ilk defa bu kadar ara verdim buraya özür dilerimm ama geldim sonunda.sadece birkaç kişi yeni bölüm istedi, üzülmedim de değil aslında 👉🏻👈🏻
sizi seviyorum.
•
"Sevgilim, ben geldim"
Taehyung'un sesiyle eş zamanlı gelen anahtar sesini duymamla kafamı kaldırmış, üstümdeki tişörtü kalçamı kapatması için biraz daha çekiştirmiştim. Esen rüzgar çıplak bacaklarımı ürpetirken sevgilimin biraz sonra onları ısıtacağını bildiğimden bunu sorun etmemiştim.
"Hoşgeldin" diye bağırdım zıplaya zıplaya yanına giderken. Beni gördüğü an dudakları yana kıvrılmış, yanına sokulduğum gibi parmakları 'evim' diye adlandırdığı belime sarılıvermişti. Dudakları usulca boynuma değdi, daha sonra küçük bir öpücük çaldı tenimden. "Terliyim aşkım, duşa girmem gerek"
Yanağımı yasladığım göğsünden ayırıp başımı salladım. Son üç sene içerisinde anlamlandıramadığım bir şekilde boyu uzamıştı. Yüz hatları iyice belirginleşmiş, siyah saçları daha da uzamış, çok fena bir herif olmasına sebep olmuştu. Her anlamda olgunlaşmıştı. Dediğini yapmış, evime en yakın üniversiteyi kazanmıştı Taehyung. Ve kendisine bir ev kiralamıştı. Ondan bir sene sonra ise aynı üniversiteyi ben kazanmıştım. Çoğu zaman birlikte kalıyorduk bu evde. En güzel anılarımıza ev sahipliği ediyordu bu odalar.
Sevgilimden ayrılıp odamıza doğru ilerledim. Bir an önce yatağımızda birlikte vakit geçirmek istiyordum. "Acele et" diye mırıldandım gülümseyerek. Daha sonra gülüşünü işitmiş, saniyeler sonra ise kalçamdaki elini hissetmiştim. "Küçük bebek beni mi özlemiş?"
"Seni her zaman özlüyorum" Omuzlarımı silkip kendimi yatağa attım, dizlerimi kendime çekip kollarımla bacaklarımı sardığımda gözlerim hemen yanımdaki duvara asılı fotoğraflarımıza kaydı. Yaklaşık üç yıl önce birbirimize mektupla gönderdiğimiz fotoğraflar. Gülümsedim. Bu sırada banyodan gelen su sesiyle yerimde kıpırdanmıştım, bir an önce yanıma gelsin istiyordum.
Dakikalar sonra yakışıklı sevgilim beline öylesine sarılmış havlusuyla odaya girmişti. Geniş omuzlarından, ve köprücük süzülen su damlacıkları dudaklarımı ıslatmama sebep olurken önüme düşen saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırıverdim. Onun bu görüntüsünün aksine ben bacaklarımı iki yana açmış, yalnızca üzerimdeki iki beden büyük tişörtle öylece oturuyordum.
"Bakma öyle, utanıyorum" diye mırıldanışını işittim. Nasıl baktığımın farkında bile değildim, yalnızca öyle tapılası görünüyordu ki insanın hayran hayran bakmaması mümkün değildi. O sırada diğer bir su damlası usulca köprücük kemiğinden kayarak yeni yeni çıkmaya başlayan karın kaslarına doğru kaydı, içimdeki tüm masum duygular bu görüntüyle bedenimi terk ederken dizlerimi yeniden kendime doğru çektim. "Gel hadi yanıma"
Belindeki havluyu düşmemesi için tutarak yatağa, hemen yanıma yerleşti. Tutmasana havluyu be. Kolunu omzuma atarak beni bedenine yaslayıvermişti. "Neler yaptın bugün?" Parmak uçlarım yavaşça karnında daireler çizmeye başlarken sorduğu soruyla göğsüne dudaklarımı bastırdım. "Liseden birkaç arkadaşım aradı, cumartesi için plan yapmışlar. Senin de orada olmanı istiyorlar"
"Sen de istiyorsan gideriz tabi güzel bebeğim" Dudaklarım iki yana kıvrılırken parmaklarım biraz daha aşağıya inerek havluyla oynamaya başlamıştı. Sevgilim çok hassastı, ve sorun şu ki ben ondan daha da hassastım. Bu nedenle en ufak dokunuşum ikimizi de olmadık yerlerde zor duruma sokardı. Ve ben bundan çok hoşlanıyordum, bazı zamanlar deli gibi altımda kıvranması bana öyle bir zevk veriyordu ki bazen delirdiğimden korkuyorum.
Parmaklarım kıvrılarak havluyu bağladığı yeri çözdü. Taehyung'un üstten beni izlediğini bildiğimden titreyen dudaklarımı sabit tutmaya çalıştım, bunu fark eden sevgilim ise çenemden tuttuğu gibi yüzümü kendine doğru çevirmiş, yumuşak dudaklarını benimkine bastırıvermişti.
Bir eli yavaşça çıplak tenime kaydığında mırıldanarak bacağımı kendi üstüne doğru çekti, parmakları kalçama ulaştığında ve iki dudağımı da birden kendininkiler arasına alıp güzelce emdiğinde çıldırmış gibi kendimi daha da bedenine bastırmıştım.
Geri çekilip bu sefer dilini dudaklarım arasından kaydırdığında gözlerim arkaya kaymış, parmaklarım sıkıca ıslak saçlarına tutunmuştu. Beni çok güzel öpüyordu. Hatta öyle öpüyordu ki adımı sorsanız hatırlayamayacak kıvama geliveriyordum.
Nefes nefese geri çekildi, "Sen, sen çok fena bir şeysin"
"Bunu söyleyene bak" diye mırıldandım gülerek. O sırada az önce bir kısmını açtığım havlusunu geri kapatmıştım kendime engel olmak adına. Zaten yorgundu, bir de ben onu yoramazdım. "Üstünü giy Taehyung, üşüyeceksin"
Onaylarcasına kafasını salladıktan sonra bir kez daha dudaklarımdan güzelce öpmüş, yataktan kalkarak dolaba ilerlemişti. İlk eline gelen sarı tişörtü ve siyah şortu üzerine geçirirken "Tanrım, sormayı unuttum. Aç mısın?" diye sordu birden. Aslında sabahtan beri doğru düzgün bir şey yememiştim. "Sanırım açım"
"O zaman giyin de sevgilin seni yemeğe götürsün. Hem bir hafta sonra çalışmaya başlıyorum, daha iyi yerlere götüreceğim seni söz veriyorum" Söylediği şeyden sonra büyüttüğüm gözlerimle Teaehyung'a baktım bir süre.
"Seninle olduğum sürece nereye gittiğimizin bir önemi var mı sence?" Parmaklarını önünde birleştirip suçlu çocuklar gibi sallanmaya başladığında kalkıp kollarımı beline doladım.
"Sürekli aynı yere gitmekten sıkılmışsındır diye düşündüm" Mırıldanışıyla kafamı kaldırıp güzel gözlerine baktım, "Kim Taehyung, bir daha böyle şeyler düşünürsen seni, seni-"
Aklıma söyleyecek bir şeyin gelmemesiyle birkaç saniye duraksamış, tekrar meydan okurcasına gözlerine bakmıştım. "Seni altı saat boyunca öpmem"
Söylediğim şeyden sonra kahkaha atmaya başlamış, kollarını sırtıma sarıvermişti gülmeye devam ederken. "Seni seviyorum"
•
🕊