9.BÖLÜM KÜÇÜK YUSUF

1.2K 55 15
                                    

Keyifli okumalar. Biliyorum, ilk bölümler kadar güzel değil ama idare edin :D finalden önceki son bölüm
Yorum bekliyorum dedikçe yorum gelmiyor :))) en sevdiğim okuyucu tipi ehehe
___

Sabah kalktığımda başım çatlayacak gibiydi. Sanki kafamın içinde çocuklar koşuşturuyordu. Veya birileri kafamın içine girmiş davul zurna çalıyordu.
Kabussuz bir gece geçirmiştim.
Sabah kalktığımda yanımda olmasını beklediğim Meleği görememiştim.
Sonra odanın farklı olduğu çekti dikkatimi. Yavaş yavaş hatırlıyordum her şeyi. Geceyi Sinanla geçirmiştim.
Gözlerimi yumdum tekrar. 'Ne yaptım ben.' diye düşünerek elimi saçlarımın arasından geçirdim.
Olamazdı. Sinanla sevişmiş olamam. Ona yine kanmış olamam..
Belimde ve kalçamda, en az kafamda hissettiğim kadar ağrı hissediyordum.
Onunla pişman olacağımı bile bile sevişmiştim. Suç bendeydi..
Utanıyordum. En çokta kızlarımdan. Onların bir daha gözlerine nasıl bakacaktım?

Beni boğacakmış gibi hissettiren yorganı üstümden attım ve ayağa kalktım. Çırıl çıplaktım.
Hemen bulduğum ilk kıyafetleri giydim. Benim değildi odada olan giyisiler ama daha fazla çıplak dolaşmak istemiyordum.
Pantolonu giydikten sonra, gömleğide giydin ama iliklemeden aşağı indim.
Bir an önce Sinanı görmeliydim. Onun hala dün gece ki gibi olduğunu görmeliydim. Beni kandırmadığını, ona güvenmekte haklı olduğumu..
Merdivenleri hızla indikten sonra onu mutfakta yakaladım. Telefonda biriyle konuşuyor ve kahvaltı ediyordu. Üstelik bir boxer dışında çıplaktı.
Beni görür görmez gülümsedi ve sandalyeden kalktı.
Yanıma geldi ve elindeki telefona dikkat etmeden öptü beni. Bende öpücüğüne karşılık verdim. Keyifsizdim ama beni kandırmamıştı anlaşılan. Ona soğuk davranmak istemiyordum.

Bir kaç dakika sonra telefonu kapattığında konuşmaya başladık.
"Nasıl hissediyorsun?" diye sordu.
"Biraz acayip." dedim, tebessüm ederek.
"Çok güzeldi." dedi. "Benim içinde." dedim tekrar utanarak. Kendimi eski günlerdeki gibi hissetmiştim. Yine mutluluğa yakın hissediyordum, umduğum tek şey yine mutlu olacakken kahrolmamaktı.
"Utanmana gerek yok. Artık benimsin zaten, gece söz verdin." dedi gülerek. Çok içten ve samimi geliyordu. Yada ben onu öyle görmek istiyordum.
"Öylemi dedim?" diye sordum alnımı ovarken.
"Evet ve bir çok şey daha."
"Ney mesela?" dedim ve ardından ağızıma bir ekmek parçası attım.
"Öğrenirsin." dedi, sağ gözünü kırparak.

Ne demek istediğini anlayamamıştım ama fazla sorgulamamıştım da.
"Bana bir kaç kıyafet verebilirmisin? İşe gitmeliyim." dedim.

Yeni giyisiler verdikten sonra beni şirkete bırakmıştı.
Bugün yeni sayının çıkmadan önceki son gündü. Fazla iş olmasada heyecanlıydık hepimiz. Bir sonraki sayı için çalışmalar başlamıştı bile.
Odama geçtikten sonra Mustafa girdi odaya.
"Başım çatlıyor Yusuf bey, sizin de öylemi?"
"Evet, sanırım biraz fazla kaçırdık." dedim.
"Sanırım." dedi ve ekledi. "Melek hanım aradı beni. Gece eve gitmemişsiniz, telefonunuz da kapalıymış. Onu acilen aramanızı bekliyor." Tüm bunları derken sırıtıyordu.
"Neden sırıtıyorsun sen?" dedim sinirle.
"Hiç efendim." diye karşılık verdi. Aklından neler geçtiğini biliyordum. Sinanla birlikte kendimize iki kadın bulduğumuzu düşünüyordu.
"Düşündüğün hiç bir şey olmadı. Çıkabilirsin."
Anında çıktı odadan. Telefonum o kadar suya dayanamadığı için bozulmuştu ama bozulmasada şuan için Meleği arama gibi bir niyetim yoktu. Yüz yüze bir bahane bulmak daha iyi olabilirdi. Hem hala Sinanın etkisi altındayken bu güzel sersemliği Meleğin sesiyle bozmak istemiyordum. Kendimi liseli aşıklar gibi hissediyor ve Sinanın beni bu sefer kandırmadığına ikna ediyordum.

Gün içerisinde onlarca kez Sinana mesaj atmak gelmişti içimden ama telefonum yoktu.
Şimdi gelse, anında onunla sevişebileceğimi düşünüyordum. Sonra aklıma kızlarım geliyor ve bu düşünceden kurtuluyorum. Liseli olmadığımı ve yaptıklarımın yanlış bile olabileceğini bana sadece onlar hatırlatıyordu.

Halletmem gereken bir kaç işi hallettiğimde saat akşam 5 olmuştu. Hazırlanıp çıktım ofisten.
Cüzdanım ve arabanın anahtarını, Sinanla sarıldığımız günün ertesine odamda masanın üzerinde bulmuştum tuhaf bir şekilde. Ne arabama bir şey yapmıştı nede cüzdanıma dokunulmuştu.

