27. bölüm

2.3K 73 5
                                    

Medya; tanıtım ! Sizce bahsedilen kötü olay ne olabilir bebeksularım ? Tanıtımın içinde büyük bir spoi var bir göz atın derim. İyi okumalar <3

   Ellerim hemen karnıma giderken " ne ?! " diye bağırdım. Robin cevap veremeden bana sarılan roze " hala oluyorum anabeth, hala! Sen de anne olacaksın " diye heyecanla sıraladı cümlelerini. Şaşkınlıkla sadece bakakalırken rayn' ın alayla " dondu kaldı heyecandan " dediğini duydum. Zar zor kendime gelirken aklımda annemlere ne diyeceğim sorusu vardı. Tamam fazla bir tepki göstermeyeceklerdi belki ama ne bileyim işte ! Ben salak salak konuşamazken odaya giren doktor ile hepimiz ona döndük. Sarı saçlı benim yaşlarımda güzel bir kadındı. Gülümseyerek " evet annemiz uyanmış, kendini nasıl hissediyorsun anabeth ? " dedi samimice. Omuz silkerek " iyiyim " dedim ardından elimi karnıma hafifçe bastırırken " o da iyi değil mi ? " diye sordum korkuyla. Başını olumlu anlamda salladı. " o da iyi sorun yok sadece kendini belli etmek istemiş anlaşılan "

Cümleleri tamamen rahatlamamı sağladığında " ne zaman çıkabiliriz peki ? " diye sordum. Elindeki kağıtlara göz atarken " şimdi çıkabilirsin bir problem görünmüyor sadece sana vitamin yazacağım " dedi ve birşeyler yazıp robinin eline tutuşturdu. Kadın odadan çıkınca robine döndüm, elindeki reçeteyi inceliyordu dikkatle çatık kaşlarıyla. Robin ve rayn çıkış işlemleri için yanımızdan ayrılınca roze' un yardımlarıyla hazırlandım ve koluna girip odadan çıktım. Arabaya inince zorla arka koltuğa oturtmalarıyla göz devirip surat astım. Bebek ön koltuğa oturmam için engel değildi ki ! Benim surat asmam, roze' un sürekli karnımı okşayıp konuşması ve robinin iki saniyede bir dikiz aynasından beni kontrol ettiği bir yolculuk sonunda eve varabildik. Robin yine kucaklamak istediğinde sonunda dayanamamış ve bağırmıştım. O da mecbur elleyememişti. Salona girip koltuklara oturunca " robin annemlere bunu söylememiz gerek " dedim kısık sesle. Başını sallayarak telefonunu çıkardı ve birşeyler yaptıktan sonra kulağına dayadı. Anlamazca ona bakarken " merhaba bayan away, nasılsınız.. Ben de iyiyim. Şey diyecektim ben eğer müsaitseniz bu akşam size gelmek istiyoruz anabeth ile sizinle konuşmamız gereken bir konu var.. hayır kötü bir şey değil meraklanmayın. Evet, iyi günler " dedi ve telefonu kapattı. Gevşekçe ardına yaslanırken " saat altıda gideceğiz sorun kalmadı ? " dedi. Dehşetle ona bakarken olumsuz anlamda başımı salladım. Bu adam delirmişti cidden..

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Masada sessizlik hakimken birden " hamileyim " kelimesi fırladı dudaklarımdan. Babamın elindeki kaşık tabağa düşerken annem yerinden fırladı. Kollarını boynuma dolayıp " ah bebeğim bu harika bir haber ! Annane olacağım " diye bağırdı sevinçle. Kollarımı anneme dolasam da gözlerimi babamdan ayıramadım. Başı eğik halde bir süre durdu ardından bize hiç bakmadan ayaklandı ve bize arkasını döndü. Gideceği korkusuyla hemen yerimden kalkarken " baba " dedim. Duraksayan bedeni yavaşça bana dönerken gözlerim dolmuş gözleriyle buluştu. Anında benim de gözlerim dolarken kaçan iki damlayı tutamadım. Hızla yanıma gelip beni kolları arasına alınca sanki bunu bekler gibi hıçkırdım. Dudakları başımın üstüne değerken " benim manolya kokulu bebeğim büyümüş ve kendi bebeği mi olacakmış? Sen ne zaman anne olacak kadar büyüdün? " dedi titrek sesiyle. Kollarımı sıkıca ona dolayıp ağlarken güldüm ve burnumu çekip " dede olacak kadar yaşlandın bay chris " dedim. Benden ayrılıp gözlerimi kuruladı ve göz kırparak robin e döndü. Aniden yüzünün tam ortasına attığı yumrukla korkudan yerimden sıçrarken bağırmamak için zor tuttum kendimi. Babam sanki yumruk atan o değilmiş gibi robini kendine çekip erkekçe sarıldığında annemle bakıştık. Babam sanırım kafayı sıyırmıştı ? Bu hareketiyle rahatlayan robin " sinirlendiniz sandım efendim " dedi gülerek. Onlara siz aptal mısınız? bakışı atan annem ile ben sadece izlemekle yetindik. Sanırım robin güzel haberi alınca delirmişti! Babam kızmıştı ya işte neden kızmasa yumruk atsın değil mi ? Babam da onun gibi gülerek cevap vermemeyi seçince annem kendi kendine söylendi ve beni de kolumdan çekerek koltuğa oturdu. Sohbet ederken elinde kahvelerle gelen yardımcı kadına parlayan gözlerle baktım. Tam kahvenin birini almak üzereyken robin " efendim anabeth' in artık kahve içmesi sakıncalı biliyorsunuz ki portakal suyu içerse daha iyi olur " deyince somurttum. Memnuniyetsizce söze girecekken bu sefer babam " sende o kahveyi bırak amy, sana da yasak " dedi. Annemle kollarımızı göğsümüzde birleştirmiş karşımızda bize kıs kıs gülen erkeklerimize öldürücü bakışlar atıyorduk ta ki portakal sularımız gelene kadar. Aniden burnuma dolan portakal kokusuyla iştahla dudaklarımı yaladım. Atlarcasına bardağı alıp kafama diktikten sonra rahat bir nefes aldım. Robinler bu halime gülerken annem yüzünü buruşturup " ben tatlı birşeyler istiyorum " dedi. Yardımcı kadın bu sefer annemin istediğini getirmeye gidince annemin önünde ellenmemiş duran bardağa diktim gözlerimi. Bardak birden benden uzaklaştırılınca şaşkınca karşıma baktım. Robin sanki amacımı anlamış gibi muzipçe bana bakarken bardağı kafasına dikti. Bitirdiği bardağı sehpaya geri koyarken yaladığı dudaklarından zar zor aldım gözlerimi ve iç çektim. Bu hamilelik süreci zor olacaktı belli ki !

TUTKUNUN GÖLGESİNDE +18 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin