0.5

30 3 1
                                    

Kolumu tutan kişiyi gördüğümde pek şaşırmamıştım çünkü bu çocuk son günlerde etrafımda çok bulunmaya sürekli karşıma çıkmaya başlamıştı. Kolumu hızlıca çekip elinden kurtardım. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu, resmen burnundan soluyordu. "Sen ne yaptığını zannediyorsun?" dediğinde anlamamıştım. "Ne diyorsun ya sen?!" dedim. Üstüme yürümeye başlamış iyice dibime girmişti. "Sen en hakla insanlara kendini sevgilim olarak tanıtırsın!" dediğinde söyledikleriyle şoka uğramıştım. "Ne saçmalıyorsun ya sen, neyden bahsediyorsun!" dedim hayretle. Gerçekten yine haberim olmadan hangi saçmalığın içine düşmüştüm bilmiyordum. "Kübra'ya sevgili olduğumuzu söylemişsin bir de kızı hırpalamışsın!" dedi. Söylediği sözler üzerine ağzım şaşkınlıkla aralanmıştı. Bu Kübra denen kız gerçekten sınırları aşıyor, kaşınıyordu. "Sen ne söylediğinin farkında mısın? Sen ve senin o aptal arkadaşının saçmalıklarıyla daha fazla uğraşamayacağım kusura bakma." dedikten sonra arkamı dönüp yürümeye başladım. Arkamdan bağırdığında sesi karanlığa karışmıştı. "Bu bir uyarıydı ona göre." diye bağırmıştı. Arkamı dönüp ona orta parmak çekmemek için kendimi zor tutmuştum ama başarmıştım. Duraksamadan yürümeye devam ettim...

  Eve geldiğimde sinirlerim acayip bozulmuştu. Bir yıldır buradaydım ve ilk defa böyle şeyler yaşıyordum. Üstümü hızlıca çıkartıp duşa girdim. Rahatlamaya ihtiyacım vardı. Sıcak bir duş aldığımda rahatlamış ve biraz olsun kendime gelmiştim. Üstümü giyindikten sonra mutfağa girdim. Aynur'un sırası olmasına rağmen mutfağı toplamamıştı. Mutfakta kötü bir koku oluşmaya başladığı için mecburen onun işini ben yaptım. Yemek hazırladıktan sonra karnımı doyurdum. Biraz ders çalışmam gerekiyordu. Masaya oturup ders çalışacağım sırada ne kadar odaklanmaya çalışsamda odaklanamıyordum. Sinirlerim iyice bozulmuştu. Aklıma sürekli Alperen ve o salak kız gelip duruyordu. İçim içime sığmıyordu. Tek olduğum için iyice daralmıştım. Yatağıma uzandım ve saatin kaç olduğunu umursamdan uyumaya çalıştım. Hem bedenen hemde ruhen çok yorulmuştum. Dinlenmeye çok ihtiyacım vardı.

    Tam gözlerimi kapatmış uyuyacaktım ki biri kapıya var gücüyle vurmaya başladı. Yerinden kalkıp koşarak kapıyı açtım. Kalbim ağzıma gelmişti. Aynur'u karşımda gördüğümde şok olmuştum. Çünkü bütün göz makyajı akmış, gözleri kıpkırmızı olmuş , dağılmış haldeydi. Ayakkabısını çıkartıp ağlayarak içeri girdi ve bana sarıldı. Elimi saçına götürüp saçını okşamaya başladım. Benden ayrıldığında kapıyı kapatıp beraber salona geçtik. Koltuğa oturduğumuzda eliyle yüzünü kapatmış ağlıyordu. "Aynur noldu? Ne bu halin?" diye sordum merak ve üzüntüyle karışık. "Onu gördüm." dedi ve ağlaması daha da şiddetlendi. Destek olurcasına omuzunu tuttum. "Kaan başka bir kızla öpüşüyordu, onları gördüm. Senden başka kimseyi sevemem demişti, sen benim ilk ve son sevdiğim kadınsın demişti. Beni hiç bir şey söylemeden ortada bırakıp gitti. Ben o gittiğinde mahvoldum. Birkaç ay kendime gelemedim. Hala kaldıramıyorum benden gidişini, bana daha çok acı çektirmek için geri dönmüş gibi." dedi ağlayarak. Onu bu halde görünce içim parçalanmıştı. Aşkın ne kadar boktan bir şey yolduğunu bir kez daha anlamıştım. "Üzme kendini bu kadar Aynur, kendine yazık ediyosun." dediğimde elleriyle gözlerindeki yaşları sildi. "Ne yapiyim Duru çok seviyorum, kalbime söz geçiremiyorum ki... Ben ona aşığım... " dedi. Onu avutmaya çalışsam da avutamayacağımı biliyordum. Aşk denen şeye inanmıyordum zaten. Bir insanın karşısındakine takıntılı olduğunu düşünüyordum. Kaan denen çocuğuda bu kadar sevdiğini bilmiyordum açıkçası...

"Hadi kalk elini yüzünü yıka bende sana yiyecek bir şeyler getireyim kendine gel , bırak ya ne yaparsa yapsın o kendi kaybeder." dedim çünkü söyleyecek başka bir cümlem yoktu. Klasik avutma cümleleriydi bunlar. "Tamam." diyip yerinden kalktı. Biraz daha rahatlamış gibiydi. Salondan çıktığında derin bir nefes alıp mutfağa girdim. Ona yemek koyduğumda o da gelip yemeğini yedi. "Teşekkür ederim Duru, iyi ki varsın." dediğinde gülümseyip yanına gittim ve onu öptüm. "Benim ailem artık sizsiniz Aynur ." dedim buruk bir gülümsemeyle. Buraya gelip okumak için ailemi karşıma almıştım. "Sen de benim ailemsin." dedi. Belki birbirimizi çok uzun süredir tanımıyorduk ama birbirimize çok alışmıştık ve kardeş gibi olmuştuk.

Aynur yemeğini yerken kapı çaldı. Gidip kapıyı açtım. Ece suratında kocaman gülümsemesi ve ellerindeki poşetlerle içeri girdi. "Hayırdır bunlar ne?" dediğimde dudaklarını ısırdı. "Yarın Cem'in doğum günü buraya çağıracağım beraber kutlarız diye düşündüm. " dediğinde bize sormadığı için biraz sinirlenmiştim. Cem'in arkadaşlarını da çağıracaktı ve Alperen'i görmek istemiyordum. Alperen ve Kübra'nın bana yaptıklarını anlatsam her şey iptal olur doğum gününü yapmazdı. Söylemeyi düşünsemde vazgeçtim. Aynur zaten çok üzgündü Ece'ninde üzülmesini istemiyordum. O kadar hevesli söylemişti ki hevesini kursağında bırakmak istemedim.

   "Tamam." dedim gülümseyerek. "Yaparız." dediğimde Ece ellerindekini bırakarak boynuma sarıldı.

                ———— Bölüm Sonu————

Düşüncelerinizi yazmayı unutmayın. Yeni bölüm yarın.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 14, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin