giriş

2.1K 129 112
                                    

karnına kılıç saplanmış bir adamın, etrafa saçarak kustuğu kanın rengine bürünmüş gökyüzü kucak açmıştı o kaya parçasının etrafına. gökyüzünün tam ortasında, kıyafete açılmış bir delik misali oval ve ortama uygunsuz dolunay yer almaktaydı.

yeryüzü gökyüzünü kıskanmış olmalıydı ki bir gölet oluşturmuştu aynı renkte ve dolunayın yansımasını hapsetmişti içerisine.

iki ejderha başı motifinin yer altığı üçgen biçimindeki siyah kiremit çatının üzerindeki konumunu bozarak, ayak topuklarıyla yeryüzündeki o göleti dağıttı; kan rengi suyun yüzüne sıçramasını sağladı.

topukları üzerine gerçekleştirdiği dönüşle amacı arkasındaki bedeni korumak olmalıydı ki şuanda avuç içinden firar edercesine kaçan bir kan kütlesi vardı; ikinci bir göleti getirmekteydi meydana.

siyah, belini geçer uzunlukta saçları vardı, hatta kızıl renkteki gökyüzünün kötülüğü ve şeytani güçleri yavaş yavaş çağırdığının habercisi kara bulutların renkleriyle eşti. aynı renk bol cüppesi yer yer kızıllıklara yer vermişti ki bu kızıllıkların çoğu her ne kadar ince dudaklarını birbirine bastırarak kaçmasını önlemeye çalışmasına rağmen süzülerek akan kanına aitti. kanla özdeş renge sahip göz yuvarlakları yumruk yaptığı elinden çekildi ve karşısındaki yayını germiş, beyaz giyimli meleğe uzandı.

parmakları gevşeyince gümüş ok kan göletinin üzerine düştü ve sıçrayarak havalanan kırmızı su, avuç içindeki kanla bir oldu; yeniden yere damlarcasına düştü.

sendeledi oğlan, gümüş okun temas ettiği avcundan içeriye bedenini çürütmek namına bir büyü yayılmaktaydı. sendelerken kırdığı dizleri, az sonra yere düşmesine alt zemin sağlamaktaydı ama arkasındaki koruduğu beden onu tuttu ve başını kendi göğsüne yaslandırtarak geriye çekildi.

beyaz cüppesi, insanların cenaze giysilerine benzemekteydi. bu tanım, wei wuxian'a aitti ki şüphesiz meleklerle ve özellikle lan wangji ile cüppeleri üzerinden dalga geçerdi. kendisiyle sürekli olarak uğraşan adamın, acı içerisinde gözkapakları kırmızı irislerini örtmüş haline karşı bir kar tanesi kadar beyaz, porselen tanımı yapılabilecek yüzünden kavisli bir yol seçerek aktı gözyaşları. inci tanelerine benzemekteydi bu yaşlar; esmer bedenin yüzüne düştüğünde bir taşın durgun su yüzeyine atıldığı vakit su yüzeyinde var ettiği şekillerin minyatür bir hali canlandırıldı esmer yüzün üzerinde.

kucağındaki bedenin normalde bir çırpışıyla tüm negatif enerjiyi çekip, düşmanlarına püskürtebildiği görkemli; insanlara göre karganın tüylerine benzer siyah kanatları, sevdiği adamı korumak uğruna bir çırpıda yenebileceği düşmanları tarafından yolunmuş, paramparça edilmişti.

lan wangji etrafında gezdirdi koca bir buzulun dondurucu soğuğuna denk yuvarlaklarını. wei wuxian ve kendisi bahane edilerek iki tarafın birbirine açtığı savaşın ortasındaydılar. melekler yaylarını geriyor, gümüş oklarını şeytanlara acımasızca yolluyordu. şeytanlarınsa kimisi siyah kanatlarıyla gökyüzünde süzülerek bir kanat çırpışlarıyla hava kütlesini meleklere yolluyor, kimisiyse flütleriyle kara bulutların içerisinde bulunan negatif kin enerjisini karşı tarafa saldırtıyordu.

mavi gözleri yeniden kucağındaki bedenle buluştu, kirpikleri yanaklarını okşuyor, sanki anahtarı kaybolmuş bir kilit görevini görüyorcasına wei wuxian'ın gözlerinin açılmasını imkansız kılıyordu.

şeytanlarınki kadar görkemli olmayan kanatlarını açtı ve wei wuxian'la kendini içine sakladı. asıl amaçlarını unutmamış bir kaç melek ve şeytan bir olup, o beyaz kanatlara saldırdı. beyaz kanatlar hiç sevmediği çünkü kendi asilliğini kaybettiren o rengi akıttı tüyleri üzerinden. lan wangji dudaklarını bastırdı birbirine. normalde bir ölü kadar donuk olan beti benzinin attığı yüzü ağzındaki kanı püskürtmemek namına acı acı yandı ve kaşları hiç çatılmamışçasına çatıldı ki mavi gözlerini neredeyse ezer oldu.

kanatlarından mahrum bırakılmış ‹yizhan›Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin