Ege'den
"Onu neden öptün?" dedim. O kadar merak ediyodum ki Denizin o çocugu öpmesi imkansızdı ondan nefret ettigini hepimiz biliyoduk.
"Onu öpmedim"
"Nasıl öpmedin ya dudak dudaga duruyodunuz işte"
"Öyle durmamız onu öptügüm anlamına gelmez"
"Deniz beni deli etme özrün kabahatinden büyük"
"Ben onu öpmedim ama hadi öptüm diyelim bunu benim neyim niteliginde sorguluyosun"
"Ben aramızda bişey oldugunu düşünmüştüm"
"Düşünme sen mümkünse düşünme"
Bunu demesi beni gerçekten çok kırdı. Ama haklıydıda beni hep gay sanmıştı ki aslında herkes öyle sanıyodu Fatih beni buna güvenerek elemanı yapmamışmıydı.
Ama Denize o kadar baglandımkı neler oldu bilmiyorum sonuçta gaylik genetik bişey degil.
Lafını dedikten sonra arkasını döndü ve uyumaya başladı bense bu konu hakkında baya düşünmüştüm. Buyüzden baya bi süre sonra uyuyakalmışım.
Sabah uyandıgımda elim Denizin beline sarılı benim elimin üstündede onun eli vardı hiç böyle uyanmamıştım ve acayip güzel bi duygu hissettim içimde. İçim krem peyniri gibi oldu...
Bu anın tadını çıkarmak için durumu hiç bozmadan gözüm kapalı durmaya başladım. Bi süre sonra Deniz kıpırdanmaya başladı elini çekti elimden yüzünü bana döndü hala uyuyo.
Şuan aklıma modelle emre aydının düeti geldi şuana o kadar uyduki.
Uykuda dönerken yüzü o kadar yakındıki bana resmen burnu yattıgım taraftaki yastıga yakın olan yanagıma deymek üzereydi. Ona bukadar yakından bakıyo olmanın verdigi duygu elimi ayagımı ekmek hamuru gibi hissetmeme neden oldu. Bu arada galiba ben çok açıktım benzetmelere bak ya.
Tam uyanmak üzereydi bende uyuyo moduna geçtim derhal. Gözünün açık oldugunu fark ediyodum. Nefes alış verişini tenimde hissediyodum.
Dudagıma dudagı degdigi an çok şaşırdım resmen çilek reçeli diye açtıgım kavanozdan bögürtlen reçeli çıkması gibi oldu ve şuan kesin tespit koyarak acıktıgımı belirtiyorum.
Dokunmasıyla anında gözlerim açıldı ve o da geri çekildi.
"Bak dokunmakla öpmek arasında fark var"
"Ben öpmenin nasıl oldugunu unutmuşum bi hatırlatsana" deyip Denizin tabiriyle ibne smile yaptım
"Gay olmadıgına göre Diyojendeki sürtükler hatırlatabilir sana"
"Off Deniz ya"
"Acıktım beeenn" dedi bende zaten bildiginiz üzere hep açım birlikte mutfaga gittik.
Mutfaga vardıgımızda ben tişört şort, Deniz tişört altında kareli bol pijama ve terlik duruyoduk. Ama Bartu şortunun üstüne çapraz siyah atlet giymiş kas gösterisi yapıyodu. Denize baktıgımda çocugun kaslarına bakıyodu.
Galiba bizden erken kalkan bi Bartu vardı hattizatında şuan kahvaltı hazırlıyodu.
Yüzünü gördügümde midemden beynime bi sinir çıkışı oldu. Mide boş olunca sinir ordan başlıyo.
Onunda yüzündeki Denizi gördügünden beri duran aptal sırıtış bi anda soldu.
Denize baktıgımde oda Bartuya sırıtıyodu.
"Günaydın" dediler ikiside birbirine aynı anda sonra yine sırıtmaya başladılar. Hasbin Allah bunlar bana kesin kasıtlı yapıyolar ha.
Rüzgar da indi aşagı
"Günaydın bizim tayfa" hala esniyodu Rüzgar.
Bartu zaten kahvaltıyı hazırlamıştı aç olmasam onun hazırladıgı bişeyi yemezdim ama neyse şimdilik idare edelim.
Biz kahvaltının yarısından çogunu yapmıştık ama hala ortada Merve yoktu.
Deniz elinde bi sürahi suyla merdivenlere dogru yürümeye başladı
"Deniz nereye?"
"Kendime eğlence çıkartmaya...!"
Ben o gülüşü biliyorum.
Arkadaşlar galiba ben kendi kendime yazıyorum hikayeyi benim için sorun degil ama yinede arada vote verirseniz süper olur. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek mi?
ChickLitSevdigi kişiye karar veremiyen psikopat kızımız Deniz Demirkan. Asi tavırları, igrenç düşünceleri, ailevi problemleri, degişik arkadaşları ve aklına koydugunu yapan tavrıyla kaç kişinin gönlünü kazanıp kaç kişinin başını belaya sokucak. Bence bu kız...