11

1.1K 279 1.7K
                                    

ARKADAŞLAAAARRRR 3K OLDUUUUKKKKKK AWWWWWW CANIMSINIZ ❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤

Keşke bunun şerefine yapabileceğimiz bir şeyler gelse aklıma ama bölüm atmaktan başka bir şey bulamıyorum... karakterlerle soru cevap düşündüm ama onun için de erken gibi geliyor. Aklınıza bir şey gelirse muhakkak yazın muhakkak. ♡

Linkin Park-İn The End

Kimi ölümler taşa bürünüp kaburgalara biner,
Kimi ölümler yaprak olup ağaçtan düşer.
Yaşamanın sırrını rüzgâr fısıldar,
Hazineler her zaman saklanmayı seçer.

On Birinci Bölüm: Alışılmadık Durumlar

"Bahar?"

Bir anda beni daldığım uykudan ayıran ses iyice anlaşılır bir hâle geldi. Kolumda hissettiğim hafif temas yüzümü hafifçe buruşturup beni gözlerimi açmaya itince Gökdeniz'in yüzünü gördüm. En son buraya kıvrılıp uyuyakaldığımı hatırlayınca hızlıca doğruldum ve elimi saçlarıma attım. O da elini çekmişti. Küçük pencereden göründüğü kadarıyla hava kararmıştı ve yağmur durmuştu.

"Gidiyoruz."

Sonunda tablolarla işini bitirmiş olmalıydı. Başımı sallayıp bacaklarımı yataktan sarkıttım ve esnedim. Çok tatlı bir uykuydu. O kapıya doğru yürümeye başlayınca ben de hızlıca kalktım ve peşinden ilerledim. Hayranlıkla izlediğim resimlerin yanından geçerken mayhoş bir ses tonuyla "Saat kaç?" diye sordum.

"Dokuz buçuk."

Oha, nasıl o kadar uyumuştum?

Ben gün içinde nasıl bu kadar çok ve derin uyuyabildiğimi düşünürken Gökdeniz kapıyı açtı ve dışarı çıktı, ben de arkasından. Kapıyı arkamızdan kapatıp kilitlerken üstünde giymeyi reddedip kapüşonunu kafama geçirdiği siyah hırkanın olduğunu fark ettim. Neyse ki sonunda bu sert rüzgârda donmamak için çaba göstermeye başlamıştı.

Kapıyı kilitledikten sonra anahtarları cebine attı ve bana kısacık bir süreliğine bakıp arkasını döndü. Arabaya doğru yavaş yavaş yürümeye başladığımızda yan yan onu süzdüm ve dilimle dudaklarımı ıslatıp "Ben de Emre'nin hırkasını kaybettim diye üzülüyordum, neyse ki sendeymiş." dedim. Bir onaylama mırıltısı çıkarttı ve "Bendeydi." dedi.

"Zaten Emre kaybetsem de kızmazdı."

Alayla cıkladı. "Yok canım, ne kızması?"

Hırkanın onun olduğunu hâlâ söylememesi beni hayrete iterken "Hırkanın sekiz yüz lira olması dışında hiçbir sorun yok." diyerek hayretimi iki katına çıkarttı. Ben ağzım açık ona bakarken o arabanın kilidini açıp etrafından dolandı ve kapısını açtı. Öylece dikilip ona bakan bana bakmaya tenezzül etmeden "Binecek misin, burada mı bırakayım?" dediğinde binmeyi reddedersem zorla arabaya sokacağını düşündüğüm için ciddiye almadım ama hızlıca yanına bindim. O arabayı çalıştırırken merakla arka koltuklara baktım ama ne yazık ki aradığım şeyi bulamadım.

"Resimler?" diye sorarcasına konuştuğumda "Buraya sığmazlardı." deyip sürmeye başladı. Onları bugün daha fazla göremeyeceğim için dudağımı büzüp arkama yaslandıktan birkaç saniye sonra yüzünü bana çevirdi ve birkaç saniye bana baktı.

Yaşarken Ölmek GerekirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin