Selaaam, ben geldim.
Sizi ve kendimi çok bekletmek istemedim.
Umarım beğenirsiniz...
Şarkıyı dinleyerek okumanızı tavsiye ederim.
Kapadığım gözlerimi araladım. Kim bilir kaç saattir bu haldeydim? Kaç saattir olanları, kaç kez tekrarlamıştım zihnimde?
O gece o sofrada hepimiz bir parçamızı kaybetmiştik. Bir daha o geceden hiç bahsetmemiştik. Ama hala abimin içindeki alevleri gözlerindeki yangını görebiliyorum. Sanki söndürülmesine izin vermek istemiyor gibi içine sürekli odun attığını ben biliyorum. Ve sanırım bir tek ben biliyorum. Çünkü aynı ateşle ben kül oldum.
Bir yangın çıkmış.
Hiç ceset bulunmamış.
Sahi neden buraya gelmiştim? Kendimle yüzleşmek için mi? Yoksa kendimi acıtmak için mi?
Bazen ablama şaşırıyorum. Geçip karşısına nasıl atlatabildin demek istiyorum. Çünkü ben hala kabuslarım yüzümden çoğu gece abimin kollarına sığınıyorum. Ama bu ablama olan hayranlığımı asla azaltmıyor. Çünkü bilirsiniz başaramadığımızı başkası başardığında onu örnek almaya çalışırız.
Çalan telefonumla hırkamın cebinden telefonumu çıkardım.
"Fındığım? Neredesin güzelim? Alsın mı abin seni?"
Derin bir nefes alıp sesimi düzelttim. Abimi beklettim. Nefesleri hızlandı. Panik oldu, hissettim.
Bir yangın bir aileyi yakmış.
İki beden alevler içinde kalmış.
"Geliyorum abi. Birazcık dolanmak istedim."
Ayağa kalktım.
" Tamam abim. Dikkat et."
Telefonumu kapattım ve cebime attım. Merdivenlerden indim. Bu ev artık beni korkutmuyordu. Çünkü bu evin canavarı asla gelmemek üzere bir yere gitmişti.
Dışarı çıktım.
Bahçeden kahkahalarımız yükseldi.
Arabama bindim. Kısa bir yoldu. Ama buraya yürümek bana işkence olurdu. Ve koşa koşa kaçmak isteyeceğimi biliyordum.
Arabamı çalıştırdım. Aynama asılı olan küçük kedime selam verdim. Buraya gelmemi o da istememişti. Bilse abimin de istemeyeceğine emindim. Ablam da istemezdi belki. Benimle konuşsaydı bunu bilebilirdim.
Aslında kafamı en çok yoran şeylerden biri de buydu. Ablam neden hayatından beni soyutlamıştı?
Düşünürken ellerimin kontrolünü kaybettiğimi hissettim ve toparlandım.
Ama kafamın içindeki sesler susmuyordu sanki. Sanki hepsi bir olmuş bağırıyorlardı.
"Senin suçun, senin suçun..."
"Benim suçum. Ablamı o gün o eve ben götürdüm. Benim suçum benim suçum."
Kontrolümü kaybettim. Karşıdan gelen arabanın kornası ve gözüme giren ışıklarıyla kitlendim. Direksiyonu yan kırdım. Tek isteğim birine zarar vermemekti.
Oysaki geç kalmıştım.
Arabalarımız büyük bir gürültüyle çarptı. Kafam direksiyona ve camıma vurdu. Çarpmanın etkisiyle ön camım kırıldı, kırıklar direksiyonu sımsıkı tutan ellerime saplandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA
General FictionBir rüya gördüm.Anlatıyorum. Hazır mısınız? Kendinizi güzel hazırlamanız gerekiyor. Çünkü bu rüya iki küçücük kızın sonunun başlangıcı. Bir tanesi tekrar başlatmış hikayesini ama diğeri sonunu biliyormuş zaten. Son yakınmış ona. O sonmuş. Son o. ...