2.Bölüm

96 28 54
                                        

"Tahir olmak da ayıp değil
Zühre olmak da
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
Yani yürekte"

                                         ~Nazım Hikmet
__________________♡♡___________________

Pencereden perdenin kenarından sızan güneş ışığı sabah olduğuna işaret ediyordu. Kuşların şarkısı insanı büyülüyordu. Hayat yine devam ediyordu. Yeni bir gün daha başlamıştı.
Yataktan kalkmak istemiyordum. Ama dersim vardı ve o dersi kaçıramazdım.
Zorlada olsa kalktım. Perdeyi çekip pencereyi açtım. Bahçeden gelen çiçek kokuları beni benden alıyordu. Temiz havayı içime çektikçe mutlu oluyor, uzaktan denizi gördükçe daha çok seviniyordum. Beş katlı bir apartmanın en üst katında oturduğumuz için denizi görebiliyordum. Kocaman İstanbul ayaklarımın altındaydı.

Tüm bu güzellikleri bırakmak istemiyordum. Ama derse gitmem gerekiyordu ve dersten sonra işe gidecektim. Saate baktım. Epey geç olmuştu. Beni yine uyandırmamışlardı. Oysaki alarm bile kurmama rağmen yine uyanamamıştım.
Hemen yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Saçlarımı tarayıp omzumun üstünde serbest bıraktım. Siyah pantolonumu, beyaz tişörtümü ve üzerine kont ceketimi giydim. Çantamı kontrol ettim. Biraz daha oyalanırsam derse kesin geç kalacaktım.

 Biraz daha oyalanırsam derse kesin geç kalacaktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mutfakta bizimkiler kahvaltı hazırlıyorlardı. Arya;

-Hayat beş dakikaya kahvaltı hazır olur. Kahvaltını yap öyle gidersin.

-Yok Arya kahvaltıyı beklersem geç kalırım. Alarm kurmama rağmen uyanamamışsım. Sizde beni uyandırmıyorsunuz.
Zeynep hemen söze atladı.

-Odandan alarm sesi geliyordu. Bende kapattım. Uyandırmaya kıyamadım. Çok tatlı uyuyordun. Ne yapabilirim?

-Seninle sonra konuşacağız Zeynep Hanım diyerek Zeynep'e kötü bir bakış attım.

-Neyse ben gidiyorum.

Evden çıkmadan önce Arya ve Zeynep'in yanağından sulu bir öpücük bırakıp kendimi sokağa attım.

Bugün çok mutluydum. Bu mutluluğumun bozulmamasını istiyordum. Kulaklığımı telefonuma takıp kendimi şarkının ezgilerine bıraktım.
Durağa gelip ilk gelen otobüse bindim. Çok fazla kalabalık değildi. Önümde yaşlı bir teyze ve amca oturuyordu. Evli oldukları belliydi. İkinci durağa geldiğimizde el ele tutuşup yavaş bir şekilde birbirlerine yardım ederek indiler. Çok tatlılardı. İnşallah Allah herkese böyle bir eş nasip eder demeyi de unutmadım.

Camdan dışarıyı izleyerek yola devam ettim. Dışarıda herkes bir yere yetişmeye çalışıyordu. Kimisi işine, kimisi okula, kimisi ise ailesine...

Otobüsün durduğunu fark edince çantamı alarak indim. Biraz ileride Edebiyat Fakültesi vardı.
O benim hayallerimin okuluydu. Bir sürü anım vardı bu fakültede. Sanki her anısını unutacakmışsım gibi bir kez daha dönüp baktım hayalini kurduğum o muhteşem okula.

HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin