Merhaba. Yine ben geldim.
Size bir şarkı bırakıp kaçıyorum.
İyi okumalar...
Küçükken karanlığı derecelendirirdim. Bence az karanlık, çok karanlık, çok çok karanlık ve zifiri karanlık vardı. Çünkü bazen karanlığımıza ışıklar sızardı. Bazen bu ışıklar çok olurdu bazen ise hiç olmazdı. Bazen ise ışığı kendimiz yaratırdık.
Ama hiçbir zaman kendi ışığımı kendim yaratmamıştım. Genelde ışık varsa da kabullenirdim yoksa da. İrdelemezdim. Ama birisi karanlığıma ışık tutmaya çalışıyor ya da karanlığımdaki az olan ışıkları da çalmaya çalışıyordu.
Şuan olan hangisiydi?
Kimsin sen?
" Çağın Aldinç hoş geldin."
Abim Çağın'a elini uzattı. Çağın ona uzatılan eli tuttu ve suratına ciddi bir ifade yerleştirdi. Sırtımı camlara yasladım ve onları seyrettim. Neydi şimdi bu?
"Hoş buldum Sarp Demirkaya."
Abim eliyle masasının önündeki koltukları işaret etti.
"Otur, lütfen."
Çağın koltuklara oturdu. Belli ki iş konuşacaklardı.
"Ben çıkıyorum abi. Konuşmanız bitince beni nerede bulacağını biliyorsun."
Doğruldum.
"Tamam güzelim."
Ona ufak bir tebessümle baktım. O sırada yeşile çalan gözlerim sarı gözlerine denk geldi. Gözleri gerçekten sarı mı diye bakmak isterdim ama bu çok saçma olurdu. Bana sanki gitmemem gerekiyormuş gibi bir bakış attı ama çok irdelemeden yavaşça odadan çıkıp kapıyı kapattım.
Büşra çıkanın kim olduğuna bakmak için kafasını kaldırdı ve beni gördü. Gözlerini bilgisayara geri çevirdi. Bu kadardı işte.
Koridorun sonuna ilerledim ve kapıyı açtım. Önümdeki merdivenleri çıktım ve istediğim yere vardım. Burasını abimden özel olarak ben istemiştim. Bulunduğum yer raflarla çevriliydi. Duvarları ise tamamen camdan yaptırmıştık. Binlerce kitabı raflara abimle dizdiğimiz günü hatırlıyordum. Ona bir kere bu hayalimden bahsetmiştim ve bir hafta sonra kitapları dizmiştik. Varlığı hediye gibi birisiydi.
Elime bir kitap aldım ve camların önündeki koltuklardan birine yığıldım. Bileğimi incitmiştim yine ama umursamadan kitabı okumaya başladım.
Aradan sanırım yarım saat geçmişti ve ben sinirden delirmek üzereydim. Ellerimde bandajlar o kadar çok zorluk çıkarıyordu ki oflayıp kitabı kapattım ve yayıldığım koltukta doğruldum. Ağrıyan sırtımı hareket ettirdim. Tam boynumu rahatlatmak için kafamı arkaya çevirmiştim ki kapıdaki varlığıyla irkildim. O ne zamandır buradaydı. Girdiğini bile duymamıştım. Kapıya yaslanmış kolları göğsünde beni izliyordu.
Doğruldum ve üzerimi düzelttim. Eteğim neredeyse baldırlarıma çıkmıştı. Gözleri bedenime hiç kaymadı ve suratımı izlemeye devam etti.
"Bir şey mi oldu Çağın?"
Biraz bekledi ve bir şey düşünüyor gibi suratıma uzunca baktı.
"Hayır sadece biraz dolanmak istedim."
"O zaman neden dolaşmak yerine kapıda beni seyrediyorsun?"
Tek kaşımı kaldırdım ve suratına ciddi bir ifadeyle baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA
Narrativa generaleBir rüya gördüm.Anlatıyorum. Hazır mısınız? Kendinizi güzel hazırlamanız gerekiyor. Çünkü bu rüya iki küçücük kızın sonunun başlangıcı. Bir tanesi tekrar başlatmış hikayesini ama diğeri sonunu biliyormuş zaten. Son yakınmış ona. O sonmuş. Son o. ...