SINIRLAR ve NOKTALAR

8 1 0
                                    


Geciktim biliyorum. Umarım beni affedersiniz. 

İyi okumalar. 

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Sınırlar. Durulması gereken, konulması gereken sınırlar.

Noktalar. Durmamız gereken, sınır olan noktalar.

Uğuldayan kulaklarımla beraber hissizleşen bedenim etrafı hissetmeye başladı. Aslında hiç bu kadar hissetmemek istememiştim. Hiç bu kadar hiç olmamak istememiştim.

Parmaklarımı kıpırdattım. Sol elimin üstündeki ağırlığı sonradan fark ettim. Biri elimi kaybolacakmışım gibi tutuyordu. Gözlerimi araladım. Etraftaki hafif aydınlık gözlerimi kamaştırdı. Görüş alanıma dalgalı saçlar girdi ilk baş. Sonra yatağımın yanına konulmuş küçük koltuğu gördüm. Son anılarım aklıma üşüştü. Korkuyla pencereme baktım. Kıpırdayan bedenimle elimi sımsıkı tutan abim uykusundan uyandı. Pencerem sapasağlamdı. Ne yani rüya mıydı?

"Dolunay?"

Dudaklarımı zorlukla yukarı kıvırdım. Ya da kıvırmaya çalıştım.

"Abi."

"Fıstığım, uyandın."

Elimi boynuma götürdüm.

"Ah."

Abim boğazıma giden ellerimi tuttu ve aşağı yanıma koydu.

"Bir şey yok güzelim ufak sıyrıklar sadece."

Ama boynuma öyle bir baktı ki anladım. Ufak sıyrıklarla kurtulamamıştım bu sefer. Yastıktaki kafamı iyice yastığa gömdüm.

"Ne oldu?"

"Hiçbir şey."

Umutla bana baktı. Hatırlamamam için dünyayı bile yakardı şuan.

"Hatırlıyorum abi."

Sustu. Elimi okşayan eli durdu. Kan çöken gözlerine baktım.

"Kaç saattir uyuyorum."

"18 fıstığım."

Dudaklarım bu sefer gerçekten kıvrıldı. Ama öyle alaycı bir gülmeydi ki bu, abim dondu. Kim bilir kaç kere vermişlerdi o ilacı bedenime. Elimi elinden çektim.

"Yalnız kalmak istiyorum."

"Ama Dolunay..."

Sırtımı ona döndüm. Önce derin bir nefes verdi. Omuzları aşağı düştü o an anladım. Ayağa kalktı. Eğilip saçlarımı önce kokladı sonra bir öpücük bıraktı. Göz yaşlarım yastığıma süzüldü. Kendimi sıktım. Ağladığımı anlarsa asla gitmezdi. Doğruldu. Gözlerimi sımsıkı kapattım.

"Kötü rüyalar görürsen omzum hep senin, unutma fıstığım."

Kafamı salladım. Adım sesleri önce yakındı sonra uzaklaştı. Öyle yavaş gidiyordu ki durdurmamı ister gibi.

"Abi."

Umutla bana döndü. Heyecanını sesinden hissettim.

"Efendim."

Sesimin düzgün çıkması için derin bir nefes aldım.

"Işıkları kapatır mısın?"

"Ama sen karanlıktan korkarsın."

"O ilacı her verdiğinde karanlıkta kalıyorum zaten. Kapat ve çık lütfen."

"Dolunay."

"Kapat sonra çık."

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin