Özür dilerim...
Sizi bu kadar çok beklettiğim için o kadar üzgünüm ki bölümü atarken bile fazla utanıyorum. Bir şeylerin arkasına sığınmak istemezdim ama üzgünüm ki sorunlar hayatımın her yerinde olduğundan bir şekilde müsait olup bölüm yazamadım bile. Normalde her zaman fazladan taslak bulunduran bir insan olsam da 7 yazdığım taslak bölümler silindi. Umarım beklettiğime değer güzel bir bölüm yazabilmişimdir. Kendinize iyi bakın, sizi fazla seviyorum. Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin... ♡♡
''Diana, seninle bir şey konuşmam gerekiyor.''
Telefonu açar açmaz Emily'nin kurduğu cümle ile kaşlarım çatılmıştı. Aramızın pek iyi olduğu söylenmezdi.
''Ne hakkında konuşacağız peki?''
''Sean...'' Emily konuştuğunda arkamdaki duvara yaslandım. Büfe sırasında bize bir şeyler almak için bekleyen Sean ile göz göze gelmiştim. Tebessüm ettikten sonra ona arkamı dönerek konuşmaya devam ettim.
''Bence erkek arkadaşım hakkında yeterli suçlamaları yaptın. Daha fazlasını duymak istemiyorum.''
''Diana, hiçbiri suçlama değildi. Yasmin-'' Sinirle sözünü kestim. ''Emily, arkadaşlığımızı kurtarma şansın varken o kızla anlaşma yaparak benimle olan ilişkini tamamen çıkmaza sokuyorsun. Onun tek istediği Sean. Bu yüzden de herkes gibi onu kötülüyor.''
''Bu kadar kör olamazsın, Diana. Sence bu kadar kişinin ondan uzak dur demesi normal mi? Bunu hiç sorguladın mı? Gözlerini kör etmesine lütfen izin verme.'' Derin bir nefes alarak saçlarımı dağıttım. ''Bir insan seni sevmiyorsa seni kötülemek için illa ki sebepler ve insanlar bulur. Bana bir daha asla bu konu hakkında bir şey söyleme.'' Sinirle telefonu kapadıktan sonra derin nefes alarak arkama yaslandım.
''Bir sorun mu var?'' Sean bana doğru meraklı bir şekilde bakarken, tebessüm ederek kafamı olumsuz anlamda salladım. ''Hayır... Emily ile biraz tartıştık.''
Sean beni koltuk altına alıp yürümeye başlarken konuşmuştu. ''Bu sefer neler söyledi peki?''
''Boş şeyler Sean. Onun hakkında konuşmak istemiyorum.''
*
Bu günü hatırlıyordum. Emily ve diğerleri beni, ondan uzak durmam için onlarca kez uyarırken gözlerimde at gözlüğü ile gerçek sandığım aşkımın peşinden gidiyordum. Beni üzmeyeceğine o kadar inanıyordum ki, beni korumaya çalışan herkese kin gütmeye başlıyordum. Gerçekleri görmekten kaçmayı bırak, gerçeklerin ne olduğunu bile bilmek istemiyordum. Yalnızca bir insanı dinleseydim hayatımın ne kadar değişeceğini bilmiyordum.
Başımda ve yaralarımın olduğu yerlerde sızılar hissederken yüzümü hafif buruşturarak doğrulmaya çalıştım. Burnuma dolan koku hastanede olduğumu belli ediyordu. Hafızamı neden burada olduğuma dair yokladığımda sinirle dudaklarımdan küfür dökülmüştü.
''Orospu çocuğu...''
Gözlerimi açarak çevreye bakındığımda oldukça ifadesiz bir şekilde gözlerime bakan Kristen ile göz göze geldim. İkimiz de bir şey demeden birbirimize bakarken içeri giren doktor ile bakışlarım ona doğru kaydı.
''Uyanmışsın, daha iyi hissediyor musun?''
Kafamı yalnızca olumlu anlamda sallayarak arkaya yaslandım. Gözlerim sinirle dolmuştu. Her şeye çok kızgındım. Kendime, Sean'a ve diğer herkese.
''Çıkış işlemlerini hallettiğimize göre taburcu olabilirsin Diana. Pansuman için gelmen gerektiğini sakın unutma olur mu? Açıldıkları taktirde çok kan kaybediyorsun.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
*desire
ChickLit"minik bedenini saran kırmızı elbisesi, tüm arzularımın başlangıcıydı." :)