Üçüncü kişi Anlatımından;
Seokjin yalnızdı. Öğle yemeği zamanı gelmişti ancak beraber yemeğini yiyebileceği kimsesi yoktu.
Jimin yakında oynanacak olan beyzbol maçı için antrenman yapıyor, Jungkook yarışması yaklaştığından dans pratiği yapıyor ve Taehyung ise basketbol oynuyordu çünkü takım kaptanıydı.
"Selam, bebeğim."
Seokjin dondu. Ne yapacağını bilemedi, biri arkasındaydı ve kulağına edepsiz şeyler fısıldıyordu. Gergince yutkundu.
"Aw, benim güzel bebeğim gerildi."
Adam Seokjin'i bileğinden boş hademe tuvaletine gelene kadar sertçe çekti.
Seokjin düzensizce nefesini içine çekti, nefes almayı zor bularak. Adam çok yakındı, ki bu onu oldukça rahatsız ediyordu. "L-lütfen gitmeme izin ver." Seokjin yalvardı ancak adam bu hareketine karşı sadece kıkırdadı.
"Korkma..." Adam boğukça söyledi, Seokjin'in çenesini okşar ve genç olanın gözünden akan gözyaşlarını silerken. "Sadece ne yapmak istiyorsam yapmama izin ver, ihtiyacım var."
Seokjin'in bedeni titremeye başladı. Çok rahatsız ve iğrenmiş hissediyordu ve bunun sebebinin onu bu küçük boş hademe tuvaletine çeken kişi olduğunun farkındaydı.
"Benim adım Yugyeom, senin arka sıranda oturuyorum. Senin o-kadar-popüler-olmayan ama kötü çocuk olan sınıf arkadaşınım. Ve bugün seni inlettiğimden emin olacağım." Yugyeom denen adamın sesinde bir kesinlik vardı.
"Lütfen, yapma."
Bu sırada...
Jimin'in antrenmanı çoktan bitmişti ve Seokjin'i bulmak adına okulun etrafında dolanıyordu.
Biri ona Seokjin'i öğle arasında siyah saçlı bir adamın alıp götürdüğünü söylemişti. Bu nedenle ikisini arıyordu.
Korkmuştu, ya o adam Seokjin'e kötü bir şey yaptıysa? O çocuğun kemiklerini kıracak, yalvarana kadar çıplak elleriyle ezecekti.
Jimin yorgunluktan tükenmişti. Okulun etrafında koşup duruyordu. Seokjin'i bulana kadar da vazgeçmedi.
"Yok artık." Jimin Seokjin'in topalladığını gördüğünde mırıldandı. Çabucak Seokjin'e koştu ve açık olarak genç olanın genç olanın yüzünü ve durumunu gördü. "Bunu sana kim yaptı?" Jimin bağırarak sordu. "Cevap ver bana!"
"Ben iyiyim, hyung."
"N-ne?!"
"İyiyim ben, hyung. Sadece birkaç yumruk ve tekme... Acımıyor."
"Acır!"
Seokjin'in gözyaşlarının izleri hala görünürdü. Gözleri çok şişik ve kırmızı görünüyordu. Sağ gözü morarmıştı ve güzel yüzünde çizikler vardı. Ayrıca dolgun dudağı da patlamıştı ve biraz kanıyordu.
Seokjin topallıyordu ancak nedeni Yugyeom'un onu sikmesi değil de emirlerine uymadığı ve ihtiyaçlarını karşılamadığı için tekmelediğindendi.
Genç olan zayıfça kaldırıma oturdu ve sessizce hıçkırarak ağlamaya başladı.
Jimin dünyası yıkılıyormuş gibi hissetti. Dünya onu ihanet etmişti. Seokjin'in önüne eğildi ve yüzünü kapatan ellerini nazikçe yüzünden çekmeye çalıştı.
"Ne oldu, J-Jinnie? Bunu sana k-kim yaptı?" Jimin'in sesi titriyor, yaralanan küçük kardeşi için yıkılıp ağlamamak için direniyordu.
"O-o.." Seokjin kontrolsüzce hıçkırıyordu. Doğrudan söyleyemiyordu. "Hyung...o...ben.." Seokjin hala söylemiyordu bu nedenle Jimin genç olana sarıldı ve rahatlatırken aynı zamanda da güvende olduğunu hissettirmeye çalıştı. "O-o..denedi."
"O neyi denedi, Jinnie?"
"H-hyung, bana dokunmaya çalıştı."
Jimin'in nefesi kesildi. Öfkesini tutmaya çalışıyordu, Seokjin'in önünde bağırmak ve onu korkutmak asla istemiyordu.
"Hyung... Yugyeom bana tecavüz etmeye çalıştı."
"Ne sikim dedin sen.."
***
2 ay oldu sanırım. Ehe
-28.06.2020
-Lyra
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HYUNGS • Jin × BTS
Fanfic#1 in Jinhope "Hangi hyung'unu daha çok seviyorsun?" Hoseok Seokjin'e imzası gibi olan gülüşünü sunarak sordu. "Ben--" Seokjin cevap vermeden önce tüm hyungları ona sarılmıştı bile. "Ben hepsini seviyorum." Seokjin söyledi. Tüm hyungları iç geçirdi...