17. bölüm

3.6K 83 2
                                    

Medya anabeth'in çizimi ve ürün❤

Robin'den:
Çalışma masamda sere serpe oturmuş tüm dikkatini elindeki kaleme vermiş olan kadına hayranlıkla baktım. Çattığı kaşları, farkında olmadan memnuniyetsizce büzdüğü dudakları, durmadan salladığı sağ bacağı, tepesinde topuz yapıp bir kalemle tutturduğu saçlarıyla tek kelimeyle mükemmeldi.. elimdeki tepsiyle salak salak dikilmiş onu izlediğimi geç de olsa fark edince silkelenerek kendime geldim. Saat gece iki olmuştu ve çizimini başladığından beri bana göstermemek için pozisyondan pozisyona girmişti ! Gören de çizim yaptığını değil de ölümsüzlük tarifini önündeki kağıda yazdığını sanırdı. Tepsideki tek kahveyi ona verdikten sonra esneyerek yerime oturdum. Gözleri nihayet beni bulurken ' sonunda ' diye bağırmamak için kendimi zor tuttum, onun yerine arkama yaslanıp şişmiş gözlerine diktim gözlerimi. Gelir gelmez rahat olabilmek için üzerine geçirdiği tişörtüm bile oturmaktan kırış kırış olmuştu ! Kupayı küçük avuçları arasına alıp " sonunda bitti " diye yorgunca söylenmesiyle merakla yerimde dikleştim. Önündeki kağıt ilk defa görüş açıma girerken şaşkınlıkla kaşlarım kalktı. Evet çiziminin kuvvetli olduğunu biliyordum ama bu kadarını da beklemiyordum. Sadece bir sürelik eğitim almış biri için bile çizginin çok çok üzerindeydi başarısı. En küçük ayrıntısına kadar resmettiği ağır tasarım büyüleyiciydi kendisi gibi. Toparlanabildiğimde merakla tepkilerimi izliyordu. " bu tasarım mükemmelin de ötesinde olmuş anabeth. Beni nasıl dehşete düşüreceğini çok iyi biliyorsun bebeğim "

Sırıtarak ayağa kalktı ve tutulmuş olduğunu düşündüğüm bedenini esnetti. Bitmiş kahve kupasını da eline alarak " ben uyumaya gidiyorum, ölmediğin sürece beni uyandırma hatta öldüğünü düşünsen bile uyandırma ya " diye kendi kendine homurdanarak odadan çıktı. Bir süre ardından salınan zarif bedenini izlesem de odayı terk eder etmez önüme yeni bir kağıt çekerek kalemi kavradım. İşimi hemen bitirip biran önce kucağında uyumak istiyordum..

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●

ANABETH' DEN:
Uyku ve uyanıklık arasında gidip gelirken burnuma ulaşan kokularla gözlerimi araladım. Fazla uyumaktan şişmiş gözlerimi ovuştururken odadan çıkıp kokuyu takip ederek mutfağa kadar indim. Kapıdan girer girmez gördüğüm görüntü hayran olunasıydı. Altında sadece eşoftmanı vardı ve ocağın başında dikilmiş ustaca yaptığı omleti çeviriyordu. Havada dönen omlet hiçbir sorun çıkarmadan tavayla buluşurken gülerek alkışlamaya başladım. Bakışları tüm dikkatini verdiği omletten bana dönerken arkasından sokulup sarıldım. Göğsünde birleştirdiğim ellerimin üzerine elleri kapanırken " günaydın bebeğim " dedi boğuk sesiyle. Burnumu kürek kemikleri arasına sürtüp kokusunu solurken mayışmış sesimle cevap verdim.
" günaydın koca adam "

Yüzü bana dönerken ensemden kavrayarak dudaklarımızı birleştirdi. Tatlı istilasına karşılık verirken dilime dolanan diliyle inledim. Aceleci hareketlerle tişörtünü başından aşırıp ellerimi kaslı gövdesinde dolaştırmaya başladım. Elimin değdiği kasları kasılırken bundan delice bir haz duydum. Dudaklarımızı ayırmadan beni ortadaki ada tezgaha yatırdı ve üzerime kapaklandı. Altından kurtulmak için tezgah üzerinde gülerek yukarı doğru kayarken kulaklarıma tezgah üzerindeki şeylerin düşüş sesleri doluyordu. Umursamayarak sırıtıp öpüşünü derinleştirmeyi seçti. Tam kendimi tamamen kontrolüne bırakacakken burnuma dolan kokuyla zar zor ayrılıp " omlet !! " diye çığlık attım. Aceleyle pozisyonumuzu bozarken yanmış omlete panikle baktık. Robin benden önce toparlanıp yanmış omleti tavlasıyla birlikte lavobanın içine attı. Suyu açtığı an yükselen ince sesle yerimde sıçramama engel olamadım. Mutfak dumanla dolduğu zaman yangın alarmları devreye girdi ve başımızdan aşağı sular akmaya başladı. Sinir bozukluğuyla yüzümü elimle kapatıp gülerken robinin de benden farkı yoktu. Alayla " ne kadar da ateşliyiz, ev bile dayanamadı ateşimize ! " dediğinde mutfaktan çıkmakla meşguldüm. Beraber odaya çıkıp kendimize çeki düzen verdikten sonra geri aşağı indik. Arka cebime tıkıştırdığım telefonum çalmaya başladı. Telefonu elime alınca ekranda gördüğüm ' babam ' yazısıyla sırıtarak aramayı yanıtladım.
" sonunda karından bana zaman bulabildin demek yakışıklı! "

Karşı taraftan duyduğum hıçkırık sesiyle ifadem dondu. Korkuyla " baba ? Neler oluyor tanrı aşkına ? " diye sorarcasına konuştuğumda zar zor " anabeth annen " diyebildi. Parmaklarımın arasındaki telefon kayıp yerle buluştu. Robin aceleyle yerden telefonu alıp birşeyler derken sesler kulağıma uğultu gibi geliyordu. Kapanan telefon sonrası arabaya binişimiz ve yola koyuluşumuz esnasında ağzımı bile açmadım. Anneme ne olmuştu? İyi miydi ? Düşünceler arasında kaybolmuşken elimin üzerine kapanan sıcak elle robine döndüm. Eli benimkinin aksine sıcacıktı. Gözleri bir yol bir benim aramda gelip giderken " sakin ol anabeth, durumu bilmiyoruz hem belki de büyük bir sorun yoktur " dedi içimi rahatlatmaya çalışarak. Özel bir hastanenin önünde durduğumuzda robinin yönlendirmesiyle ikinci kata çıktık. Anında dinlenme koltuklarında oturan şaşkınlıkla boş boş önlerine bakan üçlü çarptı gözüme. Ablam ve babam dehşet içindeyken annem sırıtıyordu. Onu sapasağlam görmenin verdiği heyecanla koşup kollarımı bedenine sardım diz çökerek. Geri çekilebildiğimde yüzünü avuçlayıp dikkatle inceledim. Gözleri kızarmıştı sanki hafifçe. Babama döndüğümde mimiksizce bizi izlediğini gördüm. Yerimden ayaklanıp karşısına dikildiğinde kurduğu cümle gözlerimin büyümesine neden oldu.

" yeniden hamileyiz lan !! "

TUTKUNUN GÖLGESİNDE +18 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin