Okuyucularıma sesleniyorum okunma sayısı fazla ama oy atılmıyor. Hayalet okuyucu olmayın en azından bir oy atın ya.
Yorum yapanlar baş tacı zaten ❤️
İyi okumalar ❤️
××
Sanki bir prangaya bağlı yaşıyordum hayatımı, tabi buna yaşanmak denilirse. Henüz zincirlerimi çıkarmak için uğraşmamamın en büyük sebebi Leonardo'nun kendisiydi. Aslında beni o prangaya bağlayanın Leonardo olduğunu yeni yeni anladım. Aşk insanın gözünü kör ediyordu, eskiden duysam gülüp geçerdim fakat şahit oldum, gözümün nasıl kör olduğuna, onunla sevişirken kendime yeni bir dünya yarattığıma, dizine yatıp gökyüzüne baktığımda uçabileceğimi düşündüğüme.
Hayal dünyasında yaşayan tanrı kuluydum sadece, Leonardo'nun tanrı olduğunu bana düşündüren şey neydi bilmiyorum. O benim tanrımdı.
Her şeyi yapabileceğine, beni her şeye rağmen koruyacağına kendimi o kadar inandırdım ki aynayla yaptığım konferansımda gerçekler yüzüme tokat gibi çarptı.
"Ben anlayamıyorum, aklım almıyor." Ağzına salatalığı tıkıp altın rengi çatalı suratıma doğrulttu. "Leonardo, bizim bildiğimiz Leonardo değil mi?" Her şeyi birbirine karıştırıyordu. Omzumu silkip burnumun dibinde duran çataldan yansımama baktım.
Acınası gözüküyordum.
"Ya da Leonardo gerçekten bir Prens ve Jeon hanedanlığının varisi olan Jungkook'un içine mi girdi?" Kıkırdayıp kafasına vurdum. Böyle şeyler düşünmeye devam ederse aptal olabilirdi.
"Sadece yemeğini ye." Çerçeveli gülümsemesiyle sofradan kalkıp koltuklardan birisine yerleşti. Kısa bir süre onu takip ettim.
"Üzülme Jimin, o seni terk etti." Gözlerimi devirip yanına oturdum. Beni çok iyi motive ettiğini sanıyordu fakat daha çok moralimi bozuyordu."Sevişmeniz haricinde her şey normal." Sanki çok önemli bir şey söylüyormuş gibi ağzımın dibine girdiğinde alnından ittirip gelen kapı sesiyle bakışlarımı oraya çevirdim. Biraz nefes alamaz mıydım? En azından Taehyung'la baş başa vakit geçirmek benim de hakkımdı.
"Çok güzel kıyafetler ve takılar getirdim. Bakayım..." İçeriye dalan Hoseok arkasından gelen hizmetkarlara kıyafetleri ve takıları koyması için yer gösterirken bizi inceledi. "Evet, kesinlikle size çok yakışacak. Çarşı, sırat köprüsü gibiydi yine de gözüme çarpanları aldım." Kolumu cimcikleyen Taehyung'un yanından kalkıp karşı koltuğa oturdum.
"Bunu yapmanı Leo- yalancı prens mi söyledi?" Tek kaşını kaldırıp kolundan çekiştirdiği Taehyung'un üzerine kıyafetleri tuttu. Bir yandan boy aynasına bakıyor bir yandan karşıya geçip yaptığı kombini kontrol ediyordu.
"Evet." Dışarıya çıkan hizmetkarlarla rahat nefes alıp Hoseok'un yanına gittim.
"Bunları istemiyorum, prensine söyle o nereye sokacağını çok iyi biliyor." Kollarımı önümde birleştirip olduğu durumdan nefret eden Taehyung'a bıyık altından güldüm. Bir çocuk gibiydi, Hoseok sürekli kıyafetlerini çıkartıp yenisini giydiriyordu.
"Neden böylesin Jimin? Sen onun gözdesisin." Önüne gelen tutamı kulağının arkasına atıp Taehyung'la ilgilenmeyi kesti. Şimdi odağı tamamiyle bendim. "Bu dediklerini kral duyacak olursa kelleni tez vakitte alır."
Kaşlarımı çatıp ayağımın dibine düşen çirkin kıyafete tekme attım. "Prens Jeon geliyor." Kapıdaki muhafızlar bağırdığında Hoseok ve Taehyung kafasını eğdi. Ben ise öylece kapıya dalıp gittim, ne şekilde canını yakacağımı düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leonardo °Jikook
FanficTamamlandı ✔️ "Muhafızlar ne duruyorsunuz, zindana atın." Leonardo'nun Prens Jeon olduğunu nereden bilebilirdi ki? Seme¡Jk Uke¡Jm