Arabama atlayıp eve gittim.
Yolda kendimce bir bahane bulmuştum.

Alkolü fazla kaçırdığım için Sinan beni eve getirmedi. Rezil olmamı istemedi, o yüzden onun evinde yattım. Her şey bu kadar basitti.

Anahtarı çıkardım cebimden ve kapıyı açtım. Açar açmaz ise karşımda Meleği elinde bir valiz ve kızlarla gördüm.
Ne olduğunu anlayamamıştım. Gece eve gelmediğim içinmiydi bunlar? Yoksa başka bir şeymi olmuştu?
"Noluyor?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Çekil." dedi sadece.
"Nereye?"
"İzmire!"
"Neden? Gece eve gelmediğim içinmi? Bir açıklaması var. Bunun için İzmire gidilmezki?" dedim, masummuşum gibi davranırken.
"Neymiş?" diye sordu Melek.
"Gece kutlamada biraz fazla kaçırdım. Yani bayağı kaçırmışım. Sonra Sinan sağolsun, komşulara falan rezil olmayayım diye beni evine götürmüş. Ordaydım gece." dedim. Kendime şaşıyordum, bu kadar kolay yalan söyleyebildiğim için ama Melekin bakışları "Tamam affediyorum." dan çok "Anlat sen anlat, ben gerçekleri biliyorum zaten." diyordu.
"Kızlar siz geçin." dedi ve Pelinle Selini dışarı yolladı.
Onlar gittikten sona valizi yere bıraktı.
"Sen öyle bir aşağılıksın ki.. İğreniyorum senden! Pis ibne." dedi ellerini sıkarken.
Olamazdı.. Öğrenmiş olamaz.. Nereden bilebilir ki yaptıklarımızı?
Sinan kimseye bir şey demediyse nerden biliyordu? Sinan dememiştir. O beni seviyor, buna emindim. Beni kandırmadı.
"Ne diyorsun? Anlamıyorum? Nasıl konuşuyorsun Melek?" Hiç bir şeyden haberim yokmuş gibi, masummuşum gibi rol yapmaktan bir şey gelmiyordu elimden. Eşcinsel olduğumu öğrenmiş olamazdı ama öğrenmediyse neden ibne demişti?
"Yalvarırım Melek, gitme." dedim. Yalvarabilirdim ona. Kızlarım ve annem için.
"Çekil önümden!" diye bağırdı ve beni kenara itti.
Gidiyordu. Onu zorla tutamazdım.
Kafayı yemek üzereydim. Nasıl öğrenirdi bunları?
Açık kapıyı kapattıktan sonra evin telefonundan Sinanı aradım. Kapalıydı.
"Nerdesin Sinan, NERDESİN?" diye bağırıyordum kendi kendime. Böyle bir şeyi tekrarladığımı annem duyarsa mahvolurdum.
Sonra aynı telefondan Meleği aradım. Kimseye bir şey anlatmamalıydı.
Ama oda çıkmıyordu telefona. Sanki üstüme duvarlar örülüyormuş gibi hissediyordum. Kapılar teker teker yüzüme kapatılıyordu adeta.
12 yıl sonra tekrar aynı hatayı yapmış olamazdım. Ben emindim Sinanın bir hata yapmadığına. Her şeye rağmen emindim. Ona onca şeyi anlattıktan sonra, çektiklerimi, yaşadıklarımı anlattıktan sonra beni bir kez daha öldüremezdi. Vicdanlı biriydi o, her şeye rağmen vicdanlıydı!
Telefonu tekrar elime aldım ve Sinanı aradım. Bu sefer çıkmıştı telefonuma.
"Ne var?" diye çıkmasından anlamıştım bir şeylerin ters gittiğini.
"Sinan? Melek her şeyi öğrenmiş.." dedim endişeyle.
"Ben gösterdim, sevgilim." dedi alayla. O an kalbimden vurulmuştum sanki. Belki kanamıyordu, durmamıştı ama acıyordu. Hemde çok. Duyduklarım doğru olamazdı?
"Senmi?" diye üsteledim. Hala çocuktum. Ona şimdi bile inanmak isteyen saf bir çocuk. Veya sadece aşıktım.
"Ben. Sinan." dedi.
İnanamıyordum. Ne ona, ne kendime.
"Videomuz, profesyonel pornolardan güzel oldu." diye ekledi gülerek. İğreniyordum ondan. Daha doğrusu iğrenmek istiyordum.
Taşlar yavaş yavaş yerine oturuyordu. Gece soruları bu video için sormuştu.. Her şeyi kaydetmişti. Bitmiştim ben.
'Neden yaptın?' demeye kalmadan telefonu kapatmıştı.
Beni yine kandırmıştı. Bu kadar basit olamazdı. Beni sikip, bir kenara atıp, hayatımı mahvedim kaçamazdı. Anlam vermekte zorlanıyordum. Daha bir kaç saat önce öpüşmüştüm. Ne olmuştuda beni yine sırtımdan vurmuştu? Ne yapmıştım?

Ona yine kanmıştım. Hayatımı yine mahvetmişti.
Ben hala eski Yusuftum.
Saf ve kandırması kolay.
Yere düşmüştüm. Kendimi öldürmek istiyordum sadece. Öylesine utanıyordum..

Bir süre sonra ayağa kalktım. Ne yapmam gerektiğini biliyordum.
Küçük Yusuf artık büyümeliydi. Son hamlemle Yusuf büyüyecekti artık.
Ben büyüyecektim. Kandıramayacaklardı beni bir daha.
Aşkla vuramayacaklardı beni, kullanmayacaklardı.

Yeni AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin