0.19

166 40 107
                                    

Oy ve yorum bırakmayı unutmayın...
~

Odama tekrar kolumdan sertçe tutulup çıkartılmış, yere atılmıştım. Üstüne üstlük
bunu yapan bizzat White Shadow'du.

Yüzüne dik bakışlarımı yeri bulan bedenimle gönderiyorken o, "Onu bana getir." diyerek kapıdan uzaklaşmıştı.

Gidişinin ardına yavaş hareketlerle ayağa kalkmaya çalışıp yatağın demirinden tutunduğumda yanıma gelen Min Hyuk'un "İyi misin?" demesine ayrı gıcık olmuştum.

"Hiç bu kadar iyi olmamıştım."

Kolumdan tutup yardım etmeye çalışan ellerini hızla ittirip yatağa oturmuş, omuzlarımı düşürerek yere odaklanmıştım.

"Bana sorarsan Black Swan'i ona vermelisin."

"Ama sana sormadım."

Bakışları bana odaklanmış, yanıma oturarak tekrar konuşmuştu, "Özel bir gücün yok Aneliya, onunla başa çıkamazsın. Sana zarar vermesini mi istiyorsun?"

"Bunu yapamayacağı için sorun yok."

"Nasıl bu kadar eminsin?"

"Black Swan bana dokunulmasına izin vermiyor."

"Şu an seni buraya öylece bırakıp gitmiş yaratık, sana dokunulmasına izin vermeyecek mi cidden?"

"Madem beni bırakıp gitti, neden benden onu istiyorsunuz?"

"Madem sana dokunulmasına izin vermiyor, belki bir umut gelir?"

"Kes sesini Min Hyuk! Yaptığın konuşmalar hep saçma."

Sıkkınca omuz düşüren Min Hyuk'un soğuk elleri omzumu bulduğunda irkilmiştim. Öyle soğuktu ki, derin dondurucuda bekletilmiş gibiydi âdeta. Black Swan'de bu kadar soğuktu ama onunla birleşen bedenim soğukluğunu unutuyor, üstüne ısınıyordu ama şu an, tedirgin olmaktan başka hissettiğim bir his yoktu.

"Soğuksun Min Hyuk"

"Ah... Üzgünüm"

Ellerini omzumdan çekerken ona ürkek bir bakış göndermiştim ama o aksine tebessüm ediyordu.

"Vücudum yaşamıyor olabilir ama ruhum hayatta. Korkmana gerek yok Aneliya, duygular kan pompalayan bir organla işlemiyor."

Bakışlarım bir müddet o açık kestane gözlerinde gezinmiş, tekrar yeri bulmuştu.

"Peki 'Senin için atan kalbim' tabiri nereden gelmiş?"

Suskun hallerine ek düzleşen dudakları ile anlamaz bakışlar atıyorken devam ettim, "Sadece uğraşıyorum."

"Şimdi gitmeliyim Aneliya. Lütfen sonunda üzülüp pişman olacağın bir şey yapma."

Yataktan kalkıp kapıya yönelen Min Hyuk'un arkasından bakmış, kapıyı kapatacağı sırada seslenmiştim, "Birinin amacı uğruna varlığım varsa, o hâlde pişman olacağım hiçbir şey olmaz. Bunu yapmama izin verilmez, değil mi?"

Düz bakışları üzerimde geziniyorken son kez döktüm kelimelerimi, "Doğrudan yana olacağım Min Hyuk."

Sonrasında gelen rüzgarın çıkardığı garip ses ile Min Hyuk yüzüme bakmaya devam ediyorken bakışlarını yere düşürüp kapatmıştı kapıyı.

Benim bakışlarım ise pencereye kaymıştı.

"Yine sen değilsin, biliyorum ama teşekkür ederim."

Sonrasında örtünün altına girip sokulmuştum olabildiğince içine.

Gözlerim ağır ağır kapanıyorken rüya görmem bu kadar hızlı olabilir miydi?

blaČk shadÓwHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin