"Yalnızlık en çok etrafın bedenlerle dolu olup ruhun tek kaldığında acı verir."
_____
Elif, yağmurun durmasıyla eve doğru yol almıştı. Pastahane ile evinin arasında fazla mesafe olmamasına rağmen biraz daha fazla yürümek için yolu uzatıyordu. Evlerinin olduğu sokağa varınca bıkkın bir nefes verdi dışarıya. Yürüyüş buraya kadardı.
Zile basıp kapının açılmasını beklemeye başladı.
Kısa bir sürenin ardından kapı açıldı. Elif kapıda üvey babasının oğlunu yani Deniz'i görünce belli etmese de çok mutlu olmuştu. Bu aralar onunla konuşmaya çokça ihtiyacı vardı.
Deniz kolunu Elif'in omzuna kıyarak mutfağa doğru ilerletti. İçeride annesi ile üvey babası konuşuyorlardı. Elif'i görünce Kemal Bey samimi bir gülümseme ile halini hatrını sordu. Elif ise aynı samimiyetle karşılık verdi. Annesi Elif'e bakmamıştı bile. Her zaman böyle idi gerçi bu. Annesi Elif'i her zaman görmezden gelirdi.
Elif annesini kafasına takmamaya çalışarak Deniz ile birlikte yukarı odasına çıktılar. Deniz pencere önündeki koltuğa otururken Elif de hemen karşısındakine oturdu.
Deniz Elif'in moralinin bozık olduğunu açıkça görebiliyordu. Ancak nedenini de bildiği için üstelemek istemedi.
-Ee güzellik, anlat bakalım. Ne var ne yok.
Omuz silkerek cevap verdi Elif. Konuşası gelmiyordu. Ancak Deniz'in durmaya miyeti yoktu anlaşılan.
-Var mı bi yanlış yapan falan? Söyle dövelim.
Elif bu soru karşısında küçük bir kahkaha attı.
-Nasıl bir kekosun yaa. Dövelim de ne demek? Eğer yanlışı olan olursa ben organlarını deşerim merak etme.
Elif Deniz'in şaşırmış haline göz kırpıp önüne döndü. Deniz ise böyle bir cevap beklemediği için gözlerini pörtletip konuştu.
-Şuan dövmek daha cazip geldi ama yine de sen bilirsin. Senin işine karışmayım ben.
Ellerini ben suçlu değilim gibi kaldırıp camdan dışarıyı seyretmeye başladı. Sessiz bir şekilde ikisi de dışarıyı seyrederken kapıda Elif'in abisi Can göründü. İkisi de oraya dönmüş Can'ın geliş sebebini anlamaya çalışıyorlardı.
-Yarın bir kolejin sınavı varmış Elif sen mutlaka gidiyorsun. Deniz sen de istersen Elif'e eşlik edebilirsin.
Hiç bir cevap beklemeden kapıyı kapatıp gitti. Elif şaşkın ve sinirli bir şekilde ayağa kalktı.
Annesinin ve abisinin onu böyle görmezden gelip her dediklerini yapmasını beklemeleri ona çok ama çok saçma geliyordu. Sinirlerini dizginlemek için elini yüzüne kapatıp kalktığı yere geri oturdu.
Deniz de Elif'i sakinleştirmek isteyip konuşup duruyordu.
-Merak etme Cadı bende gelirim seninle. Hem yalnız olmazsın hemde çıkışta bir yerlere gideriz. Olmaz mı?
Elif bu teklife samimi olduğunu düşündüğü bir gülümseme gönderip olumlu anlamda kafasını salladı.
"En azından yalnız olmayacağım" diye geçirdi içinden. Bu hayatta 9 yaşından beri yalnızlıktan nefret ediyordu. Ama ne yazık ki 9 yaşından beri de yalnızlık onun peşini bırakmıyordu. Özellikle de annesi ve abisiyle yaşadığı bu evde görmezden gelinmek onun tattığı en acı yalnızlıktı.
"Yalnızlık..." derdi babası. "Yalnızlık en çok etrafın bedenlerle dolu olup ruhun tek kaldığında acı verir."
Babasının bir sözünü daha hatırlamasıyla hüzünle gülümsedi genç kız. Bu dünyada en çok sevdiği erkek şüphesiz babası olacaktı. "Kimseyi onun kadar sevemem" diye geçirdi içinden. "Kimse ona beslediğim sevginin yanından bile geçemez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Küçük Kibrit Ve Bir Kıvılcım
Viễn tưởng"Bir kurtuluş yolu var mı aklında?" "Var." Cebinden bir kibrit çıkardı Elif. Bartu kibriti görünce sinirlenmişti. "Ne yani küçük bir kibrit mi kurtaracak bizi?" Elif gülümseyerek baktı Bartu'nun yüzüne. "Siz benim kaybolmuş ruhumu küçük kalbinizin ı...