyaya salgın bulaştıran vahşi öğretmenin ettiği yemin, insanların ölümüne yol açtı.( Yarısı yaşanmış öbür yarısı kurgu olan hikaye)