Selammmm.
Ben geldim yine yine ve yine...
İyi okumalar canlarım.
----------------------------------
Sonra o gece bir yıldız kaymış.
Küçük kız bütün dileklerini bir yıldıza sığdırmaya çalışmış.
Yıldız bütün dilekleri yüklenmiş.
Ama yıldız o kadar ağırlaşmış ki gökyüzü yıldızı taşıyamamış.
Balkonumda otururken dışarısını seyrettim. Sessizlik, koskocaman bir sessizlik bana ev sahipliği yaptı.
Küçükken her insanın hayatının bir kurmaca olduğunu düşünürdüm. Sanki her birimiz farklı bir dizinin karakteriydik. Her yerde kamera vardı sanki. Eğer başımıza çok kötü bir şey gelirse biri o sahneyi durdurur derdim hep kendi kendime. Çünkü dayanamaz derdim. Küçükken herkesin birbirini mutlu etmeye çalıştığını gözlemlerdim. Dünyam o kadar aydınlıktı ki hep gülücükler saçacağımı düşünürdüm. Sonra bir gün gökyüzümün bütün ışıkları söndü.
O gün sabaha karşı abimin kolları arasında gökyüzünü seyrederken demişti ki bana: Eğer bütün ışıkları sönerse gökyüzüne bak. Kuzey yıldızı hep parlar demişti. O günden sonra her canım sıkıldığında gökyüzüne konuştum. Kelimelerim yettikçe anlattım.
Sonra kabuslarım düşüncelerimin yönünü değiştirdi ve sustum. Sustum. Sustum. Aslında susmanın bir felaket olduğunu düşünürdüm küçükken. Sanki susarsak biterdi tüm hayatımız. Sonra öğrendim. Susmak aslında konuşmamak değildi. Kelimeleriniz o kadar çok olurdu ki toparlayamazdınız.
Evimizin önüne bir araba yanaştı. Gözlerimi kıstım ve kim olduğunu görmeye çalıştım. Gözlerimin önüne perde indi. Görüntüler değişti. Kendimi toparladım ve arabadan inen abimi gördüm. O kadar geç saatlere kadar çalışıyordu ki bazen eve gelmek istemediğini düşünüyordum. Balkonda beni gördü. Bana ışıl ışıl bir gülümseme bahşetti. Kafamı eğdim ve dudaklarımı kıvırdım.
O hep böyle gülümsesin ben hiç gülümsemesem de olur.
Koşar adımlarla odadan çıktım ve aşağı inip kapıda onu karşıladım. Kollarımı boynuna doladım.
"Fıstığım bu ne güzel karşılama."
Kollarını belime sardı ve başımın üstüne bir öpücük bıraktı. Rahatlayıp derin bir nefes aldım. Kokusu ciğerlerime doldu.
"Hoş geldin abiciğim."
Gülümsedim. Gülümsememe gülümsedi.
"Tabi insanın bu kadar yakışıklı bir abisinin olması güldürür böyle."
Koluna vurdum. Ama gülmeye devam ettim.
"Pisliklik yapma."
Dudaklarımın üstüne vurdu.
"Abiye pislik denmez taş olursun."
Gözlerimi devirdim. Kapıyı kapattım ve ona doğru döndüm. O ise çoktan bir ceketini omzuna asmış yukarı çıkıyordu. Merdivenlerden çıkarken birden ona doğru koştum ve sırtına atladım. Sendeledi ve merdivenlere tutundu. Kıkırdadım. Doğruldu ve sırtındaki yerimi sağlamlaştırdı.
"Sen kilo mu aldın Dolunay. Ah kızım fıtık oldum."
Boynuna doladığım ellerimden birini çözüp suratına rastgele vurdum.
"Ah eli de ağırlaşmış. Vallahi atarım seni duvara portren çıkar."
Gülmeye devam ettim. Onu daha sıkı sarmaladım. Odamın kapısının önünde durdu ve aralık kapıdan içeriye girdi. Kollarımı gevşettim ve sırtından indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA
General FictionBir rüya gördüm.Anlatıyorum. Hazır mısınız? Kendinizi güzel hazırlamanız gerekiyor. Çünkü bu rüya iki küçücük kızın sonunun başlangıcı. Bir tanesi tekrar başlatmış hikayesini ama diğeri sonunu biliyormuş zaten. Son yakınmış ona. O sonmuş. Son o. ...