"B-bu da ne? Kanat mı?" kekeledi, korkudan gözleri açıldı. "Seni ucube!"
"Aynada asıl ucubeyi bulacaksın, seni salak." dediğimi anlayıp sinirden kızarmaya başladı.
"Bu kanatları herkes görecek, herkes!" okula doğru koşmaya başladı.
"Ne kanatları?" arkasına dönüp baktığında kanatlarım çoktan içeri girmişti. "İyi misin Buse? İstersen seni bir doktora götürelim canım."
"Ben ne gördüğümü gayet iyi biliyorum, arkanı dön ve göster!" diye bağırdı.
"Ne kabasın." diye homurdandım ve etrafımda üç yüz altmış derece dönüp şirince sırıttım.
Şimdi siz de şaşırmışsınızdır neden tişörtümde yırtık yok diyeceksiniz.
Sihir.
"Bildiğim çok güzel bir psikolog var, tam karşında. İstersen psikiyatristler gibi akli dengeni yerine bile getiririm." bu sefer susan taraf Buse olmuştu.
"Cevap vermek için bu kadar düşünme Buse." sesimi bilerek en yumuşak tonda tutuyordum ki gıcık olsun ve belki birazcık bile olsa benle uğraşmayı keserdi. Ne demişler? Ateşe ateşle karşılık ver.
"Yanıt vermeye değmezsin." diyerek arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı.
Kaç bakalım, bu sefer kim uğraşacak görürsün.
Keyifle sınıfıma yürümeye karar verdim.
Yürürken arkadan birisinin bana çarpmasıyla onun duyamayacağı bir şekilde küfür ettim.
"Ayak seslerimi duymuyor musun? Dikkat etsene." hem suçlu hem güçlü. O, koskocaman kızı görmeyecek ama ben adım seslerini dinleyeceğim. Yok öyle şey.
"Aslına bakarsan," duraksadım ve baştan aşağı süzdüm. Utanmış olacak ki ensesini kaşımaya başladı. "Bu gereksiz davranışlarına bakılacak olursak göze yanlışlıkla bana çarpmışsın gibi gelmiyor. Önünde yürüyen bir kıza yanlışlıkla çarpmak? Kusura bakma, bu henüz 'gerçekten' yaşanmadı.
Sana baktığımda utanmaya başladın, büyük ihtimal çok atılgan değilsin." gözlerinin içine baktım. Beni şaşkınlıkla dinliyor, anlamaya çalışıyordu. "Yanılıyor muyum?" elini ensesinden çekti, derin bir nefes aldım ve devam ettim.
"Giydiğin kıyafetlerine bakacak olursam pekte modaya hakim olmayan, sıradanlığı seven ve hayatında küçücük bir değişiklik bile olsa ona ya çok üzülecek ya da çok sevineceksindir. Sana bir şey söylemem gerekirse," zaten yakındık ama bir adım daha atarak akılda kalıcılık seviyemi zorladım. "Senin gibi insanlar çok acınası. Bir daha bana bunu sakın yapma." tam gidecekken aklıma gelen son sözle arkamı dönüp yüzüne baktım.
"Ha bu arada, eğer ilgi çekmek istiyorsan orijinal ol." işaret parmağım ile kafama birkaç kez dokundum. "Çalıştır şurayı." ...
Son dersten çıktığıma göre kendime ödül olarak kütüphaneye gitme talebinde bulundum.
Kulaklıklarımı kulağıma geçirdim ve kütüphanenin yolunu tuttum.
Vardığımda istediğim şey zaten belliydi bunun için birazcık defterler ve kalemler arasında dolaştım. Hepsi birbirinden güzeldi fakat alsaydım işe yaramayacaklardı. Bunun için kütüphanenin içecek yerine gittim, limonlu soğuk çay alarak güzel bir kitap seçtim ve oturdum. Bu kütüphane diğer kütüphaneler gibi değildi. Büfesi, kırtasiye malzemeleri ve güzel bir sürü kitapları vardı.
-
Kitap adı; seçme sözler.
-
Bir insan ilham doluyken bile neden susar? Buna çok güzel bir cevap hazırlamak isterdim fakat susmaktan yanıt hazırlayamıyorum. -Z.M.K
-
Sana bakarken cenneti gören tek kişi ben miyim merak ediyorum çünkü sen çok güzel (iyi) bir insansın.
-Telefonumun titremesiyle irkildim ve gelen mesaja baktım.
Gönderen: Oğuz
N'apıyorsun?Gülümsedim.
Gönderilen: Oğuz
Büyük ihtimalle beni çağırmak üzere olduğun davetle günümü mahvediyorum, sen n'apıyorsun?
Gönderen: Oğuz
..Gönderen: Oğuz
Seni davet edeceğimi nereden biliyordun?Gönderilen: Oğuz
Sadece dalga geçmiştim, nereye gidiyoruz?Gönderen: Oğuz
Gitmiyoruz. :DGönderilen:Oğuz
?Gönderen: Oğuz
İnsanda heves bırakmayı öğrendiğin zaman gideriz.Gönderilen:Oğuz
Ağlama ve konum at.Gönderen: Oğuz
Peki...Birkaç dakika içinde mesaj geldi. İhtiyacım olan defteri alma vakti geldiğini anladım.
İşte oradaydı, bana bakıyordu. Yavaşça yanına doğru ilerledim ve elime aldım. Kapağı, yapılan en güzel desenlerden oluşuyordu ve siyah renge sahipti. İçinde ki yapraklar gibi.
"O çok güzel ve özel bir defterdir hanımefendi." arkamdan gelen sesle oraya doğru döndüm.
"Bu defterin fiyatı nedir?" adam yanıma geldi ve defteri elimden alarak kasaya doğru ilerledi. Banknotu okuttu ve bana baktı.
".... TL hanımefendi." her ne kadar bir defter için pahalı olduğunu düşünsem de buna değeceğini biliyordum. Etrafıma göz attığımda aradığım şeyi bulamayınca tekrar adama döndüm.
"Beyaz kalemleriniz nerede acaba?" adam arkasına döndü ve kalemler içinden o kalemi çıkardı. "Bu da 7 lira." çantamı karıştım ve bir miktar para alarak adama verdim. Adam defteri ve kalemi poşetin içine koyarak bana uzattı. Adamın elinden aldım ve teşekkür edip direkt çıkışa yürümeye başladım...
"Ee, Oğuz. Takılmaca mı yoksa bir şey var mı?" dedim tek kaşımı kaldırarak.
"Neden bu kadar çok düşünüyorsun ki? Sohbet edelim diye çağırdım ve mesajlarımda dürüsttüm. İnsanda heves bırak."
"İkna oldum." diyerek limonlu çayımdan bir yudum aldım. Evet, burada da limonlu soğuk çay aldım.
"Hem sakin olsana ya, sadece bir soruydu." dedim ve konuşmaya devam ettik...
Eve vardığımda cebimde anahtarları aradım.
Arka sağ cep? Yok.
Arka sol cep? Yok.
Ön sağ cep? Yok.
Ön sol cep? Yok.
Hırkamın sağ cebi? Yok.
Hadi bakalım Melisa, eğer bundaysa yaşadın demektir.
Hırkamın sol cebi? İşte buradaydı!
Anahtarı bulmuş olmanın verdiği sevinç ile kapıyı açtım. Ayakkabılarımı özensizce çıkardım ve anahtarları şifonun üzerine fırlatırken kapıyı kapatmayı unutmamıştım.
Odama koşar adımlarla gittim ve kendimi yatağa attım. Yeni aldığım defter tabii ki elimdeydi defteri açtım. İlk ne yapsam diye düşünmeye başladım.
Bir demet çiçek?
Belki.
Bir kadın?
Beceremezdim.
Bir ev?
Ev çizip ne yapacaktım ki!Kararsızlığın verdiği sinirle kafamı hafifçe duvara vuruyordum ve aniden aklıma gelen fikirle kafamı son kez duvara vurdum.
Yazı yazacaktım!
Süs olarak en köşeye bir demet gül resmi çizdim. Sol üste elini koydum ve yazmak için tam kalemi değdirdim ki bu kitaba ne yapacağımı bilmediğimi farkettim.
Neden sürekli bir engel çıkıyor bana?
Düşündüm, düşümdüm ve düşündüm. Biraz tavana biraz duvara bakarak düşündüm. BULDUM!
Kitabıma başlık hazırlayacaktım. En güzel yazım ile sayfanın başına "MELİSA'NIN RÜYA GÜNLÜĞÜ" yazmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikamın Nazik Hediyesi
FantasíaBir kızın yazmak istedikleri? Aklına gelenleri? Kız o kadar çok ve hızlı düşünüyordu ki ya yazmaya zaman bulamıyordu ya da cümleyi kurmak için yeterince hızlı değildi. Cümleleri alışılmadık, cümleleri düşündürücü. Peki siz bu hikayeye başladığınızd...