Atsushi, her zaman mutlu biriydi ama o an normalden daha mutlu olduğunu rahatlıkla seçebilirdiniz. Elindeki küçük afiş kağıdını bayrak gibi sallıyor, önündekilerin dikkatini çekmeye çalışıyordu. Elini ağzının kenarına koydu ve bağırdı. "Chuuya-senpaaai!"
Zaten onun yanına doğru gelmekte olan Chuuya, adımlarını hızlandırıp etrafındaki öğrencilerin de Atsushi bağırdığı için dikkatlerini üzerine çekerek yanlarına geldi. Diğer ikisine baktığında onların da yüzlerinin güldüğünü gördü, Ryunosuke saklamaya çalışıyordu bunu ama ortadaydı.
"Ee, haberiniz nedir?" Elini beline koyarak sordu Chuuya.
Atsushi afişi yüzünün hizasına kaldırarak gösterdi. Bir yarışma afişiydi bu. "Stray Dogs çıkış yapıyor!! Gördüğüm gibi kaydımızı yaptırdım." Elini yelpaze gibi kullanarak kendine doğru salladı. "Bu ikisinin de yeni haberi oldu."
Chuuya, afişi alarak dalgın bakışlarla inceledi kağıdı. Bir yarışmada olmak... Bu onlar için bir başlangıç olacaktı. Afişi Atsushi'ye geri verdi ve kocaman gülümsedi. "Yapalım o zaman."
.
.
."Haa?!" Diğer üçünün anlam veremediği kızgın hali sadece onun açısından rahatsız edici bir ortam oluşturuyordu. Ellerini belinin iki yanına koymuş karşısında ona umursamaz bir tavırla bakan Osamu'ya ve rehberlik öğretmenleri Ozaki Koyo'ya bakıyordu. "Neden Dazai bizim menajerimiz gibisinden bir şey oluyor?!"
Kadın, önce iç çekti ve ardından elini Osamu'nun omzuna koydu. Bu ikili bir süredir ona sorun çıkarıyordu ve bu düzenli bir hale gelmeye başlamıştı. "Bak Nakahara-kun, Dazai-kun henüz bir kulübe katılmadı ve burada da açık var, üstelik sizin artık anlaşmayı öğrenmeniz gerekiyor. Yoksa bu gidişle birkaç disiplin cezası alacaksınız."
Ağzını aralayıp bir şeyler söylemek istemiş olsa da Ozaki Koyo onu bakışlarıyla susturmuş ve Osamu'yu da orada bırakarak geldiği odasına geri döndü. Birçok işinin yanı sıra Dazai Osamu ve Nakahara Chuuya ikilisinin kavgalarıyla muhatap olmak zorunda kalıyordu. Öğretmenin arkasından gidişini izlemişti hepsi, diğerlerinden farklı olarak Osamu aptal gibi gülümsüyordu.
"Eee..." Yavaşça ellerini çırptı Atsushi. Melek gibi olan Chuuya'nın başkasına gürleyebileceğini tahmin edemezdi. "Tanışalım?" Ellerini iki yana açtı.
Chuuya arka tarafta kendi kendine somurturken Osamu diğer üçüyle tanışmış ve bir sohbete bile dahil olmuştu. Chuuya kollarını bağlamış alt dudağı sarkık izliyordu. Dayanamayıp sonunda sesini çıkarttı. "Hey, bok kafalı Dazai, senin işitme sorunun vardı hani? Biz müzik grubuyuz, senin için zararlı olmaz mı?"
Osamu'nun şaşkın suratı artık görmeye alışkın olduğu bir şeydi. Her seferinde durumun oldukça iyi farkında olmasına rağmen bu şekilde davranıyor ve Chuuya'yı sinirlendiriyordu. "Öyle, doğrusu." Elini çenesine koyup düşünüyor gibi hımladı ve gülerek devam etti. "Ama yine de beni düşünüyor olman hoşuma gitti, Chuuya-chan. Aslında iyi biri olduğunu bilmiyordum."
Yumruğunu sıkarak havaya doğru salladı. "Seni düşündüğüm falan yok, sadece başımdan savmaya çalışıyorum, anlamıyor musun?!" Yumruğunu başının hizasına getirerek gevşetti kendini.
Osamu elini kulağına götürerek cihazının üzerine dokundu. Bunun varlığını unutuyordu, kulağının içine kaçma ihtimali olduğunu düşünüyor ve bu biraz onu ürkütüyordu. "Hıı, sadece getir götür ve izin işinizi yapacağım, ayrıca sizin ses sisteminiz bile yok. Yani benim için endişelenme, Chuuya-cha~n." Chuuya'nın tepkisini çok gecikmeden alırken elini iki yana sallayarak başını arkaya çevirdi.
Junichiro iki elini havaya kaldırarak ikisine de sakin olmasını söyleyerek ortamı yatıştırmaya çalıştı çaresizce. Atsushi ve Ryunosuke ile yeterince uğraşmıyormuş gibi bir de bu ikisi yumurtadan kafasını çıkarmıştı. Uzaktan bakınca anneleri gibi gözüküyordu. "A-anlaşılan birbirinizi tanıyorsunuz... Haha, ama biraz ağırdan alsak olmaz mı? Ozaki-sensei'nin ricası var hem."
"Bütün bunlar sadece baş ağrısı..." Kendi kendine söylenen Ryunosuke sınıfın arkasına doğru çekilerek yere oturdu.
Onun bu sözüne de tepki gösteren sadece Atsushi olmuştu, endişeyle elini çenesine koydu. "Başın mı ağrıyor?"
Chuuya kollarını göğsünün altında birleştirerek başını çevirdi küsmüş bir çocuk gibi. "Öyle olsun. Ozaki-sensei'nin hatırına kabul edeceğim bunu." Mırıldandı sonra. "Ona küçük bir iyilik borcum var ne de olsa..."
Grubun vokalisti sonunda kabullenip sessizleştiğinde Junichiro, yarışma konusunu Osamu'ya da açarak yardım edebileceği şeylerden bahsetmeye başladı. Onlar konuşurken camın önünde somurtan Chuuya göz ucuyla onları izliyordu, hayır, Osamu'yu izliyordu. Kendisine karşı sinir bozucu davranan bu herifin başkalarıyla iyi geçiniyor olması canını sıkıyordu.
"Çalışacak mısınız şimdi?" Osamu, başını kaldırmış ve diğerlerine doğru yöneltmişti bu soruyu.
Atsushi az önce Ryunosuke'nin yanına gelerek ağrısının gerçekten olup olmadığını sormuştu ve Ryunosuke'nin de onu ikna etmesi biraz zaman almıştı. Sonuç olarak enstrümanlarının başına geçmişler, küçük bir alıştırma ve düzenlemeler yapmışlardı. Osamu onları izlerken Chuuya'nın konferans salonunda olduğu gibi huzurlu olmadığını fark etmişti, nedeninin kendisi olduğuna yordu ve buna gülümsedi.
***
Son dersteyken havanın bozduğunu görmüştü çaylak vokalist, içinden yağmaması için durmadan dua etmişti ve çıkış kapısından dışarı baktığında henüz yağışın başlamadığını görünce zaferle yumruğunu kaldırdı. Keyifle bahçe kapısına yürürken oraya vardığında gökyüzü küçük damlalarını yavaş yavaş bırakmaya başlamış ve birkaç adımından sonra yerini sağanak yağışa bırakmıştı. İşte bu yüzden, diye geçirdi, işte bu yüzden bu mevsimi sevmiyorum! Birkaç öğrenci gibi o da durağa kaçıyorken içindeki üzüntüyle gitarının çantasına baktı, bunu şemsiye olarak kullanmalıydı. Çünkü çantasında dosyasını yırttığı için bir sürü kağıt vardı, onları ıslatmayı göze alamazdı.
"Chuuya."
Kafasını kaldırdığında, Yuan'ın ona şemsiyesini uzattığını gördü, bu sırada kendisi de Shirase'nin şemsiyesinin altındaydı. "Bunu al." Şemsiyeyi verdikten sonra yürümeye devam ettiler. "Biz eve uğrayacağız."
Arkadaşları görüşünden kaybolurken şemsiyeyi açıp kafeye doğru yürümeye devam etti. Onlarla arası kötüleşmeye başladı diye tavır yapıp şemsiyeyi kullanmamazlık yaparak gitar çantasını ıslatmaya niyeti yoktu.
Bugün defterlerine yazdıkları sözlerin birkaçını mırıldanarak okula çok da uzak olmayan yarı zamanlı çalıştığı kafeye vardı. Şemsiyeyi kapatıp üzerindeki suyu az da olsa gidermek için silkeledi ve içeri girdi. Çantalarını personel odasına bıraktı ve kafede giydikleri formayı çıkartarak orada giyindi, barista Hirotsu Ryuro'ya selam vererek işine koyulurken ona gülümseyen tanıdık bir suratla karşılaştı. Az önce işi gereği gülümseyen yüzü anında düşmüştü.
"Selam!" El salladı genç. Yağmura kaldığı belliydi, ıslanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Kids
FanfictionYetişkinlerin problemleri yüzünden kaybolmuş bir grup çocuğun hikayesi. soukoku. school au