⎛ Final ⎠

2.5K 219 77
                                    

"Siz kafayı yemişsiniz, aşk diye bir şey yoktur. Sevişmeden önce partnerinle elleşmenin adına aşk diyorlar işte." Masadaki gözler Tay'a döndüğünde, sanki cümleyi yanlış yerde kurmuş gibi hissetmişti.

"Hayatımda daha mantıksız hiçbir şey duymadım." dedi Nine.

"Daha önce aşık olmamış birisinin aşk hakkında konuşma hakkı olmamalı. Mahkemeye vereceğim seni."

"Aramızdaki en iyi aşk adamı sensin Chen. Bu yüzden bu konuyu seninle tartışamam, mahkemeye vermen iyi olur."

"Artık aramızdaki en iyi aşk adamı o değil, tahttan ineli çok oldu." Chen'in şaşkın bakışları sevgilisinin üzerinde gezinirken, Nine devam etti: "İşte onu tahttan indiren de geliyor."

Gözler bara giren Bright'a döndü. "Ah, sevgilim diye demiyorum ama her konuda herkesi tahttan indirebilir." Win'in böbürlenmesi bittiğinde, Bright'da masalarına gelmişti.

"Bright mı aşk adamı? Bright sadece hayatı boyunca aşırı yavşaklık yaptığı için tecrübeli."

"Neyde tecrübeliymişim?" Sevgilisinin dudağına selam niyetine ufak bir buse kondurdu Bright. Gözleri de Chen'in üzerindeydi.

"Yavşaklıkta."

"Sen ona aldırma, kıskançlık yapıyor."

"Muhabbetinize doyum olmuyor ama ben Win'i almaya gelmiştim. İzninizle şimdi gidiyoruz."

"Nereye götüyorsun Win'i? Daha yeni geldi." Chen masaya doğru yaklaştı. Win'e gitmemesi için kaş göz işareti yapsa da bunun boşa olduğunun farkındaydı.

"Daha yeni mi geldi? 3 saattir sizinle beraber."

"Saat mi tutuyorsun Bright?"

"Evet ve şimdi benim sıram." Bright ayağa kalktığında, Win de ayaklandı: "Sizinle sonra yine görüşürüz."

"Onunla da sonra görüşebilirsin."

Win, Chen'e cevap vermeyip; elini sallamakla yetindi. Ardından Bright'ın peşine takıldı.

Beraber mekandan çıktıklarında, ikisi yan yana yürümeye başladılar. Yağmur atıştırmaya yeni başlamıştı. Hava serindi. "Bir sorun mu var? Normalde gelmezdin."

"Sinir bozucu bir gün geçirdim, seni görmeye ihtiyacım vardı."

"N'oldu?"

"Sıradan şeyler, bunlardan bahsetmeyelim..." Bright durup, Win'le göz teması kurarak konuşmasına devam etti: "...Seni öpebilir miyim?"

"Ne?" Win birkaç adım geriye gidip, yüzünde şaşkınlığını belli etti. "Saçmalama Bright. Yürü, yağmur hızlanacak." Win onu geçip, ilerlemeye devam ettiğinde; arkasında ya da yanında ayak seslerini duymuyordu.

"Neden gelmiyorsun? Yürü."

"Seni öpebilir miyim?" Bright uzaktan ona seslendiğinde, köpek bakışları da yüzüne yerleşmişti.

"Burda böyle bir şey yapmayacağız, bunu aklından çıkart. Toplum içindeyiz."

"Toplum?" Bright kollarını açıp, uzaktaki sevgilisine etrafı işaret etti: "Toplumu ilgilendiren bir şey göremiyorum?"

I loke you | BrightWinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin