"Oğuzcuğum kızıl altın gibiyim resmen değerimi daha nasıl göstermeliyim?" dedim gülerek kızıl saçlarımı savurarak.
"Altının değeri düşmedi mi ya?" dedi Buse muhabbetimize karışarak.
"Bilmem, senin değerin yükseldi mi?"
"Zaten yüksekti ama seni bilemeyeceğim." gülmemek için zor durdum.
"Çelik ayna dememi de ister misin peki?" Cidden bu tür tartışma yaratmak bir çocuk için bile tersti. Sustuğunu gördükten sonra devam ettim.
"Birileri dolaylı yoldan 'ilkokul çocuğu' dediğimi anlamış galiba." her kelimeye hafif vurgu katarken ilkokul çocuğu kelimelerine gereğinden daha fazla vurgu yapmıştım. Daha fazla katlanamayacağımı anladım ve "Allahtan cezanı al Buse." diyerek ortamı terk ettim.
Arkamdan Oğuz'un adım seslerini duyunca adımlarımı gittikçe yavaşlattım ve en sonunda durup Oğuz'a baktım. "Evet?"
"Sakin ol." deyip bana sarıldı. Sarılmak yada öpülmek gibi şeylerden hoşlanmasam da okuduğum bir şeye göre sarılmak sinir gibi birkaç duyguyu hafifletirmiş. Şu an sinirimi atmam lazımdı yoksa o kızın vücudunu parçalara ayırıp kendime ziyafet hazırlayacaktım. Hızlıca beline sarıldım ve ne kadar sinirliysem belini bi' o kadar sıktım.
"Melisa!" kollarımı belinden çözdüm ve suratına baktım. Acıyla benden uzaklaştı ve belini tuttu. "Sana bir daha da sarılmam. Pardon da bu ne? Kıtladığını duydun mu? Çünkü ben duydum ve hissettim." güldüm.
"Ne kadar hassasmışsın sen de ya azıcık sıktım patladın." bunu dememin üstüne gözlerini pörtleterek bana baktı.
"Azıcık mı?" gözlerini devirdi ve gerinmeye başladı.
"Hadi sınıfa gidelim birazdan zil çalar." deyip adımlarımı okula yönlendirdiğimde arkamdan gelen ayak sesleri yoktu. Oğuz'un peşimden gelmediğini anlayarak arkama döndüğümde bu düşüncemi doğrulamış oldum.
"Davetiyeni kart olarak mı istiyorsun? Gelsene."
"Sen git benim bir yere gitmem lazım." gözlerimi kısarak ona baktım.
"Nereye?"
"Seni ilgilendirir mi?"
"Evet."
"Neden?"
"Neden olmasın?"
"Neden olsun?"
"Söyleyecek misin artık?"
"Hayır."
"Söylesene."
"Hayır."
"Söyler misin?"
"Cevabını biliyorsun."
"Evet mi?"
"Güzel denemeydi, hayır."
"Peki!" dedim sesimi hafifçe yükselterek, "Ben, sınıfıma gidiyorum." dedim ve arkamı tekrar döndüm sınıfa doğru yönelirken birkaç adım sonra arkama dönüp Oğuz'un ne yaptığına baktım. Gördüklerimin karşısında şok oldum mu demeliyim yoksa olmadım mı? Çünkü sadece lavaboya giriyordu. Adımlarımı tekrar sınıfa yönlendirdim fakat düşünmeyi ihmal etmiyordum.
Sigara içtiği için oraya kaçmış olabilir mi?
Belki de alkolikti?
Ya maddeyse?
Hiç olmadı gaydir ve erkek arkadaşı ile buluşmak için oraya kaçmıştır.
Son düşünceme gülmeden edemedim. Güzel tahmindi ama gay olduğunu belli edecek semptomlar onda yoktu. Ama neden oraya gider?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikamın Nazik Hediyesi
FantasyBir kızın yazmak istedikleri? Aklına gelenleri? Kız o kadar çok ve hızlı düşünüyordu ki ya yazmaya zaman bulamıyordu ya da cümleyi kurmak için yeterince hızlı değildi. Cümleleri alışılmadık, cümleleri düşündürücü. Peki siz bu hikayeye başladığınızd...