"Kristen Martin. 34 yaşındayım." Sınıfta sessizlik hakimken konuşmaya devam etti. "Dersimde uyuyan öğrenci istemiyorum arkadaşlarınızı uyandırın."Daisy beni dürterken derin bir nefes alarak başımı kaldırdım. Ela gözler beni karşılarken arkama yaslanarak kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Evli sayılırım ve bir küçük kızım var." Gözleri doğrudan beni bulurken rahatsız bir şekilde gözlerimi kaçırdım. Benden mi bahsediyordu emin değildim ama kızı olsaydı bilirdim diye düşünüyordum.
"Olabildiğince ciddi ve kurallara uygun yaşayan bir insanım. Artık sınıf öğretmeniniz olduğum için çoğu dersi birlikte işleyeceğiz. Saygı benim için en önemli basamaktır."
Gözleri, herkese ithafen olduğunu belirmek için sınıfta geziyordu. "Sizi tanıyabiliriz."
Sırayla çoğu kişi kendini tanıtırken gergince sıranın bana gelmesini bekliyordum. Bir sıra önümde oturan kişi tanıttıktan sonra Kristen ile gözlerimiz buluştu.
"Diana Wilson." Kafasını onaylar şekilde sallayarak herkese sorduğu soruyu sordu. "Hedeflerinden bahset, ne olmak istiyorsun?"
İçimdeki seslerden biri acısız ölmek diye fısıldarken diğer bir ses acının vücudumu pek etkilemediğini fısıldamıştı. Derin bir nefes alarak düzgün olanları dilimden dökmeye başladım.
"Kitap çıkarmak ve psikolog olmak istiyorum." Dikkatli bir şekilde beni izlerken ona ifadesizce bakıyordum. Kafasını tekrar aşağı yukarı sallamıştı. Arkamda oturan çocuk devam ederken gözlerimi camdan dışarıya çevirdim. Hava güzel gözüküyordu. Okul bahçesi gruplar halinde oturan kişilerle doluydu. Sean ve arkadaşları futbol oynarken göz devirerek içimden ölmesini diledim. Tanrı bu dileğimi artık ciddiye almalıydı. Tek vasfı insanların hayatlarını mahvetmek olan insanlar, yaşamayı haketmemeliydi. O cidden yaşamayı haketmiyordu.
"Sanırım hayatımda sen olmayınca nasıl yaşayacağım bilmiyorum."
"Seni bırakmayacağım, Sean."
Zihnim onunla olan diyaloğumu tekrar gözümde canlandırırken neden sürekli beni üzecek şeyler yaptığımı düşündüm.
"Bazen yolun sonunda ateşi gördüğün halde koşarak gitmelisin." Elindeki çakmakla oynarken hayran bir şekilde onu izliyordum.
"Neden peki?"
"Görenler delirmiş olduğunu düşünmeli."
"Sen delirmedikten sonra insanların öyle düşünmesinin ne önemi var ki?" Çakmak ile sigarasının ucunu yaktıktan sonra derin bir nefes alarak dumanı bana doğru üfledi.
"İnsanlara neyi, nasıl göstermek istersen öyle görürler. Aptal olmayanlar ise gerçeğini öğrenene kadar gördüğü şeye inanmazlar."
Dikkatle onu dinliyordum.
"Bu sevmediğin insanlar hakkında iftira atmaya benzer. Aptallar aslını öğrenene kadar senin anlattığın şekilde görürler olayları."
Neden böyle bir konuşma yaptığını bilmiyordum. Ona duyduğum hayranlık gözümü kör ediyordu.
"O yüzden, aptal olma Diana."
Gözlerimde tekrar canlanan anı ile tüm hislerim değişmişti. Gözlerimin önünde oluşan buğu bulanık görmemi sağlarken sınıfın içinden gelen kahkaha sesleri ile olduğum yeri anımsayarak kendime geldim. Kristen gülümseyerek sınıfı izliyordu. Ne hakkında konuştuklarını ve neden güldüklerini bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*desire
ChickLit"minik bedenini saran kırmızı elbisesi, tüm arzularımın başlangıcıydı." :)