Win çatalını tabağının yanına dayadı. Karşısında birbirlerine yemeğini yediren çiftten dolayı rahatsız olmuştu.
Derin bir nefes alıp, boğazını temizlediğinde; Ohm ona döndü. Bir eli Fluke'un ağzına götürdüğü çatalı hala yavaşça ilerletiyordu.
"Bir şey mi oldu?"
"Bu çocuğun eli yok mu?"
Ohm tuttuğu çatalı indirdi. Sinirlendiğini belli ediyordu. Fluke, ellerini elleriyle birleştirip; kocaman gülümseyerek onun, Win'le tartışmasına engel olmaya çalıştı: "Haklı, ben kendim yesem daha iyi olacak. Hem sen de bir şeyler yemelisin."
Fluke kendi çatalını eline aldığında, Ohm'da sinirle yemeğine döndü.
"Siz ona bakmayın, kıskanıyor. Bu sıralar sevgiye ve ilgiye muhtaç." dedi Chen.
Gayet keyifliydi, kocaman sırıtarak Win'e bakıyordu.
"Hadi ordan, kimsenin sevgisine ve ilgisine ihtiyacım yok."
"Herkesin sevgiye ve ilgiye ihtiyacı vardır."
"Boş boş konuşma, köftelerini yemiyorsan ben yiyebilirim."
Win, Chen'in tabağına uzandığında, Chen tabağını sahiplenerek kendine doğru çekti.
"Benim köftelerim."
"Canım çekti, ne biçim arkadaşsın. Ver şunu."
Win tabağı Chen'den almaya çalıştıkça Chen geriye çekiyordu. Tabağı havaya kaldırıp, Win'e güldü.
İş iyiyce oyuna dönüp, birbirlerine gülmeye başladıklarında, bu oyunu sonlandıran şey; masalarına sertçe koyulan tabak olmuştu.
Dördü de (Fluke, Ohm, Chen, Win) masaya sert bir şekilde konulan tabaktaki köftelere sonra da tabağı koyan kişiye baktılar.
Bright kaşları çatık şekilde önce Chen'e baktı. Masaya koyduğu tabağı, Win'e doğru ittirdi.
"Bunları ye." dedikten sonra öylece çekip gitti.
Masadaki ve yemekhanedeki herkes sessizlik içinde az önceki saçma olayın şokunu atlatıyorlardı.
Birkaç dakika geçtikten sonra Ohm konuşmaya başladı:
"Bu neydi şimdi?"
"Seni benden mi kıskandı o?" dedi Chen.
Hepsinin gözleri hala yemekhane kapısındaydı.
Ohm kendine gelmek için kafasını salladı: "Bu çocuk senden mi hoşlanıyor?" diyerek Win'e döndü.
"Evet! Biz de aynı şeyi söylüyoruz ama bu salak inanmıyor."
"Az önce Win'i kıskandı. Hem de herkesin önünde, kesinlikle hoşlanıyor."
Fluke ve Chen haklı çıkmanın gururuyla kocaman gülümsediklerinde, Win'in suratı anlamsız bir ifade almıştı.
Bright'ın çevresinde o kadar güzel kız varken neden ondan hoşlansın ki? Win belki de düz olduğu için böyle düşünüyordu. Arkadaşlarının söylentilerini bu sefer ciddiye almaya karar vermişti.
Eğer Bright ona karşı bir şeyler hissediyorsa hisleri yeni olmalıydı. Duyguları daha fazla ilerlemeden Win bileklik işini halledip, ondan uzak duracaktı.
"Gidip, onu ikna etmem lazım." diye kendi kendine fısıldadıktan sonra masadan kalktı.
Koşar adımlarla az önce sinirle yemekhaneden çıkan Bright'a yetişmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I loke you | BrightWin
FanfictionDüzyazı / Texting - Win peşine düştüğü bilekliği ararken, daha güzel bir şeyi buluyor. - Başlangıç: 25.05.20 Bitiş: 01.08.20