"Kan değerleri çok kötü. Bu raporu bir diyetisyene götürün, bu durumda ilaç kullanması değil düzgün bir beslenme düzenine ihtiyacı var. Düzgünce kilo alsın." Kadın, bir yandan önündeki kağıtlara bir şeyler yazıyor, bir yandan da anlatıyordu. Yazmayı bırakıp karşısında oturan adamın yüzüne bakarak konuşmaya devam etti. "Dazai-kun'u dışarı çıkartmamın sebebini biliyor olmalısınız."
Oda Sakunosuke, bir mafyanın eline oyuncak yapılmış bu çocuğa yanında bir yer açmış, resmi olarak da sorumluluğunu üzerine almıştı. Bu durumda onun velisiydi, yaptığı ilk iş onu bir doktora götürmek olmuştu. Kan tahlilleri yapılmış, olmadığı aşıları vurulmuş, gerekli muayeneleri olmuştu ve doktoruyla çıkan sonuçlar hakkında konuşuyordu. Doktor bu konuşmaya başlamadan önce Osamu'dan dışarıda beklemesini rica etmişti ve bu da onun işine gelince hiç ikiletmeden dışarı çıkmıştı.
"Evet efendim, tahmin edebiliyorum." dedi Oda gerginlikle. Büyük ihtimalle bu Osamu'nun işitme duyusundaki sorundu.
Kadın bu sözlerin üzerine devam etti. "Ciddi bir hasar var. Ne zaman olmuş bu durum, biliyor musunuz?"
Oda sıkıntıyla koltuğun kenarındaki elini kaldırıp parmaklarını hafifçe kenara vurmaya başladı. "On dört yıl önceki krizde, Yokosuka'daki darbeden kurtulanlardan." İç çekti. "Anlaşılan o zamandan beri var."
"Anlıyorum." Yazdıklarına tekrar göz gezdirdi kadın. "Sağ kulağındaki hasar iyileşmeyebilir, yine de tedavisini olsun." Reçeteyi ve diğer kağıtları Oda'ya doğru uzattı. "Ek olarak, bir psikiyatriste gözükmesi gerektiğini düşünüyorum. İyi gözükmüyor."
"Öneriniz için teşekkür ederim, bunu düşünüyordum." Ayağa kalktı Oda. "İyi günler efendim."
"Size de, geçmiş olsun tekrar."
Oda tekrar teşekkür ederek doktorun odasından çıktı, kapının yanında bekleyen Osamu'yu görünce gülümseyerek omzunu sıvazladı.
"Ee, şimdi nereye gidiyoruz, Odasaku?" Doğrudan adamın gözlerinin içine bakıyordu.
Oda tek kaşını kaldırarak sorgular bakışlar takındı. "Umarım kapı dinlememişsindir."
Osamu umursamazca bakışlarını kaçırdı. "O kadar iyi duyamıyorum, biliyorsun. Sadece bir tahmin."
Çocuğun kahverengi gözlerine uzun uzun bakarak düşündü Oda. Bu çocuğa iyi bakması gerektiğini biliyordu elbet ama onun her şeyi olamazdı. Onun için yapabilecekleri bir yere kadardı. "Hmm, sanırım seni bir okula vermemiz gerek."
"Okul mu?" Kaşlarını hafifçe çatarak başını eğdi. "Buna gerek yok."
"Hayır, var. Kaydını çalıştığım okula yaptıracağım." Hastanenin çıkışına doğru yürüdüler. "Böylece hep yanımda olacaksın."
Yüzünü buruşturdu Osamu. "Eğer böyle yapmaya devam edersen pedofili Mori Ougai'den bir farkın kalmayacak." Arabanın kapısını açıp arka koltuğa yerleşti. Kestirecekti biraz.
"Hey, beni onunla mı kıyaslıyorsun? Üzülürüm." Arabayı çalıştırırken dikiz aynasından sırtını ona dönmüş yatan çocuğa baktı. Bir cevap vermemişti çocuk.
Gülümsedi genç adam. Henüz üç yıllık bir öğretmendi, Dazai Osamu ile iki yıl önce karşılaşmıştı ve onu yanına almak için uğraşmıştı. Osamu'nun normal bir çocuk gibi büyümesini istiyordu.
***
"Dedim sana, bir şey yok." Oda tarafından acile götürülen Osamu, beklemek zorunda kaldığı için canı sıkkındı, neyseki öğretmeni sağ olsun sarı alanda beklemişlerdi, şimdi ise okula geri dönüyordu. Derslerden kaçtığı için sevinecek bir tip değildi, aslında dersler pek umrunda olmazdı bu yüzden onun için değişen bir şey yoktu.
Sınıfına giderken arkasından gelen adamı umursamadı, ne de olsa o sınıfa girince gidecekti.
"Dazai Osamu." Böyle ciddi bir tonda konuşacağını tahmin etmediği için kapının önünde durdu Osamu. "Ver onu bana."
"Neyi?" Osamu şaşırmış gibi davranarak arkasını döndüğünde Oda'nın çoktan elini uzattığını gördü. Bir adamın eline, bir de yüzüne baktı. "Ne vereyim?"
"Üzerinde olduğunu biliyorum. İkiletme, ver."
Osamu ellerini cebine koyup bakışlarını kaçırdı. Sonunda pes edip ceketinin iç cebindeki çakıyı çıkarttı ve öğretmenin avcuna koydu. "Aferin, şimdi sınıfına."
Yüzünde düz bir ifadeyle sınıftaki yerine geçti Osamu. Onun için bir okulda ilgi çekici hiçbir şey yoktu. Kafasını sıraya koydu, güzelce uyuyacaktı, son dersti nasıl olsa. Yani böyle umuyordu ama dersin kime olduğunu unutmuştu. Tarihçi Fukuzawa Yukichi'nin dersinde asla uyuyamazsınız.
Kafasına hafifçe çarpılan kalın kitapla uyku pozisyonundan ayrılmak zorunda kaldı. Önceden böyle değildi, Dazai Osamu diye biri ne yaparsa yapsın asla göze batmazdı, sanki diğer insanlar için yok gibiydi. Şu birkaç haftalık okul hayatında da böyle olmuştu, öğretmenler bile ona karışmıyordu. Fakat bu adam, özellikle onun ilgisini derse çekmeye çalışıyor gibiydi ve bu yüzden yine özellikle onu uyutmuyordu. Birilerinin onun yaptıklarına tepki vermesi tuhaftı Osamu için.
İki haftadır yapmadığını yaparak kalemini eline aldı, not almaya karar vermişti, yapabileceği başka bir şey yoktu. Not alıyormuş gibi davranarak başka bir şeyle uğraşabilirdi elbet, gizlice iş çevirmek Osamu'nun uzmanlık alanıydı. Fakat bu Fukuzawa Yukichi üzerinde işe yaramıyordu, ne yaparsa yapsın fark ediyor, anında yakalanıyordu ve Osamu bu adamın normal olmadığını düşünmeye başlamıştı ki böyle düşünen tek öğrenci değildi.
Fukuzawa, öğrencilerin not almasına müsaade ettiği sırada arka sırada oturan Osamu'nun yanına gelerek elini çocuğun omzuna koydu, kısık sesle konuştu. "Acile gittiğini duydum, iyi misin, Dazai?"
Osamu buna şaşırdığı halde yüzüne yansıtmayarak başını defterden kaldırdı. "İyiyim..." Bunu söyleyince Fukuzawa, elini çekerek doğruldu. "O halde dersi dinlememen için bir sebebin yok, dikkatini ver."
Osamu gözlerini kırpıştırarak masasına doğru ilerleyen öğretmenin arkasından baktı. Önce Odasaku, şimdi de Fukuzawa-sensei mi? Ah, sıradaki kim ve benden ne istiyorlar?
ー
God Chuuya:
Fandom:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Kids
FanficYetişkinlerin problemleri yüzünden kaybolmuş bir grup çocuğun hikayesi. soukoku. school au