Win, taksinin karanlıkta kaybolmasını öylece izledi.
Normalde randevusunun bölünmüş olmasına aşırı tepki vermesi gerekiyordu ama Pear'ı taksiye bindirip öylece gitmesini izlediği halde içinden üzülmek gelmiyordu.
Bright'ın onunla ne konuşmak istediğini tahmin edemiyordu fakat sadece ismini bilen birisi onunla görüşmek istediğine göre önemli bir şey olmalıydı.
Rüzgar; altında durduğu ağacın yapraklarını düşürüyordu. Win montuna daha sıkı sarılıp, ellerini cepleri soktu.
"Umarım birazdan burda olur." diye mırıldandı.
Chen, Bright'ın okulda tanınan birisi oluduğunu söyledikten sonra Win, Bright'ı sosyal medyada biraz araştırmıştı. Gerçekten de onu en son tanıyan kişi Win'di. Aldığı beğeni ve yorumlarla sadece okulda değil instagramda da fenomendi.
Bright'ın popüler olması Win'i çok fazla germiyordu. Tek dileği kızlar tarafından linçlenmeden Bright'la konuşup evine gitmekti.
"Çok bekledin mi?"
Onu düşüncelerden çekip alan sesin sahibi, biraz daha yaklaşıp tam karşısında dikildi.
"Ha? Hayır."
Win zaten Bright'ın yakışıklı olduğunu kabul ediyordu ama sanki bunu yeni fark etmiş gibi karşısında duran genç oğlandan gözleri alamıyordu. Sadece yakışıklı olduğu için birisine büyülenmiş gibi baktığına da inanamıyordu.
"Gidelim mi?" dedi Bright.
"Nereye?"
"Bir şeyler içmeye."
Bright cevap beklemeden tekrar arabasına ilerledi. Win onun uzaklaşan sırtına birkaç saniye baktıktan sonra peşine takıldı.
Yabancı birisini takip etmeyi umursamıyordu bile. Önünde yürüyen bu gence hiçbir sebebi olmadan güven duyuyordu.
"Bin." dedi Bright, arabasının kapısını Win'e açmıştı.
"Kendim binerim, sen yerine geç."
Win arabaya yerleşmeden önce Bright'ın kapısını kapatmasına engel olmak istiyordu. Bu davranış onu başka bir şeyi düşünmeye itebilirdi.
Bright omuz silkip, sürücü koltuğuna yerleşmek için arabanın çevresini dolandı. Win'de yerleşip, kapısını kapattı.
Araba çalıştığında ortam bir süre sessiz kaldı. Bright, bir gözüyle yolu diğer gözüyle de aynadan arkaya bakıyormuş gibi yanında oturan Win'i izliyordu.
Sonunda pes edip sessizliği bozdu:
"Umarım çok önemli bir randevuyu bölmemişimdir?"
"Sorun değil, tekrar edebilecek bir randevuydu."
Hiç öyle durmuyordu. Win resmen Pear'la dalga geçmiş gibi görünmüştü. Ona kendini affettirmesi zaman alacaktı.
"Tekrar mı?" dedi Bright.
Sürekli Win'i böyle bahanelerle rahatsız edip randevusunu mu bölmesi gerekecekti?
"Evet, Pear çok kibar bir kızdır. Senin söyleyeceğin şey gerçekten önemliyse ona açıklama yaptığımda beni affedecektir."
Win söyleyeceğin şey önemliyse kısmını vurgulamıştı. Bu ani buluşmadan kesin bir sonuç istiyordu.
"Önemli." dedi Bright.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I loke you | BrightWin
FanfictionDüzyazı / Texting - Win peşine düştüğü bilekliği ararken, daha güzel bir şeyi buluyor. - Başlangıç: 25.05.20 Bitiş: 01.08.20