Ders nihayet bittiğinde ilk defa Semih söze başlamadan ben başladım:
- Semih benim Ekin'i bulmam gerekiyor. G-gelecek misin?
-Oluuuuuur.
Koridorda yürümeye başladığımızda Semih'in bir şeyden rahatsız olduğunu anlamam zamanımı almadı;
- Senin tuvaletin falan mı var?
BU
CÜMLE
BENİM
AĞZIMDAN
ÇIKMAMIŞ
OLSUN
LÜTFEN
LÜTFEEEEEEEEEEEEEN
- Aslında çok doğru bir tespit! Beni biraz bekleyebilir misin?
Yine az da olsa güldüm. Ve anında başımı yere eğdim.
- T-tamam beklerim
Semih tuvalete girer girmez biri kolumdan tutup beni tenha bir köşeye çekti. Bu Selindi!
- Bak bak bak! Sen bizim utangaç kıza bak! Yakışıklı oğlanı görünce hiç utangaçlığın kalmadı bakıyorum?
- A-aslında o b-bana ark-arkadaş olalım d-demişti...
Korkudan konuşamıyordum bile!
- T-tamam b-bizde y-yedik! Gerizekalı! Eğer seni bir daha onun etrafında görürsem kötü şeyler olur!
Boyun eğmek zorundaydım. Çünkü yapabilecekleri beni korkutuyordu. Göz yaşları içinde kafamı salladım. Benim hayatım buydu işte. İnsanlar mutlu olmama bile katlanamıyorlardı. Koşarak lavaboya gidip yüzümü yıkadım ve çantamdan fondötenimi alıp göz altlarımdaki kırmızılıkları kapattım. Ardından koşarak erkekler tuvaletinin önüne gittim. Semih beni bekliyordu.
- Hah! Bende seni arıyordum. Nereye kayboldun?
- Ç-çok s-susamıştım da...
- Sen zaten utangaçtın şimdi ultra mega süper utangaç olmuşsun. Bir şey mi oldu?
- H-hayır b-
Bir anda elini gözaltlarıma uzattı ve fondöteni eliyle sildi.
- Sen ağladın değil mi?
Dedi sıkıntılı bir sesle. Ağlamaya başladığımda gözleri büyüdü. Gözlerimden yaşlar boşalırken zar zor konuştum:
-B-be-ben s-senin-seninle arkada-arkadaş o-olamam! Ö-özür d-diler-dilerim!
Koşarak okuldan çıktığımda arkamdan bağırışını duyabiliyordum:
- Dolunay! Bekle! Lütfen bekle!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI'M
ChickLitLise 2'ye yeni geçen Dolunay burada Berkay adında bir çocukla tanışır ve çok yakın arkadaş olurlar. Berkay dışında neredeyse kimseyle anlaşamayan, asosyal bir kızdır Dolunay. Fakat Berkay ondaki bu algıyı kırmak için savaşır ve bu yolcukta ikisi de...