Kayıplar hayatımızın her anında bizimle olan şeylerdir aslında. Neyi veya kimi olduğu önemli değildir, her kayıp ruhumuzdan, benliğimizden bir şeyler alıp götürür ve o eksiklik bir süre sonra unutulsa bile her zaman oradır.
Yaman üstü başı kararmış, yer yer ıslanmış kıyafetleri ile yıllardır gözü gibi baktığı iki atının cansız bedeninin önünde diz çökmüş, boş gözlerle bakıyordu.
Çalışanlar ve yardıma gelenler hava canla başla çalışırken Yaman öylece oturmuş, gözleri açık ancak artık yaşamayan atlarına bakıyordu.
"Beyin, ahırın arkasında bunu bulduk."
Ona seslenen adamına dönüp baktığında gözü elindeki eski, kirden rengi kaçmış küçük bidona kaydı. Ağzı açık bidondan yayılan benzin kokusu yangından geriye kalan duman kokusuna karışıp Yaman' a ulaştığında gözlerindeki öfkenin ateşi ahırından yükselen ateşinde üstündeydi. Bas bas ölüm kokuyordu.
Biri, bile bile yakmıştı onun canını, canlarını.
"Sorun soruşturun, gören duyan biri varsa bana getirin."
"Emrin olur beyim."
İki adamı beylerinin emrini yerine getirmek için hızla oradan ayrılırken Yaman' ın bakışları ötede ağaçlara bağlanan atlara, öylece durup ona bakan kendi atı Rüzgara kaydı.
"Oğlum."
Yaman gözlerini yumup yerinden kalkarken içi kan ağlasa da güçlü durdu, durmak zorundaydı çünkü birileri onu yıkmaya çalışıyordu. Yıkılmayacaktı ama darma duman edecekti, kendi öfke ateşiyle yakacaktı.
"Niye geldin anne, Asya evde tek kaldı."
"Dayanamadım oğlum. Merak etme kadınlar geldi sağolsunlar, Asya' yı onlara bıraktım."
Sultan hanım bakmak istemese de gözü yerde cansız yatan atlara kaydı. Oğlunun bu hayvancağızlara ne kadar değer verdiğini bildiğinden ana yüreği yandı tutuştu.
"Hadi gel, eve dönelim."
Yaman ağır ağır salladı başını. "Sen git anne, Asya' nın yanında dur. Benim yapacak işlerim var."
"Peki oğlum, dikkat et kendine."
Sultan hanım eve döndüğünde Asya kapı önünde, yanındaki iki kadınla birlikte telaş içinde bekliyordu. Karşıdan kaynanasını görünce durmadan koşup yanına vardı. "Ana, Yaman nerede? Ne olmuş?"
"Korkma kızım, Yaman biraz geç gelecek."
"Atlara bir şey olmuş mu?" Duyduğundan beri aklındaki tek soru buydu, o zavallı hayvanlara bir şey olmasını hiç istemiyordu.
Sultan hanım üzgün bir şekilde eğdi başını. "İkisi telef olmuş, diğerleri iyi çok şükür."
Asya' nın endişeli yüzü aldığı haberle anında asılırken koluna girdiği kaynanası ile eve döndü. Sultan hanım odasına çekilirken Asya seslere uyanan Devran' ı alıp odasına geçti ve onu yatağa yatırıp yanına uzandı.
Yaman sabaha karşı yorgun ve sinirli bir şekilde evine girdi. Kimse bir şey görmemişti, zaten görmelerini de beklemiyordu çünkü ahırın olduğu tarafı kimse kullanmazdı, ıssızdı.
Odasına uğramadan önce banyoya girip elini yüzünü yıkadı. Banyo odanın hemen karşısında olduğu için ve ev fazlasıyla sessiz olduğundan Asya hemen duymuş ve uyuyan Devran' ı yatakta bırakıp odadan çıkmıştı.
Yaman banyoda yüzünden akıp mermer lavaboya akan sularla öylece duruyordu. Güzel başlayan bir günün böyle biteceğini tahmin edememişti. Banyonun çalan kapısı onu zihnindeki karmaşadan çekip çıkardığında Asya' da kapıyı açıp içeri girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİNCİK (Tamamlandı)
General FictionBir kadını en çok ne üzebilir, ne yıkar... Yuvası için nelere göğüs gerebilir? Neleri görmezden gelebilir? Hor görülmek, küçümsenmek, sevgisizlik, güvensizlik... birçok şey sayılabilir. Peki kocasını paylaşmak? İşte buna asla sessiz kalmayacaktı. Y...