38

132 11 442
                                    

Hoş geldiniz, sansürün gölgesinde de olsak 56k için teşekkür eder, kutlar ve öperim. Lütfen moralimiz yerine gelsin diye bol bol yorum yapın, keyifli okumalar. ❤️

Otuz Sekizinci Bölüm:
Bir Sigara Erimi


Seni görünce
Atmaya başlıyor kalbim
Nefsim ve ruhum arasındaki çizgide
Ve her kesildiğinde soluğum
Ya da bir rüzgâr esse
O kızıl saçlarının arasından
Bu cambazın altındaki o çizgi
Kayıyor damarlarının altından

Bir yumruk kadar oysa
Nasıl böylesine büyük bir inanç gösterebilir
Sana
Ve sana kavuşmaya

Nefsim ve ruhum
Hangisi hangisinin içinde
Anlamıyorum
Sen ve ben gibi

*

Nova Norda-İstesen de Sevemezsin
Nazan Öncel-Âşık Değilim Olabilirim
Alpay-Eylülde Gel
Nazan Öncel-Nereye Böyle

Gözlerimi kapattım, yere düşürdüğün bir sigaranın külündeyim. Gözlerimi açtım ve fark ettim, çaldıkları için yakasına yapışamadan beni terk etmiş bir adamın gömleğinin cebindeyim. Kulaklarımı kapattım, iş birliğimle şefkat ve şehvet arasında çarpılan dudağının kıvrımındayım. Kulaklarımı açtım, bir kavga kıyamet evimde; evin tanımını bilsem o zamanlar nasıl üzülürdüm, nasıl... Burnumu kapattım, senden yayılan ferah bir hindistan cevizi kokusu damağımda... Kahretsin, ne yapalım? Demek ki artık ezberimde tadın. Burnumu açtım, bir yanık patates kokusu, doğum günüme hazırım. Dilimi sakındım, ellerinle içirmişsin gibi mayhoş bir şarap tadı okşuyor saçlarımı. Dudaklarımı araladım, bir doğum günü keki karşımda, oysa hiç tadına bakamadım.

Ellerimi kapattım, ellerin aldı. Ellerimi açtım, ellerim boş kaldı.

Bir gün sana anlatacağım, yani göğe ve denize. Ben sana yandığımı fark ettim bu gece, duyularım kapalıyken dahi peşimi bırakmayan tüm canavarları alt ettiğinde... Onları birer birer devirdiğinde ve yerlerine her bir parçanı yerleştirdiğinde. Korkardım bundan ben, ürkerdim böyle şeylerden. Ama kendimi şaşırttım, hiç korkmadım. Babamın onun beyaz atletini her giydiğimde patlattığı yüksek kahkahalarının yerini senin küçük, soldu solacak kıkırtıların aldı mesela. Dudaklarımın aşağı büküldüğü o küçük yalnızlıklarda, şimdi hiç tadına bakamadığım dudaklarının kıvrımları var. Beni duyanlar yanaklarında derin derin gamzelerin var sanacak, oysa hiç... Senin gülüşün yanaklarında değil ruhumda gamzeler doğuruyor, kalbim onlara düştüğünde anladı şimdiye dek kaybolduğu kuyuların arasından bile iyilerin çıktığını.

Bir gece vakti kaybolmuştum, saçların rüzgâr getirmiş gibi üfleyip yolladı tüm karanlığı. Sanma ki güneşi çağırdı, hayır, yalnızca senin geceni kulağıma fısıldadı. Karnımda yabancı bir sızı başladı ve öyle uyuştu ki zihnim, bir anlığına bundan hoşlanmaya başladım. İzlediğim denizin sen olduğunu fark ediyorum yavaş yavaş, gün doğumlarını düşünüyorum sonra. Ben tembelin tekiydim, yalnızca sabahladığımda görürdüm gün doğumlarını. Evimin ince bir cephesine düşerdi usul usul, dokunurdu saçlarıma. Var olmayan biri sahil gibi gülerdi sanki, neşeyle kısılırdı gözleri o zamanlarda. Katılamazdım ona ama seyrederdim.

Yaşarken Ölmek GerekirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin