1.Bölüm : Elif Buse Demir

30 7 3
                                    

"Hayatın kendisi bir oyun. Ve bu oyunda ipler yalnızca onun elinde olur.  Hayat henüz oyununu oynamamış ise kimin şahbaz kimin kukla olduğu bilinmez."

______

-Buse Demir... 3 aydır CCC hacker grubunda ve bize önemli bir tehdit oluşturuyor. Ayrıca aldığımız bilgilere göre Buse Demir adıyla bilinen hackerın da başında bulunduğu 6 kişilik önemli bir kadroları var.

Çocukları kendi taraflarına çekebildiler mi henüz bilmiyoruz. Onları kendi tarafımıza almadan önce bizim ne kadar güçlü olduğumuzu anlamalarını sağlamalıyız.

Ajax ekibi olarak bunu başarabileceğimize inanıyorum. Bize mutlaka katılacaklar. Belki isteyerek belki zorunda kalarak. Ama sonuç her zaman olduğu gibi yine bizim yüzümüzü güldürecek. Bundan emin olunuz.

Siyah toplantı odasında 9 Ajax üyesi oturmuş bu 6 çocuğu konuşuyorlardı. Yaşlarına göre gayet başarılı olan bu 6 çocuğun kaderini ellerine almak istiyorlardı.

Onlarla izlemeye değer bir sahne yazacaklarını düşünüyor ve kukla olarak gördükleri bu çocukların iplerini nasıl bağlayacaklarını konuşuyorlardı.

Fakat bilmiyorlardı ki hayatın kendisi bir oyun. Ve bu oyunda ipler yalnızca onun elinde olur. Diğerleri ne kadar şahbaz olduğunu sansalar da hayat henüz oyununu oynamamış ise kimin şahbaz kimin kukla olduğu bilinmez.

________

Elif Buse'nin elleri hızlıca klavyenin tuşlarında geziniyordu. Bu zamana kadar ki hiç bir görevde bu kadar zorlanmamıştı. Başlangıcını yıllar önce attığı bu kodun devamını getirmek için uğraşıyordu.

Ama anılar beynine doluyor, gözlerini buğulandırıyor ve bu durumu daha da zorlaştırıyordu. 'Enter' a basmadan önce arkasına yaslandı. Hata yapıp yapmadığını bilmiyordu ama bir an önce tamamlamalıydı. Derin bir nefes alıp 'enter'a tıkladı. Önündeki ekran kararırken arkasına yaslanıp zihnini boşaltmaya çalıştı.

Kapının önündeki ayak seslerini duyduğunda hızlıca yanaklarını kurulayıp kendine geldi. Gözlerinden ağladığı kolay kolay anlaşılmazdı zaten. Sesini ve duygularını kontrol etmeyi ise 7 yıl önce öğrenmişti.

Çalıştığı ofisin kapısı açıldı ve kapının önünde Mehmet Bey belirdi. Sıcacık bir gülümsemeyle Elif'e doğru geldi.

-Buseciğim, işin bittiyse çıkabilirsin. Bugün zorlu bir gün oldu zaten daha fazla yorma kendini.

Elif yüzünde gülümseme yoksunluğuyla yavaşça başını salayıp tekrar ekrana döndü.

Beklediği görüntüyü görünce çantasını ve montunu alıp Mehmet Bey'e bakmadan çıktı.

Açık hava onu her zaman kendine getirmişti. Yavaş bir şekilde yürüyerek her zamanki gittiği pastanenin önüne geldi. İçerisinin neredeyse boş olduğunu gördüğünde şaşırmadı. Çünkü hava şiddetli bir yağmurun haberini veriyordu.

İçeri girip her zaman oturduğu masaya, pencere kenarına oturdu. Ve rutin gelen garsona siparişlerini verip dışarıyı izlemeye başladı.

Elif'in içeri girmesiyle yağmur yağmaya başlamıştı. Henüz şiddetli değildi ancak dışardaki insanlar evlerine gitmek için acele ediyorlardı.

Bir anne, kızının elinden tutmuş acele etmesi için çekiştiriyordu. Kızı 11-12 yaşlarındaydı. Annesinin çekiştirmesini takmayarak biriken yağmur sularında zıplayıp kahkahalarla gülüyordu.

Buradan bile eğlendiği o kadar belliydi ki Elif'in yüzünde bir gülümseme oluştu. Her zaman çocukları izlemeyi çok severdi. Kendisi daha 9 yaşında küçücük bir çocukken olgun bir birey gibi davranmak zorunda kalmıştı. Ondan öncesinde ise annesi dışarı çıkmasına izin vermezdi. Elif de pencere önünden dışarıda oynayan çocukları izlerdi.

Bu yüzden çocukken hep yağmurlu havaları çok severdi. Çünkü yağmur yağdığı zaman diğer çocuklar da kendisi gibi pencere önünden dışarıyı izlerlerdi. O zaman kendini çok iyi hissederdi. Tek olmadığını, farklı olmadığını düşünürdü.

Gelen siparişle kafasındaki düşünceleri attı Elif. Pastasından bir çatal alırken dışarıda elinde ekmeğiyle evine koşturan adamı gördü. Giyiminden durumunun pek iyi olmadığını anladı. Kendi ıslanmasını önemsemiyor ekmeğin üzerine eğiliyordu. Belki de kendini değil çocuklarını önemsiyordu. Onların karnının doyması için ne zorluklar çekerek çalışıp aldığı bu ekmeği eve eli boş dönememek için korumaya çalışıyordu.

Çocuklarının karnı doyunca yüzündeki gülümsemeyi görmek için koruyordu onu.

Babası hep okuduğu şeylerden bazı cümleleri dışından, Elif'in de duyması için yüksek sesle okurdu. Bir keresinde " Bir gün hayatın gözünün önünden film şeridi gibi geçecek. İzlenmeye değer bir film olduğuna emin ol güzelim." demişti.

Gülümsedi Elif. Babası ona hep güzelim derdi. Güzel yüzlüm derdi... Bir karşısında koşuşturan adama baktı, bir de kendi hayatına. Kesinlikle onun izlenmeye değer bie filmi olduğunu düşündü. Belki ağlatacak, belki gülümsetecek, duygu dolu bir film... Kendi hayatına baktı. Tek düz bir çizgiden ibaretti. Tıpkı kalp ritiminin son çizgisi gibi. Uzun, düz bir çizgi... Böyle olmasına belki kendisi sebep olmuştu, belki annesi, belki abisi, belki de babası...

Bildiği tek bir şey vardı : hayatının izlenmemesi gereken tek film olduğu.

________

Selam canlar, bu kurguyu uzun bir süredir yazıyorum ancak yayımlama konusunda kararsız kalmıştım. Sonunda kararımı etleştirip ilk bölümünü yayımlıyorum. Umarım beğenirsiniz. Hikaye ile ilgili fikirlerinizi yorum olarak belirtirseniz çooook sevinirim. Görüşmek üzere...

Oylamayı unutmayın.

Yorumlarınızı okuyor olacağım...

Yayımlamada çok zorluklar çektim lütfen oylarınızı eksik etmeyin...

5 Küçük Kibrit Ve Bir KıvılcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin