Bugün bir bölüm daha atacağım ve karakter analizi yapacağım. Bilmeniz gerekiyor ne de olsa aklınızın karışmasını istemem.
Her zaman söylemekten bıkmayacağım, sıkıcı bir konuşma olacak belki ama vote ve yorum atın arkadaşlar. Yorum atamıyorsanız bile vote atmanız benim için çok önemli.
Hayalet olmayan okuyucularıma kucak dolusu öpücüklerimi yolluyorum çünkü staj ararken zorlansam da sizden gelen kitabımla ilgili yorumlar ve oylar moralimi biraz olsun düzeltiyor.
Buradan Grafik tasarımın Allah belasını versin diyorum ve sizi salıyorum.
İyi okumalar 💜
××
"Sizi gördüm." Abartılı kıyafetiyle yanıma oturan Roselin'e baktım. Bunun zindanda olması gerekmiyor muydu? "Camdaydın ve Prens sana sarıldı." Dün sabah olanlardan bahsediyordu. Omzumu silkip kafamı ağacın geniş gövdesine dayadım. "Sizi şikayet edersem sürgün edileceğini biliyorsun değil mi? Kral beni önemsiyor." Biraz daha yanımda oturacak olursa kıyafetlerini yırtıp çöpe atabilirdim.
"Başımdan git Roselin, beni rahatsız ediyorsun." Dişlerimin arasından konuşuyor olmama rağmen hiçbir hareketlilik yoktu. Yüzsüz gibi yanımda oturmaya devam ediyordu.
"Hamamda seviştiğinizi de biliyorum kapının önünden geçerken senin çığlıklarını duydum." Hoseok dediği şeyde haklıydı, bu kız üçkağıtçının tekiydi. Saraydan atılmasının sebebini buna bağlıyordum. "Bu akşam balo var eğer gelmezsen kimseye bir şey söylemem." Abartılı mimikleri, saçlarıyla oynaması ve sürekli dudaklarını büzmesi sinirime gidiyordu.
"Tanrı aşkına küfür etmek istemiyorum Roselin." Ayağa kalkıp kıyafetini inceledim, uzun süredir bahçede olduğu belliydi. Eteğinin rengi neredeyse çamurdan gözükmüyordu bile.
"O halde herkese söyleyeceğim." Zoraki ayağa kalkıp burnumun dibine girdiğinde şaşkınlıkla baktım. Canına mı susamıştı bu?
"Siktir git sürtük." Onu omzundan hafifçe ittirdiğimde yere kapaklanıp öylece durdu. Çığlık çığlığa ağlamaya başladığında ise sıçtığımı anladım. Bir sirk maymunu gibi gösteri peşindeydi.
Ona inanmayacaklardı sonuç olarak ben küfür etmek ve hafifçe dokunmaktan başka hiçbir şey yapmamıştım. Sol omzumu ağacın gövdesine dayayıp kollarımı önümde birleştirdim.
Yerde balık gibi çırpınmaya devam eden Roselin'i gözlerimle takip ediyordum, oyunculuğu beni benden alıyordu. "Ne oluyor burada?" Yerin sultan muhafızlarla birlikte yanımıza geliyorken doğrulup başımla selam verdim.
"Jimin bana tokat atıp yere itti." Saçları dağılmış, kıyafeti toprak olmuş Roselin muhafızların yardımıyla ayağa kalktığında akmış makyajına hayretler içerisinde baktım.
"Ben hiçbir şey yapmadım. Kendini yere atan sensin Roselin, kahpeliğin lüzumu yok." Hala daha ağlıyor olmasına inanamıyordum, resmen tuzak kurmuştu. Sırf akşamki baloya gelmemem için beni zindana attırmaya çalışıyordu.
Başarısız olmuş sayılmazdı da. Koluma giren muhafızlar ve Yerin sultanın komutuyla sürükleniyordum. "Zindandan çıkar çıkmaz seni öldüreceğim Roselin." Bağırıyor olmam hiçbir boka yaramayacaktı.
Çoktan geldiğimiz zindanın paslı demirlerinden güç alıp içeriye girmemek için dirensemde benden yapılı olan muhafızlar yüzünden çırpınışlarım son buldu. Pes edip köşeye sindim, burası önceden atıldığım zindana benzemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leonardo °Jikook
Fiksi PenggemarTamamlandı ✔️ "Muhafızlar ne duruyorsunuz, zindana atın." Leonardo'nun Prens Jeon olduğunu nereden bilebilirdi ki? Seme¡Jk Uke¡Jm