onaltı,

392 40 4
                                    

Arda: Kamp ateşinde misin?

0528**: Hayır

Arda: Gel bence

Arda: Şarkı söyleyeceğiz

0528**: Belki gelirim, bilmiyorum

0528**: Bugün çok yoruldum yatmak da istiyorum

Arda: İlk gece çok eğlenceli oluyor, kaçırmamalısın

Arda: Hem bira falan da var

Arda: İçer misin bilmiyorum tabi ama

0528**: Çok ısrarcısın?

Arda: İyi gelme

Arda: Sen kaçırırsın
(Görüldü)

*

Telefonu kapayıp kafamı kaldırdım ve Çağıl'ın cebinden paketle çakmağı alıp hızlı bir şekilde sigara yaktım. Reha ve Özde konuşmaya dalmışlardı, Çağıl ise sürekli kamp alanına dönüp bakıyordu ve alışılmışın dışında bir sessizliğe bürünmüştü.

"Neyin var?" Dedim sakince. "Çok sessizsin."

"Yoruldum sadece," dedi bakışlarını kamp alanından çekmeden. "Sanırım sigaramı bitirip direkt yatacağım." Elini kaldırıp yarısı bitmiş sigarasını gösterdi. İnanmadığım için dudaklarımı yalayıp usulca kafamı salladım.

"Ben de kamp ateşine gidelim mi diyecektim ama..."

"Olur," dedi dalgın bir şekilde.

"Sen iyi misin?" Dedim kaşlarımı çatarak. "Durgunsun."

"Dedim ya," bana döndü. "Yorgunum sadece."

"Daha önce kimse sana yalan söyleyemediğini belirtmedi, değil mi?" Dedim dudaklarım hafifçe kıvrılırken.

Yorgunca nefesini verdi. "Çok mu belli?" Kafamı salladığımda kulağıma yaklaştı. "Sanırım Barış ile Alina'nın arasında bir şeyler var," bakışlarıyla ilerideki odunların üstünde oturan Barış ve Alina'yı işaret etti. "Şu an aralarına girmemek için kendimi zor tutuyorum." dediğinde tebessümüm sırıtışa dönerken baktığı yere geçtim ve tam önünde durup ona baktım.

"E hadi aralarına gir o zaman."

Alayla güldü. "Saçmalama."

Ona ciddi bir şekilde baktım. "Saçmalamıyorum, Çağıl. Git ve otur ortalarına. Sen böyle çekingen değildin, şimdi de olma." Bir anda elimden tutup beni çekiştirdiğinde gülümseyerek arkama döndüm ve konuşmayı kesip bize bakan Özde ve Reha'ya gelmeleri için işaret verdim. Tekrar önüme döndüğümde Çağıl yüksek bir sesle konuştu. "Selam!"

Büyük sayılabilecek ateşin etrafına dizelen kişilerden bazıları da Çağıl'a selam verirken benim gözlerime sadece tek bir kişi takılmıştı. Arda dikkatli bir şekilde elindeki akustik gitarın akorlarını ayarlıyordu, bir an bakacağını düşünerek hızla bakışlarımı ondan çektim ve kumların üstüne oturup yanımıza yerleşen Reha ve Özde'ye baktım. "Ne konuştunuz?"

Reha boğazını temizlerken Özde kafasını hızlıca salladı ve kaşlarını kaldırdı. "Sana ne?"

"Tamam,demedim bir şey." geri çekilip sırıttım. "Sanki salağız, anladık yani."

"İstek şarkı var mı?" Umay'ın sesiyle bakışlarım tekrar çaprazımda duran Arda'ya kaydı ve göz göze geldik. Aklım dün yaptığımız konuşmanın etkisindeydi, sanki derin bir şekilde baksam aslında gerçek benliğini bulabilecekmiş gibi hissediyordum, fakat onun için sadece bir uğraş olduğumu fark ettiğimde hızla boğazımı temizledim ve yanında duran Umay'a baktım.

"Neye yarar, Soner Avcu." Arda'nın bakışları bir süre üstümde dolandıktan sonra telefonuna bir süre bakıp çalmaya çalıştı, sanırım notaları ezberlemeye çalışıyordu. Birkaç dakika sonra çalmaya başladığında hiç bakışlarımı ondan ayırmadan pür dikkat izledim.

"Hatırladın mı en başta korkumuz vardı yalandan, gördün mü bak, başka bir şeyler daha var.
İstememiş miydin aşktan, kurtarsın seni yalnızlıktan, 'ama' lardan görünmez olduk, ah."

Yüzümde oluşan minik bir tebessüm keyiften çok uzaktı. Burnum sızlarken sessizce eşlik ettim. "Tekrar gelsen yanıma, kalbim ne der kim bilir. İçimde seni tutmam neye yarar?" Arda kaşlarını çatarak dikkatini bana verdiğinde hızla yüzümü çevirdim ve sessizce burnumu çektim.

"Hey, sen iyi misin?" Özde'nin sessizce mırıldanmasıyla hafifçe kafamı salladım ve gülümsedim.

"Evet, neden olmayayım ki?"

"Ne bileyim, moralin bozuk gibi... ne olduğunu da anlamadım.."

Daha inandırıcı olmaya çalışarak ona baktım. "Cidden iyiyim." Ardından Arda'ya döndüm ve dinlemeye devam ettim.

"Belki de en baştan başlamak lazım, hiç korkmadan. Kimseye bırakma kendini sonradan.
Belki de yavaştan anlamak lazım, insanlardan. Her şeyi yaratsan da kimse doymaz, ah." Hırkamın kollarından çekiştirerek ayağa kalktım, bu sırada Özde'nin cebine elimi daldırıp paketi ve çakmağı da almış ve kendi cebime koymuştum.

"Ben gelirim birazdan."

Reha kaşlarını çattı. "Burnun mu kızardı senin?"

Özde devam etti. "İyi değil gibisin."

Gülümsedim. "Sadece üşüdüm, o kadar."  Cebimden paketi çıkarıp gözlerinin önünde salladım. "Sigara içip geleceğim." Özde şokla ceplerini yokladı, ardından kaşlarını çatarak kızgın bir sesle konuştu.

"Ne ara aldın?" Ona göz kırpıp sahile doğru yürüdüm. Ateşten uzaklaştığım için burası daha sessiz ve bir o kadar karanlıktı. Cebimdeki paketten bir dal alıp yaktım ve soğuk kumun üstüne oturup bağdaj kurdum.

"Soğuk, değil mi?"

"Senin benimle derdin ne?" Yanıma oturan Arda'ya kaşlarımı çatarak baktım. "2 haftadır gelip duruyorsun."

Sırıttı. "Güzel kızsın, yalan yok."

Sinirle dudaklarımı yaladım. "Bak ben bu numaralara gelecek biri değilim, boşuna çabalıyorsun."

Hafifçe güldü. "Onu anladım zaten. Sadece ismini söylemen için 1 hafta peşinden koştum." Söylediği şey dudaklarımın kıvrılmasını sağlarken son anda kendimi toparladım.

"İsmimi öğrendikten sonra gideceğini söylemiştin."

"Gidemedim."

Ona döndüm. "Zor oluyor mu?" Gözlerimle ateşin orada arkadaşlarıyla konuşan Umay'ı gösterdim. "Sana bu denli bağlı, bu kadar seven birini sürekli geçici heveslerin için üzmek, bu çok ağırlık yapıyor mu sende?" Keyiften uzak bir şekilde güldüm ve ona baktım. "Çünkü bende yapardı."

"Lavin.."

"Sevgilinin yanına dön, Arda." Elimdeki sigarayla oynarken hiçbir şekilde kafamı kaldırıp ona bakmadım. "Ve benden tavsiye, hiçbir insan böyle muamele görmeyi haketmez. Umay bile."

***

Okumasını istediğin birini etiketler misin?🧡

Selfish[yarı texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin