6.BÖLÜM SENDEN SONRA

1.2K 65 24
                                    

Ofiste dün gecenin yankıları sürerken benim kafam Sinandaydı.
Bugün saat 15:00 de kömürlükte bekliyordu. Ne işe verebiliyordum kendimi nede çalışanlar gibi coşkulu olabiliyordum. Emindim, o hayatımı tekrar mahvetmek için fırsat kolluyordu.
O aynı olayları tekrarlatmak isteyecekti, biliyordum. Ama ben? Ben ne istiyordum? Ona tekrar kanmak mı istiyordum? O gözlere bakarak erimek mi?
Ona "Karşında eski saf Yusuf yok, ayağını denk al." drmiştim ama almazsa ne olacaktı? Ne yapabilecektim ki? Hiç bir
şey..
Saat 2 olmuştu. Karar vermek için çok az zamanım vardı.
Gitmezsem, bunu cezasız bırakmayacağına emindim. Gidersem?
Bilmiyordum. Kafamda büyük bir boşluk vardı. Beynim durmuştu sanki.
Ceketimi giyip çıktım odadan. Başka çarem yoktu. Gitmek zorundaydım.
Mercedesime binip eski mahalleye gittim.
Vardığımda saat henüz 3 olmamıştı. Arabamı mahallenin biraz uzağında bırakıp kömürlüğe doğru yürüdüm.
Kimseye görünmemeye çalışarak girdim ve Sinanı beklemeye başladım.
Buraya neden gelmiştim? Ondan gerçekten bu kadar korkuyormuydum? Yoksa bu hala ona karşı yok edemediğim hislerimmiydi?
Hala söndüremediğim aşkımmıydı?
Kararsızdım.
Saat 3 olduğunda gözlerimi kırpmadan kapıyı izledim. Ha geldi ha gelecek diye düşünerek yarım saat beklemiştim.
Ama gelmiyordu. Saat 15:30 olmuştu ama o hala ortalıkta yoktu.
Bir şey olmuştur diye bekledim ama hala yoktu.
Buluşma saatinin üstüne tam tamına 1 saat beklemiştim. Onu tekrar görme umudum vardı. O an farkettim, onu görmek istediğimi. Hala o saf çocuk olduğumu..
İçimdeki korku değildi beni buraya getiren. İçimdeki özlemdi, 12 yılın özlemi.

Birden telefonum çaldı. Hayatımda bir kez daha telefona bu kadar hızlı sarıldığımı hatırlamıyordum.
Tanımadığım bir numaraydı.
"Alo?" diye çıktım telefona.
"Yusuf?" Sinandı..
"Sinan?" dedim, sanki onun sesini duymak için can atıyordum.
"Biliyordum." dedi gülerek.
"Neyi?" diye sordum korkarak.
"Benim tarafımdan sikilmeye bu kadar meraklı olduğunu. Beklemene gerek yok, gidebilirsin." dedi soğuk bir sesle. O an telefonun ucunda sırıttığına yemin edebilirdim.
Yıkılmıştım. Yine kandırılmıştım. Yine o gözlere kanmıştım.
"N-ne?" diye kekeledim.
"Bekleme diyorum. Gelmeyeceğim. Sikmeyeceğim seni, anladınmı?" dedi bağıra bağıra. Her heceyi vurgulaya vurgulaya konuşmuştu.

Titreye titreye çıktım kömürlükten. Telefon hala elimdeydi.
Kapattım ve cebime koydum.
Gururum kırılmıştı yine. 12 yıl önce olduğu gibi, bugünde başarmıştı.

Arabama binip ofise gittim.
Yüzüm asık bir şekilde girdim odama.

Nasıl olmuştu? Herşeyden sonra hala ona nasıl aşık olabilirdim? Ona neden tek bir lafıyla güveniyordum her seferinde? Gelseydi, onunla sevişirmiydim gerçekten? Bu kadar gurursuzmuydum ben?

Ona bir kez daha yenilmenin verdiği acıyı hissediyordum iliklerime kadar.

Günler günleri kovalamıştı. Kömürlük olayı 3 gün geride kalmıştı ama içimdeki acı ve öfke hala tazeydi. 3 gün boyunca asık suratımla dolaşıyordum etrafta. Yeni sayımızın çıkmasına 3 gün kalmıştı. Beni birazda olsa mutlu eden şey buydu sadece.

Mustafa kapıya vurduktan sonra "Gir." dememi beklemeden girmişti odaya.
"Efendim, reklam ajansından Sinan bey geldi.
Birden başımı kaldırıp baktım ona. Ne işi vardı burda?
"Ne işi varmış?" dedim, halimi ona belli etmemeye çalışırken.
"Bilmiyorum, yeni fikirlerini sunmak istiyormuş."
"Yarın zaten bir toplantımız olacaktı. Söyleyin yarın sunar fikirlerini."
"Ben zaten belirttim bunu. Ama yarınki toplantıyı iptal etmek zorundalarmış."
"Bize sormadan, kendi kendilerine plan mı yapıyor bunlar?" dedim sinirle ayağa kalkarken.
Mustafa cevap vermediği için odamdan çıkıp Sinanın yanıma gittim. Mustafa da peşimden geliyordu.
"Sen işinin başına dön." deyip, gitmesini sağladım.

Yeni AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin