GERİ DÖNÜŞ

664 17 2
                                    

*Thomas ve diğerleri gittikten 5 saat sonra*
Gözlerini açtığında onu yüzeyde tutan su, etkisini göstermeyi bıraktı ve onu yavaşça dibe çekmeye başladı. Daha neler olduğunu anlamayan Teresa ciğerlerine dolan suyla öksürmeye çalıştı. Sanki dipteki karanlık onu aşağı çekiyor gibiydi. Sağ bacağını hissetmiyor, sol elinin baş parmağını oynatamıyordu. Hızla yüzeye çıkmak için çırpındı, yüzmeye çakıştı fakat sağ bacağında aniden hissettiği feci ağrı buna engel oldu. Suyun içi kirliydi ve üstüne yıkılmasından son anda kurtulduğu binanın parçalarıyla doluydu. Artık ölmek istemiyordu Teresa... Nefesini tutmak zorlaşıyordu. Gözlerini kapattı ve tüm gücün vücuduna yayıldığını hissetti. Ani bir hareketle yüzmeye başladı. Bacağının ağrısını umursamadan suyun üstüne çıktı ve havuzun kenarına yüzdü. Bina'nın kolonundan çıkmış olan demiri tuttu ve kendini dışarı çekti. bacağının ve parmağının acısını tekrar hissetmeye başladı ve bu sefer bu ağrılara miğdesi ve başı da katıldı. Vücudundaki tüm suyu çıkartmak istercesine öksürmeye başladı. Ağzından bir miğde dolusu su fışkırmaya başladı ve arada kan da çıkıyordu ağzından. Yaklaşık 4 dakika süren kusması durduğunda kaşının üztünden akan kanı yeni fark etmişti. Üzerindeki ıslak gömleği çıkarttı ve gömleğin kolunu yırtarak bandaj haline getirdi. Bacağı kırılmıştı, bunu biliyordu ve bu kırığın çok kötü olmadığını da biliyordu. Gömleğinin parçasını bacağına bağlamadan önce derin bir nefes aldı ve kırılan kemiği yerine getirmek için elleriyle bacağını büktü. Güçlü bir çığlık attığında tüm acısının dinmesi için dua ediyordu. Bacağını yırtık kumaşla sıkıca bağladı ve gözyaşlarını sildi. Ayağa kalkmaya çalıştı ama bunun bir faydası yoktu. kırık bacağının üstüne hiçbir şekilde basamıyordu. Etrafına bakındı ve yerdeki parçalanmış hasta yatağını gördü. Yatağın demir bir parçası onun ayağa kalkmasına yardım edebilecek şekildeydi. sürünerek parçaya doğru ilerledi. Yerden destek aldığında her seferinde ellerine cam batıyordu. Parmağındaki ağrı tekrar bastırdığında parmağının çıkmış olduğunu anladı. Bunun eğitimini almıştı, bu yüzden tekrar derin bir nefes aldı ve aynı eğitimdeki gibi parmağını yerine takmak için bastırdı. Tekrar acı bir çığlık attığında parmağındaki acı azalmıştı. Yatağın demir ve uzun parçasına yeterince yaklaşıp parçayı kendine çekti. ve ona dayanarak ayağa kalktı. Etrafına baktı ve enkazın herhangi bir yerinde insan veya başka bir şey var mı diye gözleriyle aradı. Teresa, "KİMSE YOK MU?" diye bağırdığında sesi çok cılız çıkmıştı. Elindeki demire dayanarak ve topallayarak yürümeye başladı. İleride yerde yatan birini gördüğünde bacağını unutup koşmaya çalıştı ama son anda durdu. Hızlı adımlarla ona yürürken netleşen yüzünü gördü... yeşil damarlarla kaplanmış vücudu ve kalbindeki bıçakla... Newt'di bu. "Aman tanrım..." diye fısıldadı Teresa. "NEWT?" cevap beklermiş gibi durdu. Hemen yerdeki ölü bedenin yanına oturdu ve aklına gelen şeyle elini cebine götürdü. Eline gelen üç şırıngayı çıkartırken umutsuzca fısıldıyordu; "lütfen dolu olsunlar..." Sıkıca kapattığı gözlerini açtı ve elindeki ikisi mavi sıvıyla dolu olan üç şırıngaya baktı... Kalbi inanılmaz derecede hızlı atmaya başladığında hemen Newt'e döndü. Gözlerindeki ışık yavaşca söndü Teresa'nın... içinden bir ses başaramayacağını söylüyordu. Panzehir'in ölüyü geri getiremeyeceğini... "denemeye değer." diye düşündü Teresa. Ve elindeki iğneyi hızla hazırlayıp Newt'in yeşil damarlı boynuna sapladı.

Labirent Son İsyan 2.0 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin