Dalgaların kıyıya vurması ortaya güzel bir melodi çıkartırken gözlerimi kapatıp daha çok şezlonga yayıldım. Çağıl'ın yanımda uyuduğuna bahse girebilirdim çünkü birkaç dakika önce kulaklarıma çok tuhaf sesler gelmeye başlamıştı.
"Gelsenize," vücuduma damlayan soğuk su ile irkilerek gözlerimi araladım ve güneşin tam önünde durduğu için gölge yapan Reha'ya baktım.
"Asıl sen gel biraz otur," elimle Çağıl'ın yanındaki boş şezlongu işaret ettim. "Sırf şezlong bulmak için sabahın köründe geldik ve sen sadece eşyaların için kullanıyorsun." Çağıl hareketlenip şezlongda döndü ve uyumaya devam etti.
"Peki peki," Reha ikna olmuş bir biçimde elini koyu sarı saçlarından geçirip karıştırdığında hızla yüzümü buruşturdum.
"Burada yapma şunu!"
Güldü. "Emredersiniz." Onu aldırmayıp tekrar gözlerimi kapadım ve dalga seslerini dinlemeye devam ettim.
Havalar gittikçe ısınıyordu, okulların bitmesine birkaç hafta kalmış olmalıydı. Biz de dün gece konuşup hepimizin öğleden önce dersi olmadığına kanaat getirdikten sonra denize gitmeye karar vermiştik. Tabiki bu kararı veren tek insanlar olmayacağımız için sabahın 5'inde kalkmış ve 6'da plajın önüne dikilmiştik.
Saat şu an 9'du.
Bizden başka birkaç kişi daha vardı fakat genel olarak fazla yoğun sayılmazdı, kafamı dinleyebiliyordum.
"Bira ister misin?" Kaşlarımı kaldırıp ona baktım.
"İçeri nasıl bira sokabildin ki?"
Sırıttı. "Yollarım var," ardından elindeki bira kutusunu uzattı ve hafifçe salladı. "Alacak mısın almayacak mısın?" Gözlerimi devirsem de elindeki kutuyu aldım ve üstündeki ambalajını söküp açtım. Reha bu sırada Çağıl'ı uyandırmıştı. "İyi ki bir 5'te kalktın, hemen uyuyorsun."
Çağıl gerinirken hafifçe gülümsedi. "Hava sıcak ya, mayışmışım." Ona hak verdim, güneşin tenime vuran ışığı vücudumu ısıtırken arkamdan esen rüzgar gerçekten mayışmamı sağlıyordu.
Şezlongda doğrulup dağılan saçlarını eliyle taradı ve Reha'ya sormadan çantasına elini sokup bir bira aldı. Onun bu rahat hareketlerini seviyordum, hep olduğu gibiydi.
Reha ona ters ters baktı. "Rica ederim."
Çağıl güneş gözlüğünü saçına takıp ona baktı. "Geçen sefer sana bira ısmarladığımı düşünürsek," dedi son kelimeyi uzatarak. "Hayır, sana teşekkür etmedim." Reha söylenerek önüne döndüğünde ben de gülüp çantamdan kitabımı çıkardım ve kulaklığımın tekini kulağıma geçirerek kaldığım sayfayı açtım.
'Hayır, onu sevmedim, ama çölün ortasında susuz kaldım*'
"Güzel kitaptır," aniden arkamdan gelen sesle kitap elimden kayarken hangi sayfada olduğumu bilmediğime mi üzüleceğimi yoksa arkamdaki kişinin bir anda seslenmesine mi sinirleneceğimi bilemeyen bir şekilde arkamı döndüm ve mavi gözlerinin ilgiyle vücudumu süzdüğünü gördüm. Elini uzattı. "Ben Arda,"
Yutkundum. "Biliyorum." Eline boş bir şekilde bakarken tutmamaya kararlıydım, bunu anlayıp elini çekti.
"Asabisin sanırım biraz." Diye mırıldandı.
Elinde olan bakışlarımı yüzüne çıkarttım ve hiçbir duygu belirtisi göstermeksizin bakmaya devam ettim. "Sayende hangi sayfada kaldığımı kaçırdım, sinirli olmam normal sanırım." Yaklaştı ve hafifçe eğilip kucağımdaki kitabı aldı. Ben ne yaptığına kaşlarımı çatarak bakarken o kitabımı uzattı.
"Bu kitabı okuyan fazla kişi tanımadım." Sırıttı. "Ama tanışmak isterim."
Elinde duran kitabımı sertçe alırken önüme döndüm ve ona bakmadan konuştum. "Ben istemem." Kaba olup olmamak umrumda değildi, Arda sevgilisi varken bile diğerlerine yavşayabilecek kadar aşağılıktı ve bu tavrımı hakediyordu.
"Tüm yiyeceklerimizi dışarıda bıraktılar!" Umay'ın arkamdan gelen sesiyle panik yapıp yüzümü çevirdim. Umay gittikçe yaklaşıyordu. "Ayrıca sen nasıl bizden önce geçebildin?"
Arda Umay'ın buraya gelmesini beklemeden ona doğru yürüyüp yanımdan gittiğinde derin bir iç çektim ve yanımda bizi izleyen Reha ve Çağıl'a baktım. "Ne?"
İlk konuşan Çağıl oldu. "Ne mi?" Gözlerini büyülttü ve Reha'ya baktı. "Hayal görmedim, değil mi?" Kolunu uzattı. "Hemen çimdikler misin?" Reha sorgulamadan tırnağını batırdığında Çağıl minik bir çığlık atarak kolunu çekti. "Lafın gelişi demiştim, aptal!"
Reha ona gülüp ardından bana baktı. "Resmen seni tanımadı."
Omuz silktim. "Tanımayacağını söylemiştim."
"Bu çocukta kişilik bozukluğu falan mı var? Seni nasıl hatırlamaz?" Çağıl hayretle kafasını kaldırıp bizden metrelerce uzakta kumlara oturan Arda ve arkadaşlarına baktı, ardından bana döndü.
Konuyu değiştirmek istercesine ayağa kalktım ve kitabımı özenlice geniş çantama koyup bizimkilere baktım. "Denize gelen var mı?" Reha hiç düşünmeden ayağa kalktığında Çağıl homurdanarak arkasına yaslandı.
"Dünden razısın sen de."
Reha Çağıl'ın yanağından bir makas alıp gözünü kırptı. "İlk sen teklif etseydin o zaman." Onların laf dalaşını izlemeyi bırakıp denize doğru yürüdüm, bu sırada kafamı kaldırıp Arda'ya baktığımda göz göze geldik ve bana göz kırptı. Hızla yüzümü çevirdiğimde aklımdan geçen tek bir kelime vardı.
"Gerizekalı."
***
* Vadideki Zambak/ Honoré De Balzac
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selfish[yarı texting]
Historia Corta{bencil,} 0528**: Duygularının sahte olduğunu mu söylüyorsun? Arda: Sadece herkes gibi olduğumu söylüyorum * Başlangıç: 170520 Yayım: 190520 Bitiş: -