Gerçek mi?

18. Bölüm

Multimedia : Sarp
Birazdan tanışcaksınız kendisiyle

Kayarken elimi tutmuştu ama ben sıkmadım elini sadece o tuttu ve bu konuda baya bozulmuştu yaşasın ibnelik.

(İbnenin gerçekten ne anlama geldigini bilmiyorum ama kötü bişey oldugunu çok şükür biliyorum)

Bu ikinci kayışımdı zaten ilkide onlaydı canımın çok istedigini ama tek gidemiycegimi söyleye söyleye başının etini yemiştim Fatihin. Oysaki o gün benim dogum günümdü ve Merveyle o aralar bu kadar samimi degildik. Yani pek arkadaşım yoktu. Yani bana hediye alanda yoktu bende dertlenmiştim bari Fatih bana iyi davransın istedim.

Beni eve bırakmıştı eve gittigimde abim evdeydi annem bana atarlıydı babamla Enesde televizyona bakıyolardı zaten.

Yarın inkilap yazılısı vardı sanırım ve artık notlarım baya düşmeye başlamıştı bari bu düşmesin diye aldım elime kitabı okuyum bari dedim zaten yazılıda çıkacak konu başlıkları belliydi odama abim geldi sanki kırk yıllık ayrılmaz kankasıymış gibi benle konuşmaya başladı üniversiteye gideli baya degişmiş sınavı olmadıgı zamanlar otobüse atlayıp geliyo. Niye bu kadar yakın bi yere gitti ki daha benide yanına çagırıyo gelde beraber ofis açak diye harbi geri zekalı ben sırf o mal o şehre gitti diye her yaz gittigin yere gitmeyi bırak ugramaktan bile vazgeçmiştim.

Bu bana mal mal hikayelerini anlatmasın diye elimdeki kitaptan sorular sormaya başladım balkan savaşlarını anlat dedim bişeyler geveledi bende farkettimki kitapta zaten balkan savaşları yazmıyomuş ama çıkcak konularda var ya Rabbi.

Saat 8 de odama gelmişti saat on bir oldu hala konuşuyo biri şunu dövsün yaa. Hem ders çalıştırtmadı çok üzüldüm(!) hemde siyasi siyasi konuştu. Zaten karşıt görüşteyiz bide öyle sinirlerimi bozdu. Allahtan müzik açtıda güzel yabancı müziklerdi.

En son odadan çıkarken "Dur bi osturuyumda gidiyim la"

Demeye başladı puştlugunu belli etmek maksatlı bende odadan kovmaya çalıştım

"Bak bak bak nasıda yapıyom bak şuan yapıyom" demeye başladı

"Konuşurken yapamazsın hadi şimdi uza lan"

"Vay gereksiz nasıda biliyo" deyip odadan çıkmıştı ve ben baya gülmeye başladım.

Bugün o kadarda kötü geçmemişti.

Fahrettin odadan çıkınca bende direk uyumuştum telefonumdaki alarm 12 de çalınca bende uykulu uykulu kalktım gerçi pek fazla uykum yoktu zaten yatarken.

Üstümü giyindim ve Diyojenin yolunu tuttum.

15 dk da gelmiştim büyük başarı hava bu kadar soguk olunca koşarak geldim resmen.

Kapıda yine Semih vardı beni görünce selam verip ayaga kalktı

"Semih saçmalama otur oturdugun yerde ya benim artık burayla bi baglantım yok bana böyle davranmak zorunda degilsin"

"Olur mu öyle şey Deniz ya sen benim burda tanıdıgım en temiz ve akıllı kişisin sana böyle davranmıycamda kime davrancam?"

"Çok saol ama işte ne biliyim insan bi tuhaf oluyo"

"Ne demek her zaman Deniz. Ne zaman ihtiyacın olursa ben burdayım?

"Teşekkürler görüşürüz totom dondu" deyip içeri girdim.

Canım içmek istemiyodu harbiden ben ne zamandır içmiyodum. Eksikliginide hissetmedim bence bundan sonra beleşte olmadıgına göre içmesem iyiydi.

"Bora bi gazoz versene ya"

"Deniz hayırdır kanka neyin var"

"Yok bişeyim ne oldu ki"