Keyifli okumalar, iyi günler. Lütfen ama lütfen, dediğim yerde şarkıyı açarak dinleyin. Lütfen...♡
Nasıl olmuştu bilmiyordum ama bir odaya hapsolmuştum. Tanıdığım ve tanımadığım yeşil gözlü bir sürü insan dikkatle beni izliyordu.
"Lilith," diye fısıldadı birisi. Kafamı hızla çevirdiğimde sesin sahibi yok olmuştu. Gözlerimi sıkıca kapatarak derin bir nefes aldım. Oda boştu.
"Kızım," babama ait sesi duyduğumda oturduğum yerden kalkarak loş ortamda yürümeye başladım. Duvara dokunduğumda elimi karşılayan tek şey boşluktu.
"Sevgilim," gelen ses tüylerimi diken diken yaparken bir kin bürüdü içimi. Gözlerimi alev saçıyormuşçasına oda sandığım yerde gezdirerek koşmaya başladım. Bir süre sonra sesler artarak bana farklı şekillerde hitap eden insanlar şekline büründü. Karanlıkta koşuyordum ve bu korkutucu bir şeydi. Çıkış yolu bulamıyordum.
"Diana uyan hadi, seni eve bırakayım."
Tanıdık bir ses tüm sesleri yararken güçlükle yere düşmüştüm. Ne hareket edebiliyor, ne de kkonuşabiliyordum.
"Diana... Hadi."
Vücudum sarsıldığında bir tepki vermeye çalıştım. Mümkün olmuyordu.
"Kur-kurtar..."
"Ne?"
Ne dedim, bilmiyordum. Sesler tekrar artarken korkuyla ağlamaya başlamıştım. Adım sesleri artarken sesleri seçmeye çalışıyordum.
"Şu kız her zaman, her yerde tüm huzurumuzu kaçırmak zorunda mı?"
Dudaklarım arasından bir hıçkırık çıktığında tekrar hareket etmeye çalıştım.
"Diana mı? Benim sürtüklere ayıracak vaktim yok. Ayrıldık gitti."
Ondan nefret ediyordum. Sean tam bir orospu çocuğuydu. Sözleri zihnimde yankı yapıyordu.
"Yaşadığımız şeyleri yayacağımdan mı korkuyorsun? O kadar karaktersiz mi sanıyorsun?"
Ağlamam şiddetlenirken yanağımda hissettiğim el ile yerimden sıçradım. Derin nefesler alırken gözlerim kocaman açılmıştı ve neler olduğunu algılamaya çalışıyordum. Joseph endişeli gözlerle beni izlerken az çok neler olduğunu anlamaya başlıyordum.
"Kendinde misin?"
Kafamı onaylar şekilde sallayarak uzattığı suyu içmeye başladım. Titreyen ellerim yüzünden üzerime dökülürken Joseph ellerim üzerinden tutarak içmeme yardım etmişti.
"Gel, elini yüzünü yıkayalım." Vücudum titriyor ve konuşmayı reddediyordu.
"Şiddetli bir kabustu sanırım." Yavaş adımlar atarak yürürken Joseph konuşmuştu .
"Evet..."
"Başrol Sean, değil mi?" Yavaş bir şekilde ona doğru döndüm. Bana bakmadan önüne bakıyordu. Bir şey demedim. Zaten pek soru soruyor gibi değildi. Banyoya geldiğimizde elimi yüzümü yıkarken Joseph bir yere gideceğini söylemişti. Geldiğinde elinde lacivert bir sweat ile duruyordu.
"Üzerin çok pislenmiş, bunu giy."
"Gerek yo-" Cümlemi yarıda kesen suratıma fırlattığı sweatten başkası değildi. Üzerime baktığımda pis olduğu doğruydu. Banyoya gidip üzeremi değiştirmiştim. Çıktığımda Joseph kapının önünde beni bekliyordu.
"Motorla gideceğiz, Paul ev adresini attı. Yakın oturuyormuşuz."
Kafamı onaylar şekilde sallarken başım çok fazla ağrıyordu. Kapıya doğru giderek çantama pis sweati koyarak ayakkabımı giymeye başladım. Gözlerim uyku moduna girmek için hazır şekilde bekliyordu. Gördüğüm kadarıyla hava hafif kararmıştı ve soğuduğu esen sert rüzgardan belli oluyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/163171129-288-k790498.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*desire
ChickLit"minik bedenini saran kırmızı elbisesi, tüm arzularımın başlangıcıydı." :)