d.1

20K 182 84
                                    


Annemin yüksek sesi evi doldururken cam kenarından gökyüzünü izlemeye devam ettim. Alışkın olduğum durum olsa da artık buna katlanmak dayanılmaz bir hal alıyordu. Babamın sesi ve bir şeylerin kırılma sesi gelirken gözlerimi kapatarak kendimi gelebilecek seslere hazırladım. Parmaklarım arasındaki sigarayı artık sona geldiğinde cam pervazına bastırarak söndürdüm. İzmarit yavaşça aşağı düşerken kolumdaki sızıya döndüm. Buna da alışkındım ama esen rüzgar nedense canımı acıtıyordu. Kapı gürültüyle kapandığında babamın gittiğini anlamak zor değildi. Derin bir nefes alarak sakin kalmaya çalıştım.

Annem ve babam ayrılmayı beceremeyen iki aptaldı. Davayı 2 sene önce açmış, birbirlerine olan tüm saygı ve sevgiyi yitirmişlerdi. Annemin bir ilişkisi vardı. Babam ise her zaman kaçak bir şeklide yaşıyordu. İşkolik ve sadece kendisi için yaşayan bir adamdı. Ben ise tanımsızdım. İyi ve kötü arasında kalmıştım.

"Diana!"

Annemin sesini duyduğuma gözlerimi sıkıca kapatıp sweatin kollarını aşağı kaydırdım. Odanın kapısı gürültü ile açıldığında umursamaz bir şekilde ona bakmaya devam ettim.

"Baba baba diye peşinde dolaştığın adamın ailemizi dağıttığını görüyorsun değil mi?"

Boş bakışlarım yüzünde gezerken bir şey demeden onu izledim. Mavi gözleri yüzümün her karışında dolaşıyordu. Ondan aldığım kızıl saçlarım, benimkine nazaran daha bakımlı ve parlak duruyordu. Yüzü yaşını belli etmemeye yemin etmiş kadar güzeldi.

"Biz hiçbir zaman aile olamadık."

Kaşları çatılırken sinirle nefes alarak bana doğru yaklaştı.

"Bu evdeki herkes kendini düşünürken ben bizim için çabaladım Diana!"

"Başka bir adam bularak mı?"

Gözleri yüzümde gezerken ne hissettiğini anlamaya çalıştım. Sinirli ifade dağılmış ve anlamını bilmediğim bir ifadeye bürünmüştü.

"Senin gibi at gözlüğüyle yaşayan bir kıza ne anlatabilirim ki? Babanın tarafını tutmaya devam et."

Bir şey demeden yüzüne bakarken odadan hızla çıkmış ve kapıyı çarpmıştı. Yutkunarak camdan dışarıya bakmaya devam ettim. Kolumdaki acı kendini fazlasıyla belli ederken umursamamaya çalıştım.

Acı hissedilmeyi talep eder, dedi içimden bir ses. Bana ait olmayan bu ses defalarca kez, anlamsız bir şekilde yankılandı kafamın içinde.

"Acı hissedilmeyi talep eder güzelim, acıyı hisset."

*

Günümüz,

"Bu akşam onunla tanışacağım," dedim elimdeki karton bardakla oynarken. Gözlerim kantinin bir köşesine ifadesiz bir şekilde kilitlenmişti.

"Nasıl hissediyorsun?"

Gözlerim Emma'a döndü. Konuşmak beni o kadar yoruyordu ki zihnimin içinde dolaşmasını istedim. Kelimeleri toparlamaya çalışsam da kendimi veremiyordum.

"Hissetmiyorum," demekle yetindim derin bir nefes vererek. Kalabalık kantinden içeri giren kız grubuna baktım. Bir an için imrendiğim tavırlarını izledim. En ufak bir olayda bile verdikleri tepkilere özendim. Birisi yanlışlıkla çarptı diye bile sinirlerini yansıtabiliyorlardı. Ben ise üzerime kahve döküldüğünde tepkisiz ve ifadesiz bir şekilde yürüyüp gitmekle yetinmiştim. Önemli olmadığı için değildi. Gücüm olmadığı içindi.

*desireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin