↻4

2.9K 307 82
                                    

"Bulamadın değil mi?"

Bright tüm gece düşünmesine rağmen bilekliği nereye koyduğunu hatırlayamamıştı.

Evini arama konusunda da çok fazla üzerine düşmemişti çünkü bilekliği bulup Win'e verirse onu bir daha göremeyeceğini düşünüyordu. Bulsa bile kendine saklayacaktı. Win'i görmek için Gun'ı görmeye gelmesi yetiyordu.

Tüm gün evde düz duvara bile gülmüştü. Win'i tekrar görmek için dersinin olduğu saatten daha erken çıkmış ve her zamankinden daha özenli giyinmişti. Ardından da Gun'la buluşmuştu.

"Hayır, bulamadım." dedi.

Çevresine bakındı, Win'i görmek istiyordu.

"Bugün yok mu?" diye mırıldandı.

Gun "Birazdan gelir." dediğinde, Win'in sesi saniyesinde uzaktan belirdi ve gittikçe yakınlaştı:

"Günaydın! Bugün kim olduğunu söyleyeceksin değil mi? Yanlış anlama senden sıkıldığım için değil ama bilekliğimi özledim."

Win yanlarına vardığında, Bright'ın kalbi yerinden çıkacak gibi hızlandı. Onun yüzünü bu sefer daha yakından görebiliyordu.

"Günaydın, tanımıyorum diyorum. Tanısam söylerdim, takip edilmek çok sinir bozucu."

"Yalan söylemek de berba-"

"Merhaba."

Win'in sözünü kalbi yerinden çıkacak kadar hızla çarpan Bright böldü.

Win onun orda olduğunu yeni fark ediyormuş gibi, biraz çekinerek ama hala kocaman gülümseyerek ona döndü:

"Merhaba, ben Win." dedi.

İlk merhabayı o söylememesine rağmen Bright'a elini uzattı.

Bright ona uzanan ele baktı, daha önce hiç böyle cana yakın birini görmemişti.

Win'in elini sıkıp: "Bright." dedi.

Gözü hala Win'in yüzündeydi, gözlerini ondan hiç çekmemek, göz kapaklarına bu yüzü çizmek istiyordu.

Win tekrar Bright orda yokmuş gibi Gun'a döndü:

"Bilekliğim benim için değerliydi, senelerdir takıyorum. Kendimi çıplak hissetmeme sebep oluyorsun. Söyle gitsin işte, senin söylediğini kim nerden bilecek?"

"Bil mi yor um" dedi Gun.

Üzerine basarak söylüyordu ama canına da tak etmişti. Gün içinde kaç defa Win'e bu kelimeyi kullandığını saymıyordu bile.

"Biliyor musun arkadaşın çok kötü yalan söylüyor. Şunun suratına baksana, kızardı."

Win aniden dönüp, Bright'ın omzuna vurdu. Bright omzuna dokunan ele baktı. Büyülenmiş gibi öylece duruyordu. Hiçbir şey yapamıyordu.

Sadece ağır ağır kafasını sallamakla yetindi, Win'in dediği şeyi duymamıştı bile.

Win sonunda ona bakan gözleri fark ettiğinde korkarak geriye çekildi.

"N'oluyor be?" diye fısıldadı.

Daha önce kimse onu böyle izlememişti. Yüzünde bir gariplik mi vardı?

Ellerini yüzünde gezdirdiğinde, Bright bakışlarının Win'i rahatsız ettiğini fark etti.

Kafasını sallayarak, kendine gelmeye çalıştı. Zor da olsa gözlerini Win'den çekip, Gun'a çevirdi:

"Biliyorsan söyle gitsin." dedi.

Gun anlamsız bakışlarıyla kaşlarını çattı. Ne oluyordu bu çocuğa??

"Salak mısın sen?" dedi.

Gun'a oranla, Win gayet mutlu olmuştu: "Evet! Söyle, arkadaşını dinle." dedi.

Kolunu, Bright'ın omzuna atıp; neşeyle sıçradığında, Bright omzundaki ele baktı. Ölmek üzereydi.

Tekrar donup kaldığında, Win yanlış bir şey yapmış gibi hemen elini çekti: "E- şey... dersim vardı benim." dedi.

Bright biraz daha ona donarak bakarsa aklına garip şeyler gelecekti. Aniden hızlı adımlarla Gun'ı ve Bright'ı arkasında bırakarak uzaklaştı.

"Dersimiz mi vardı bizim?" dedi Gun.

Derslerinin olmadığına emindi. Win'le aynı dersleri alıyordu ama yine de emin olmak için telefonunu çıkartıp, programına baktı.

"Hayır, yok. Nereye gitti bu şimdi?"

Bright, Win'in bakışlarını anladığını düşündü. Kendine hakim olmalıydı. Onu korkutmuştu.

Gun, Bright'ın çoktan, hızlı adımlarla, uzaklaşan Win'in arkasından baktığını fark ettiğinde; ayaklanıp onun kafasına vurdu:

"Salak, niye söyle diyorsun! Adını vereyim de başın belaya girsin mi istiyorsun?"

Bright, bakışlarını yavaşça Gun'a çevirdi:

"Başım zaten belada."

Nasıl gidiyor bilmiyorum ama ittirmeye çalışıyorum.

Okuduğunuz için
teşekkür ederim. 💘

I loke you | BrightWinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin