8.Bölüm⚡️Ben Öykü👩‍👧⚡️

2.9K 384 1
                                    



Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

İyi okumalar...💟


Saatler ilerliyor, günleri dolduruyor ardından aylar geçiyordu. Hiç fark etmediğim zamanda ise yıllar birbiri arkasını kovalıyordu. Yirmili yaşım hızla otuza doğru ilerlerken hayattan çok da büyük beklentilerim olmamıştı. Genç yaşımda omzuma yüklediğim sorumlulukları taşımak ve onların bana yettiği kadarını umud ederek büyüyordum. 

Ahsen Duru...

Babam ve annemin bana anlattığı anılarda, bana Duru adını annem vermiş, bulanık olmayan, pırıl pırıl, temiz demekti anlamı. Ağabeyim ise Ahsen adını vermiş, çok güzel, en güzel anlamına geliyordu. Her iki adımı da çok seviyordum, fakat ailem bana Ahsen olarak seslenirdi. 

Küçüklüğüm hep Ahsen olarak geçmişti, ailesinin şımarmaktan bıkmayan küçük kızıydım. Fakat annem ve babamdan sonra ağabeyimi de kaybettikten sonra şımaracak kimsem kalmamıştı. O yüzden Ahsen adını kullanamıyordum, kullanmak istemiyordum. Eski şımarık kız olamayacak kadar büyümüş, artık bir annenin sorumluluklarına sahiptim.

Ama bir pürüz vardı, hem de hiç beklemediğim anda kahverengi okyanus beni kendi derinliklerine çekiyordu. Bana sürekli Ahsen ismiyle seslenmesi farklı hissettiriyor, kendimin bile farkında olmadan beni tedirginleştiriyordu. Yeşil gözlerimi onun kahvelerinde uzun süre tutamıyordum, bana baktığı gözleri derindi.

Derin bir nefes aldım.

"Bir sorun mu var?" Sesim net fakat kısıktı. Beklenmedik sinirinin sebebi neydi, yada siniri bana mıydı ona bile emin değildim. Bir sağa, bir sola giden adımları durdu. Geniş sırtı bana dönüktü, yüz ifadesini göremiyordum. Ellerini cebinden çıkardı ve bana doğru döndü, kahverengi gözleri anında yeşillerimle buluştu.

"Eski sevgilini düşünmekten hala vazgeçmedin mi?" Sinirliydi. Ses tonu ve cümlesi bana sinirli olduğunu gösteriyordu, sebebini anlayamadığım bu sinirine kaşlarım çatıldı. "Aldatılmak aklını başına getirmeye yeterli değil sanırım." 

Keskin kelimeleri bütün hücrelerime sinirle doldurmaya başladı. Kahverengi okyanusunun dalgaları sert, rüzgarı ise ona karşı olan iyi düşüncelerimin hepsini alıp götürüyordu. Yeşil gözlerim sinirle dolarken, çatılan kaşlarım mümkünü varmış gibi daha da çatıldı. Önümde duran parmaklarımı avuç içime bastırdım ve cümlesini hazmetmeye çalıştım.

"Bunun sizi ilgilendirdiğini düşünmüyorum." Sakin kelimelerimin altında yatan siniri asla göremezdi. Beni tanımayan birisi gerçekte ona bakan gözlerimde ki hayal kırıklığını anlayamazdı. Sadece bir kere olacak bir tolerans gösterecektim, beni daha fazla zorlamamalıydı.

Fakat kahverengi gözlerindeki dalgaları büyüdü, gözlerindeki bakış daha da koyulaştı. Üzerime attığı iki adımda aramızdaki bütün mesafeyi sıfırladı, gözlerimi yukarıya kaldırdım. Burnundan soluyordu, sıcak nefesini dudaklarımda hissedecek kadar yakınımdaydı. Bunu aldırış etmedim.

"Düşüncelerini bir kez gözden geçirmeni tavsiye ederim." Sessiz fısıltısı, dudaklarından dudaklarıma yayılıyordu. "Şirket içinde olan her şey, herkes beni ilgilendirir." Gücünü kullanıyor olmasına sahte bir gülümsemeyle karşılık verdim. Yüz ifadem ve yeşil gözlerimdeki siniri ona göstermekten çekinmedim.

"Özel hayatım hiç bir durumda sizi ilgilendirmez." Ona karşı gelen cümlelerim dudaklarımdan tereddütsüz çıkıyordu. Dudaklarımdaki sahte gülümseme solarken bu sefer cümlem ile beraber Enes Bey'in dudakları kenarlarına kıvrıldı. Sol parmakları alnına uzanırken, bir adım geri gitti.

Ah'senHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin