"Hadi, hoşgeldin. Sen artık iyisin."
Osamu, teyzesinin evinden başını zor çıkartmıştı, bu kadar uğraşmasının sebebi biraz olsun her şeyden uzaklaşmak istemesiydi. Kendini kulise atmış Stray Dogs'un performansını yakından izliyordu. Kızılın yüzünü izlerken dudakları aralanmıştı. O şarkı söylerken hiç olmadığı kadar mutlu oluyordu, Osamu bunu fark etmişti ve ona enteresan geliyordu bu durum. Şarkı söylemeyi ihtiyaç olarak görenlere anlam veremiyordu.
"Sıcak bir yemek seni evde bekliyor.
Bu nazik şeyleri görmeden yaşadın, değil mi?
Karnını doyurduktan sonra, unut gitsin."Chuuya'nın sesi, onun için bir ilaç gibiydi. Ne söylerse söylesin yine dinlerdi onu. Gözlerini kapattı ve onun teselli edici sözlerini ve sesindeki huzuru dinledi. Hayranı olduğu huzuru...
***
Şarkının sözlerini ve notalarını yazdıkları kağıtları toplarken inceliyorlardı, Ryunosuke kağıtları düzgünce önüne yaydı ve eksik bir şey bulmuş gibi uzun uzun baktı. Elini çenesine koyarak düşündü. "Bir şeyler eksik..."
Bunu duyan Atsushi, çubuklarını birbirine vurmayı bırakarak kafasını uzattı ve kağıtlardaki eksiği bulmaya çalıştı. Fark ettiğine ise işaret parmağını kağıdın üst kısmına koydu. "Başlık!" Ryunosuke'ye baktı yavaşça. "Şarkının adı yok."
Geniş kuliste birkaç grup daha vardı, sıcaktı oda, içeride bulunanlar arada sırada dışarı çıkıp hava alma ihtiyacı duyuyordu. Diğerlerinden uzak bir köşeye yerleşmiş, sahneden indikleri için eşyalarını kaldırırken günlerdir hakkında düşündükleri şarkının başlığının olmadığını görmüşlerdi.
Atsushi, tek kaşını kaldırarak "Biz bunu kaydetmedik mi?" diye bir soru sordu. "Ne diye kaydettik?"
Ryunosuke düşündü, kaydı yapan o sarışın kızdı ve ona bir şey söylememişlerdi. Telefonundan dosyanın adına baktığında Stray Dogs yazdığını gördü ve bunu Atsushi'ye gösterdi.
"Higuchi-san'a bir şey demediğimiz için..." Elini ensesine götürdü Atsushi.
Junichiro, elinde su şişeleriyle, yanlarına geldiğinde uğraştıkları şeyi görmek için kafasını uzatarak görmeye çalıştı. Atsushi'nin açıklamasıyla, o da fark etmişti. Elindeki şişeleri onlara da verdi. "Ben program akışı için verilen bilgi formunu doldururken Hot Meal yazmıştım." Kendi şişesinin kapağını açarken sordu; "Bilmiyor muydunuz?" İkilinin anlamsız bakışlarından bilmediklerini anladı.
"Bu bir nevi hoşgeldin şarkısı!" dedi Atsushi sözlerin yazdığı kağıdı kaldırarak. "Evde bizi sıcak bir yemek bekliyor!"
Gülümsedi Junichiro. Kafasını kaldırıp rahatlamış bir halde etrafa bakındı. "Chuuya-senpai nerede? Kulise gelmedi sanırım."
Atsushi ile Ryunosuke, birbirlerine bakarak cevabı beklediler ama ikisi de bilmiyordu. Atsushi başını iki yana sallayarak Chuuya'nın kulise gelmediğini belirtti.
***
İçeri girip çıkan seyircilerden dolayı kalabalık olan koridorda hızlı adımlarını dikkat çekmemeye çalışarak atıyor, ortadan kaybolan uzun herifi bulmaya çalışıyordu. Merak ettiğinden değildi yani, sadece haber vermeden çekip gitme olasılığı onu kızdırıyordu. Onu bulmak için birkaç alanı dolaştıktan sonra, dışarıda havaya bakarak dikilirken yakalamıştı bir pencereden. Kafasını uzattı dışarı. Yağış yoktu ama soğuktu.
"Hey, kuş beyinli. Neden bizimle değilsin?" Pencereden hafifçe sarkarak seslendiğinde Osamu onu duysa da takmamıştı.
Bir süre cevap vermesi için beklemişti ama sorusunun açık havaya sıkılan parfüm gibi dağılıp gitmesine sinir olarak merdivenlere doğru koşar adımlarla ilerledi. Kafasında alternatif öldürme senaryoları kurarak merdivenleri indi. Yumruklarını sıktı, koşarak yerinden kıpırdamamış olan Osamu'nun sırtına yavaş ama onu sarsacak bir yumruk attı.
"Ahh!!" Yüzünü ekşiterek canı çok da acımasa da bağırmıştı. "Ah, ah... Chuuya-chan, bunu niye yaptın?"
"Ortada değil mi?" Parmak ucuna yükselerek yüzüne doğru bağırarak karşılık verdi. "Neden bana cevap vermiyorsun?"
"Aa, bana mı seslenmiştin?" Dil çıkartıp hafifçe yumruğunu başına vurdu. "Üzgünüm, duymamışım."
"Derdin beni deli etmek, başka bir şey değil." Kollarını göğsünün altında bağladı. Yanaklarını şişirip nefesini oflayarak verdi ve girişe doğru döndü. "Hadi, diğerleri bekliyor."
Osamu önden binanın girişine doğruyu yürümeye başlayan kızılın arkasından bir süre onu izlemiş, ardından sormak istediği şeyi sorarak onu durdurmuştu. "Hiç canını sıkmıyor mu?"
Bu soruyla duran kızıl, ne demek istediğini tam anlamamıştı ama bu kahve gözlünün cümlelerinin altında farklı anlamlar yatabileceğini bildiği için soru üzerine düşünme gereksinimi duymuştu. "Sen hariç canımı sıkan başka bir şey yok, emin ol Dazai." Küçük bir adımla hafifçe arkasını döndü. "Gelmiyor musun?"
Tatmin olmamıştı bu cevaba ama sırf üşümeye başladığı için üstelemeyerek peşine koşuşturdu. Hafif bir kar yağışı vardı yine, güçlü rüzgarlar yoktu; kar bulutları gökyüzünü griye boyuyor ve sakin bir atmosfer oluşturuyordu. Soğukta havalarda dışarı çıkmayı alışkınlık edinmişti Osamu, bunu artık bırakması gerekiyordu.
***
O da istiyordu elbet, herkes isterdi; evde onu bekleyen biri olsun, sıcak yemeğin kokusuyla daha çok acıkıp o yemeği yerken her şeyi unutsun...
"Ben artık savunmasız küçük bir çocuk değilim teyzeciğim. Kendi kararlarını verebiliyorum."
Kendisine karşı haddini aşan kadına ters cevaplar vermekten kendini alıkoymuyordu. Bir köşeye çekilmiş, kafasını ütüleyen kadından uzak durmaya çalışıyordu ama kadın adeta onunla inatlaşırcasına onu rahat bırakmıyordu.
"Benim sorumluluğunu almaya gerçekten niyetlendiyseniz bunu daha önce yapmanız gerekiyordu." Konuştukça kadını kızdırdığını bilse de kendini altta tutmak istemiyordu. Yani şimdiye kadar hep alttan almıştı her şeyi ama o an ona karşı kullanılan kelimeler damarına basmıştı.
Osamu'nun inatlaşmasına alışkın olmayan adam, eniştesi oluyor, kalkıp kendisi müdahale etme ihtiyacı duymuştu. Yanlarına geldi, bununla beraber Osamu zaten yükseltmediği sesini tamamen kesti, başını eğerek yeri incelemeye başladı. Yaptığı şeyden ufak bir pişmanlık duymuştu. Fakat belki de bu şekilde eniştesini kızdırırsa öfke problemleri olan bu adamın onu öldürmesi olası bir ihtimaldi, bunu kullanmayı kısa bir anlığına da olsa aklından geçirmemiş değildi.
"Bak bana Osamu." Böyle dese de inatla ona bakmayan çocuk onu sinirlendiriyordu. "Neden buradasın, biliyor musun? Biz senin aileniz."
Osamu, bu duyduğu saçma cümleyle hafifçe başını kaldırdı. Söyledikleri onun için iyi olmamıştı. "İyi de, size ihtiyacım yok ki."
ー
Uzun zaman sonra böyle bir geridönüş yaptım... Umarım iyisinizdir.💖
Hot Meal'i de buraya bıraktım. 💝
Kendinize iyi bakın.~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Kids
FanficYetişkinlerin problemleri yüzünden kaybolmuş bir grup çocuğun hikayesi. soukoku. school au