onüç,

398 43 3
                                    


12'yi atlamayın!🧡

***

"Bu yıl da bitti, cidden şaka gibi." Reha inanamadığını belirtip yattı. "Sadece 1 yılım kaldı."

Kafamı çevirip ona baktım. "Benim hala 2 senem var, yani hocalardan birisi bırakmayı hobi haline getirmezse." Diye mırıldandım. İlk sene uyum sağlamakta zorlanmıştım. Bazı yakınlarım hocalarla yakınlık kurmamın güzel olacağını söylerken diğerleri büyük bir şiddetle bu fikri reddetiyordu.

Ben orta yolu bulmuştum.

Eğer çağırırlarsa gidiyordum fakat onun dışında hocalarla tek bağlantım ders saatleri içerisindeydi, sonrasında değil.

"Şu festival olayını her yıl aynı kadroyla tekrarlamamız mükemmel değil mi?" Özde yattığı yerde gerindi, ardından doğrulup yan dönerek bize baktı. "Bu yıl neler olacak acaba?"

"Liselilerden güzel olaylar çıkıyor," Çağıl buzlu detoks suyunu yudumlarken güldü. "Geçen seneki kavgayı hatırlıyor musunuz, ya da ondan önceki yıl yapılan büyük aşk itirafını." Aklıma geldiğinde hafifçe güldüm ve ekledim.

"Sonrasında reddedilmesi ve çocuğun +18 bölümünden içki aşırmaya çalışırken yakalanmasını da unutmayalım." Kendi kendimize sohbet ederken Özde bir anda kafasını başka bir yöne çevirdi ve seslendi.

"Umay!"

Bıkkın bir nefes alıp gözlerimi devirirken söylendim. "Ne gerek vardı ki.." Özde'nin sesiyle buraya doğru yaklaşan Umay gülümsedi.

"Selam!" Reha ve Özde aynı şekilde selam verirken Çağıl sevimsiz bir şekilde gülümsemekle yitindi, benim yüzümdeyse hiçbir mimik oynamadı. Fakat Umay bunu aldırır gibi gözükmüyordu, Özde'ye döndü. "Naber?"

"İyi, ben şeyi soracaktım." Eliyle hepimizi işaret etti. "Bu yıl da aynı kadroyla kampa gideceğiz, sen biletini aldın mı?"

Umay bir an için onun arkasında kalan, benimse hemen gözümün önünde, birkaç metre ileride dikilen Arda ve arkadaşlarına baktı, arsından Özde'ye döndü. "Ben bu yıl Arda'larla gideceğim ya."

Kendimi tutamadan güldüm ve görmemesi için kafamı çevirdim. "Hiç şaşırmadım."

"Ama bu bizim olayımız," Özde ısrar etti. "3 yıldır beraber gidiyoruz.."

"Arda artık sevgilim, onunla gitmemi istediğinde reddedemezdim." dediğinde kendimi tutamadan ona döndüm ve kaşlarımı kaldırdım.

"Sevgilin dediğin çocuğu arkadaşlarına mı tercih ediyorsun?" dedim emin olmak istercesine. "Yine?"

Kaşlarını çattı. "Burada arkadaşım dediğim insanlar varsa onlar da Reha ve Özde, sen değilsin."

"Üzdün," Çağıl'ın alay dolu sesi kulaklarıma ulaştı, dudaklarım kıvrılırken Umay'a baktım.

"Kusura bakma, bazen arkadaşlarımın satılmasına gelemiyorum."

"Bir sorun mu var?" Arda yaklaşıp elini Umay'ın beline koyduğunda iğrenerek bakışlarımı başka bir yere çektim.

"Hayır sevgilim, sadece festivalde beni çağırdılar ama ben sana söz verdiğim için reddettim." Umay'ın tavırları 180 derece değişirken bu kadar uysal davranmasına az kalsın şaşıracaktım.

"Git." Arda'nın rahat bir şekilde söylediği şeyle kendimi tutmaya çalışsam da güldüm, Umay bunu duyup kötü bir şekilde baktı, ardından Arda'ya döndü.

"Sorun yok dedim ya Arda, seninle geleceğimi söyledim onlara."

"Ben de o konuyu konuşacaktım," Arda mahçup çıkartmaya çalıştığı sesiyle konuştu. "Büyük bir çadır alamadık, benim çadırım da tek kişilik... sığmayız yani."

"Ne?" Umay sinirle kızarırken fark ettim ki eğer daha fazla izlersem gülmemi bastıramayacaktım, bu yüzden kalktım ve şortumun arkasını silkeleyip bizimkilere döndüm.

"Ben kütüphanedeyim," bu sırada Umay bir şeyler söylüyordu fakat konuşmamla sözü bölündü ve sinirle kampüse doğru yürüdü. Arda'nın da peşinden gitmesini bekliyordum fakat bakışlarının bende dolandığını gördüm.

Dilimi tutarak yanından geçtim ve çimlik alanlardan çıkıp kaldırımdan karşıya geçtim. Bir yandan da kulaklığımın düğümünü çözmeye çalışıyordum.

"Selam," Arda'nın sesiyle kafamı kaldırdım.

"Ne var?"

Kaşlarını kaldırdı. "Bu mu selam verme şeklin?"

"Az önce sevgilin sinirlerimi bozdu da," ellerimi indirip hayretle ona baktım. "Şu an fark ettim de seninle ilgili olan her şey sinirlerimi bozuyor."

Üzülüyormuş gibi dudaklarını büzdü. "Oysa tek çabam ismini öğrenmek içindi..." Derin bir nefes alıp daha hızlı yürümeye başladım. Amacım hızlıca kütüphaneye gidip yeni bir kitap almak ve sıkılana kadar okumaktı, fakat Arda ısrarla yürürken bunu yapamayacağımın farkındaydım.

"İsmimi söylersem gidecek misin?" Bıkkın bir şekilde konuştuğumda gözleri parladı ve bir anda önüme geçip durmamı sağladı, ardından elini uzatıp sırıttı.

"Ben Arda, sen de..." son harfi uzatıp beklediğinde ilk olarak aramızda duran eline boş boş baktım, sonra kafamı kaldırıp aynı şekilde ona baktım ve konuştum.

"Lavin, Lavin Yazgın."

Selfish[yarı texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin